Bilge Köyü’nün katili; feodal yapı
Tüyleri diken diken eden, kanları donduran Mardin’deki katliama bütün dünya şahit oldu...
15 saniyede çoluk çocuk, yaşlı kadın, kadın erkek demeden tam 44 can hunharca katledildi...
Daha bebek denecek yaşta küçücük çocuklar...
Yeni bir evlada kavuşmanın gününü sayan hamile kadınlar...
Namaza durmuş ibadet eden insanlar...
Evliliğe ilk adımı atacak olan çiftler...
Çiftleri bu mutlu gününde yalnız bırakmayan akraba ve dostlar...
Hepsi, hayal bile edemeyecekleri bir ölüm çeşidini saniyeler içinde hep birlikte yaşadılar...
Savaşlarda dahi böylesi bir vahşet yaşanmamıştı...
Terör örgütleri bile böyle katliam gerçekleştirmemişti...
Sebep neydi?..
Niçin yapıldı?..
Hâlâ verilen cevaplar tatmin etmiyor vicdanları...
Ne namus meselesi...
Ne rant meselesi...
Ne kız meselesi...
Ne de kan davası...
Hiçbir şey “katliam” denen bu vahşet için gerekçe olamaz...
Ve hiçbir gerekçe bunu izah edemez...
Bölgede yıllardır devam eden kan davaları var ama hiçbirinde böyle intikam alınmamıştı...
Rant denen kavga her yerde var ama hiçbirinde bu kadar vahşileşme yaşanmamıştı...
Namus meselesi her yerde çok önemli ama hiçbirinde bu kadar insanı katledecek kadar insanlık dışı bir sonuçla sonuçlanmamıştı...
Kısacası bunu anlatacak dil yok...
Ortaya koyacak mantık yok...
Ama pire için yorgan yakan insanoğlu için pek mantık da aramaya gerek yok...
Hele işin içine para, kadın, kıskançlık, toprak ve namus girmişse yapamayacağı şey yoktur...
Bu yaşanan vahşetin tek bir nedeni vardır;
“Bölgenin feodal yapısı ve buna bağlı ortaya çıkan kör cehalet...”
Yıllardır bölgede toprak ağaları, aşiret reisleri hüküm sürdü...
Sürmeye devam ediyor...
Siyasiler ağalardan ve aşiret reislerinden beslenerek kısa yoldan Meclis’e girme hesapları yapınca yapılması gereken “toprak reformları” hep ertelendi...
Belli olmayan sınırlar ve sahiplikler yıllarca sürecek kan davalarını doğurdu...
Binlerce insan toprak anlaşmazlığı yüzünden kara toprağa girdi...
Ve hâlâ girmeye devam ediyor...
“Cehalet” denen en büyük düşman bir türlü bölgede mağlup edilemedi...
Aksine beslenerek daha çok canavarlaştırıldı...
“Eğitimsiz bir toplum” beraberinde bütün hastalıklara zemin hazırladı...
Ve bu hastalık yıllardır bölgeyi kasıp kavurmaya devam ediyor...
Yetmedi, “terör belası” çıktı... çıkarıldı...
30 yıldır devam ediyor.. ettiriliyor...
Devam etmesinin de tek nedeni cehaletin hâlâ devam etmesi...
Terörü ortadan kaldırmak için getirilen “koruculuk sistemi” kendi içinde “Ergenekonlar” türetti...
Korucular terörle mücadelede birlikte çalıştığı Ergenekoncu abilerinden çok şey öğrenerek aynısını kendileri yapmaya başladı...
Kendilerinden olmayanlara her türlü zulümler...
Kız kaçırmalar...
Tecavüzler...
Toprakları zorla gasbetmeler...
Haksız yere adam öldürmeler...
Uyuşturucu kaçakçılığı vs...
Ve bölgenin bütün kültürlerini bir arada tutan “İslâm”, bilinçli olarak bölgeden uzaklaştırıldı...
Bilinçli olarak uzaklaştırılan “barış ve kardeşlik dini İslâm” yerine “kin, nefret ve husumet” tohumları ekildi...
Kardeş kardeşe düşman edildi...
O gün ekilen tohumlar bugün canavara dönüşüp Bilge Köyü’nde onlarca insana mezar oldu...
Ve önlem alınmazsa daha birçok insana mezar olacak...
GÜNÜN SÖZÜ
Ashabım!
Dikkat ediniz, cahiliyeden kalma bütün adetler kaldırılmıştır, ayağımın altındadır. Cahiliye devrinde güdülen kan davaları da tamamen kaldırılmıştır. Kaldırdığım ilk kan davası Abdulmuttalib'in torunu Iyas bin Rabia'nın kan davasıdır. (VEDA HUTBESİ)