Mühimmat ama mühim değil: Çatapat!
-Dün öğle saatlerinde deniz kenarında yine bomba, mermi ve sair mühimmat bulundu. Birileri gündem değiştirmeye mi çalışıyor, ne dersiniz üstadım?
-Tamamen aynı kanaatteyim ve bunda hiçbir fevkaladelik görmüyorum; belki adamcağızın biri hobi olarak bomba ve mühimmat koleksiyonu yapıyordu, yakalatırsam yanlış anlarlar korkusuyla denize atmış olabilir; büyütecek bir şey görmüyorum. Fasa fisodur. Bazı insanlar da evlerindeki kuru ekmekleri poşetle biriktirip martılara atıyorlar, ne var bunda?
-Aman sayın yazar, el bombası biriktirmenin hobiyle ne ilgisi var?
-Niçin olmasın; mesela eskiden durgun sulara dinamit atarlardı amatör balıkçılar. El bombası da sazan avlamak için kullanılabilir pekâlâ. Pimini çeker atarsın derince bir yere. Zoom, civardaki bütün balıklar. Tamamen mâsum bir avlanma biçimi, o yüzden olabilir. Zaten kime ait olduğunu tesbit etmek mümkün değil biliyorsunuz. Makine Kimyamız pek çok kuruluşa veriyor ürettiği mühimmatı ama tam tamına kime verdiğini tesbit etmek mümkün olmuyor.
-Peki, Law silahları da av için kullanılıyor olabilir mi?
-Olabilir, olabilir tabii; meselâ mamut avında işe yarayacağını zannediyorum. Sekiz-on tonluk devâsa hayvanlar bunlar, şimdiki fillerin amca çocukları oluyor bu mamutlar.
-Bildiğim kadarıyla nesilleri yüzbinlerce yıl önce sona ermişti!
-Ama şimdi bir yavru mamutun midesinde bulunan DNA hücrelerinden yenilerini kopyalamayı düşünüyorlarmış. Demek ki bazı avcılar geleceğe yatırım olsun diye vaktiyle tedarik edip sağa sola sakladılar. Hah hah hah...
-Peki boş Law silahlarını niye gömmüş olabilirler?
-Bak bir kere elmayla armutu karıştırmayalım. Law silah filan değil o, mühimmat; adı üstünde mühimmat ama sakın sen bunun "mühim" kelimesinden türediğini ve önemli bir şey olduğunu zannetme. Mühimmat mühim bir şey değil, önemsiz. Bir defa kullanıp atarsın...
-Ama Law kısatmasının son kelimesi Weaponmuş, yani silah demek değil mi?
-Bak canım kardeşim, bu Law dediğin Amerikan icadı bir şey; adamlar abartmış işte; bilirsin, bunlar abartmayı severler. Ona kalırsa beyzbol sopası da silah, lastik değiştirmek için kullanılan levyeler de...
-Toprağa gömülme meselesini izah ediyordunuz...
-Evet, yarım kaldı o; valla şekerim bunu ben de bilemiyorum; dolu olsa izahı var ama boşu niçin soğan cücüğü gibi toprağa gömülür anlamadım; acaba yeşereceğini mi hesabetmişlerdi? Hah hah hah... Ben bile güldüm bu esprime, hay Allah!
-Ergenekoncular atmış olabilir mi bunları denize?
-Doğrusunu istersen, önümüzdeki yılın bütün hububat mahsulünü de Ergenekoncuların üstüne yıkacaklar galiba. Bunlar darbeci mi, yoksa rençber mi anlamadık gitti. Hay Allah, bak yine espri yaptırdın bana. Şimdi ciddiyete gelelim; evet, bazı yaramaz insanlar galiba birşeyler yapmış, tasarlamışlar fakat oku oku bitmiyor azizim. Murat Sertoğlu rahmetlinin o ünlü pehlivan tefrikası gibi bir şey. Öyle bir tatlı anlatırdı ki rahmetli şaşarsın, hatta 60'lı yılların başında devrin reisicumhuru Cemal Gürsel'in gazeteye telefon ettirip Murat Bey'e, "falan güreş nasıl bitecek" diye sordurduğunu söylerler. Öyle tatlı tefrika ediyor yani...
-Tefrika derken?..
-Haa, tefrika demek dizi yazı, dizi roman anlamında canım. Eskiden gazeteler roman yayınlardı; her gün bir sayfa, ha ne anlatıyordum ben sana? Çatapat onlar çatapat...