Sırlı ve saklı tarih Göynük
Bolu ilimizin gizemli dağları arasında bulunan ve Osmanlı coğrafyasını 12 milyon metrekareye çıkaran, Avrupa kapılarını açan ve dahi İstanbul’un fethini sağlayan, maddi olarak küçücük; fakat 600 yıl dünyaya hükmeden imparatorluğumuzun ilklerine ev sahipliği yapan bir ilçemizden, Göynük’ten söz etmek istiyorum.
Yurdumuzun pek çok yerinde kimbilir nice Göynük’ler vardır amma bu Göynük’lerin içinde öyle bir Göynük var ki; “sırlı ve saklı tarihiyle” yüzyıllar öncesine yolculuk yapıp; adeta bir zaman tünelinde yaşar ve tünelden çıkmak istemezsiniz.
Sırları ve saklanmış tarihi ile bir Cennet köşesi olan Göynük’e yolunuz düşerse ki; mutlaka düşürmelisiniz, sanki yüzyıllardır oradaymışsınız duygusuna kapılır, asla dönmek istemezsiniz. Harika doğa içerisinde kendinizi bayram yerindeymiş gibi hissedersiniz.
Selamınız el göğse götürülerek alınır, hal ve hatırınız, eliniz tutularak sorulur. Aç ya da tok olduğunuz sorulmaz, önünüze ekmeğiniz, aşınız, suyunuz hemen gelir. Osmanlı ahlâkının gereğidir, bilinir ki; “Yoldan gelen yorgun, aç ve uykusuzdur.” Uzaktan veya yakından ulaşsanız bile, böyle bilinir ve ona göre davranılır.
İşte böylesine sırlı ve saklı tarihiyle ünlü şirin ilçenin, çok genç ve çalışkan bir “şehremini” var. Belediyecilik tecrübesini İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde kazandıktan sonra Göynük’e belediye başkanı olmuş. Belediye Başkanı Kemal Kazan, genç yaşına rağmen oldukça kâmil ve azimli birisi.
Saklı ve sırlı Cennet Göynük’te, Osmanlı İmparatorluğu’na Avrupa kapılarını açan ve kabri Tekirdağ Bolayır’da olan Gazi Süleyman Paşa’nın oturduğu ve kendi adına bir cami yaptırdığı pek bilinmez. İşte sırlardan birisi bu. Daha nice sırlar var, sırası geldikçe onları da paylaşacağım.
Ayrıca yine İstanbul’un fethinde Fatih Sultan Mehmet’in yanından hiç ayrılmayan ve yaptığı dualarla verdiği direktif ve taktiklerle, Bizans İmparatorluğu’nun sonunu getiren Akşemseddin Hz.’nin türbesi de yine Göynük’te.
Hacı Bayram Veli Hz.’nin müridi Ömer Sekkîn ile Debbağ Dede’nin türbeleri de Göynük’ün manevi bekçileri arasında. Göynük sadece ilçe olarak değil, köyleriyle de saklı ve sırlı tarihle dolu. Yani keşfinde çok gecikilmiş önemli bir beldemiz.
Göynük’ü bir tepeden seyretmek bile insana büyük huzur veriyor. Eğer hükümet gerekli desteği fazlaca verir, sosyal sorumluluk projeler kapsamında iş dünyası ve sivil toplum örgütleri de yardımcı olursa, Göynük’te tarih, doğa ve yaşam kültürü, yeniden Osmanlı günlerine kavuşur. Başkan Kemal Kazan’ı bu konuda çok heyecanlı ve gayretli gördüm.
Biraz Göynük evlerinden söz edeyim. Göynük’te Anadolu’daki Türk aile hayatının, yaşama ve yerleşme kültüründen önemli örnekler görebilirsiniz. Köşe başı çeşmeleri, hafifçe yosunlaşmış alaturka kiremitlerin dokusu, komşu haklarına dayalı olarak birbirinin üzerinden ileriye bakan evler, yamaçlardan faydalanılarak kurulmuş insanca yaşanan bir yer.
Göynük’ün içinden geçen derelerin yamaçlarına kurulmuş daracık sokaklarda, karşınıza çıkan kim olursa olsun, selam verip, koluna girdiğinizde, sizi evine davet eder ve ikramda bulunmak ister. İlk Osmanlı yapılarının estetikleri, sadelikleri, yakınlıkları ve insana coşku veren özellikleri var bu evlerde.
Göynük, eski Türk evleri bakımından oldukça zengin. Bu zenginliğin sadece Safranbolu’da olduğunu sanıyordum. Meğer Göynük hepsinden de zenginmiş. Evlerin çatıları genellikle kırma çatı türünde ve üzerleri yerli kiremitlerle örtülü. Bazı evlerin odalarında, kapı ve pencerelerindeki ahşap işleme ve motifler ise duygusal mesajlarla yüklü.
Evler öyle bir düzenlenmiş ki; oturanların veya misafirlerin, öncelikle güvenlik ve rahatları temin edilmiş. Evler genellikle zemin kat üzerine 1 veya 2 kattan oluşmuş. Evlerin önündeki “hayat” adı verilen avlularda bir sedir üzerine bağdaş kurup, yemek ya da çay içmenin tadına doyum olmuyor. Sanki açık bir huzur evi gibi.
Göynük, coğrafi olarak Ankara-İstanbul arasında kolayca ulaşılabilecek bir mevkide bulunuyor. Göynük’ü görmek isteyip de “Bir parça huzur almaya” gelmek isteyenler için ulaşımda problem yok. İsteyen özel otosuyla, isteyen toplu taşım araçlarıyla gelebilir. Yarına Akşemseddin Hz.’nin önünde ötmeyen kurbağalar.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.