Şehid İmam Kazım Ozan
İyi niyetli iki çeşit imam vardır. Bunlardan biri kanunların kendisine verdiği görevleri yerine getirir, çok dakiktir, saniye bile durmadan camiden ayrılır.
Bunlardan birçoğunu ben, tanırım.
On yıl aynı camide imamlık yapmış, aylık izininden başka rapor dahi almamış, zamanında camiyi açmış ve kapatmış, cemaatle hiç arasını bozmamış biri emekli olunca yerine gelen imam bir ay sonra akşam namazı ile yatsı namazı arasında erkeklere Kur'an kursu açtı.
İstekli çoğalınca yardımcı öğreticiler tuttu.
Sabah saat ondan on ikiye kadar kadınlara camide Kur'an kursu açtı talep çoğalınca İmam-Hatip mezunu kız ve kadınlardan ücretliler tuttu ve şimdi iki yüzün üzerinde genç-yaşlı erkek öğrenciye akşamları on kadar İlahiyat mezunu öğretmenle derse devam ederlerken yine on kadar İmam-Hatip mezunu öğreticilerle 180 kadar kadına ders verdirmeye devam ediyor.
Buyurun, her ikisi de imam bunların. İkisi de aynı kanunlara tabi.
Daha önceleri bir yazımda değerli bir imamımızdan bahsetmiştim.
O imam da yüzün üzerinde Profesöre Cuma günü camisinde Cuma namazından önce kendi alanıyla ilgili konuşma yaptırıyor.
Sonra o konuşmaların çözümünü yapıp kitaplaştırıyor.
16 Şubat 2007 tarihinde Cuma günü de Toktamış Ateş'e konuşma yaptırdığını bu sütunlarda size bahsetmiştim.
Ömrünün seksen senesini Kur'an'a hizmetle geçiren Gönenli Mehmet Efendi hiçbir darbe sonrasında ve evvelinde Kur'an hizmetine ara vermemiş.
Denizli cezaevine konulduğunda orada yaptığı hizmetin daha verimli olduğunu anlatmıştı bana.
Bu kervan yürüyor.
Gönenlilerin, Said'lerin, Süleyman'ların, Gürses'lerin kutlu kafilesi aralıksız devam ediyor.
Hürriyet gazetesi muhabirlerinden Faruk Bildirici beyefendi 07/05/2009 tarihli haberinde İmam Kazım Ozan için bakın neler diyor:
"Eğitimi simgeleyen unsurlar köy hayatının hayli uzağında.
Şöyle bir bakalım! Köy öğretmeni Sadık Akbulut, saldırı sırasında nerede? Evinde eşiyle birlikte.
Çağrıldığı halde nişana gitmemiş. Gerçi eşi Bedia Akbulut, "Uzun süredir görev yaptığımız için köydekilerle çok samimiyiz" diyor ama öğretmen uzanıp uyuya kaldığı için çağrılı olduğu nişana gidememiş.
Demek o kadar da önemsememişler nişanı.
İmam ne yapmış peki?
24 yaşındaki imam Kazım Ozan, nişan evine gitmekle kalmamış, yemek sonrasında oracıkta yatsı namazı kıldırmaya durmuş.
Evde tek canlı bırakmamaya niyetlenmiş kanlı katiller onu da kurşuna dizip öldürmüş.
Köyde insanlar, imamdan övgüyle söz ediyor.
İki yıldır köyde olan genç imamın iki yıl içinde akıcı biçimde Kürtçe öğrendiğini, maaşından çocuklara hediyeler aldığını anlatıyorlar.
Onu anlatırken kullandıkları bir cümle önemli:
"Maaşını çocuklara harcardı. Yeter ki çocuklar Kur'an öğrensin derdi."
Cinayet sonrasında dikkatimi çekti, sıra sıra mezar başında oturan çocukların ellerinde Kur'an vardı.
Hem de Arapça harflerle yazılı.
Oturmuş, ölen yakınları için Kur'an okuyorlardı.
Öyle bir çocuk değildi hem de.
Gün boyu farklı zamanlarda değişik çocuklar gördüm, ellerinde Kur'anlarıyla mezar başına çökmüşlerdi.
Kederlerini o sayfaların arasına saklıyorlardı.
Bu kareler gösteriyor ki, imam amacına ulaşmıştı!
Epeyce çocuğa Kur'an öğretmeyi başarmıştı.
Sonradan açıklandı.
Köy okulu ise tatil edilmişti..."
Sayın Faruk Bildirici'nin haberini yeniden bir daha dikkatle okuyun.
Kardeşim Kazım Ozan'ın anne, baba, hala, teyze, dayı, amca ve yakını olanlar, şunu siz gayet iyi biliyorsunuz ki, ecel birdir ve değişmez.
Ne mutlu İmam Kazım'a ki eceli onu namazda bulmuş.
Ne mutlu o anne ve babaya ve onun yakın akrabalarına, köylülerine ve dostlarına ki Kur'an öğretmek için maaşını öğrencilerine dağıtan bir şehide sahipler.
Allah rahmet eylesin. Amin.