Diyanet'e baskı yapılmasın
İSLÂM, insanı hem fert (birey), hem de toplum olarak ebedî saadete kavuşturan dindir. İslâm, Müslümanlara ve İslâmî nizama tâbi olan gayr-i müslimlere dünya rahatı, selameti, güvenliği, adaleti sağlar; âhiret selametini ve saadetini mü'minlere sağlar.
Bugün Müslümanlar için en büyük tehdit, tehlike, felaket ve fitne İslâm'ın içten bozulmak istenmesidir. İslâm'ı kimler bozmak istiyor? Öncelikle kafirler, müşrikler istiyor. Sonra, maalesef onların aldattığı birtakım yolunu şaşırmış Müslüman görünenler.
İslâm'ı hangi zümreler bozmaya, yanlış yorumlamaya çalışıyor?
1. Kur'ân-ı Kerim'i, tefsire/yorumlamaya, ondan hüküm çıkartmaya ehliyeti olmadığı halde tefsir, tercüme, meal yazanlar.
2. Dinde reform, yenilik, değişiklik, tahrifat yapmak isteyenler.
3. Kur'ân'ın ve Sünnet'in kesin hükümlerinin bir kısmı için "Bunlar tarihseldir, bu devirde geçerli değildir" diyen Fazlurrahmanîler.
4. Fıkıh inkarcıları ve düşmanları.
5. Peygamberimizin risaletini ve davetini, Kur'ân'ın hak ilahî kitap olduğunu, İslâm dininin Allah katında geçerli tek hak din olduğunu inkar eden muannid kafirleri ehl-i necat ve Cennet yapan taife.
6. Peygamberimizin Sünnetini, mütevâtir ve sahih hadîs-i şerifleri inkar edenler.
7. Ehl-i Sünnet ve cemaat mezhebini ve yolunu sapık olarak görenler.
8. Neo-haricîler.
9. Bazı rühbanları ve din ulularını erbab haline getirerek putlaştıranlar.
10. Muvahhid mü'minleri şirk ve küfür ile suçlayıp mallarını helal, kanlarını heder kabul edenler.
11. Cumhur-i ulema yolunu ve metodunu bırakıp; azılı Mason, yalancı, taqiyyeci, Müslümanları aldatan Afganî'yi imam, rehber ve mürşid olarak kabul edip peşinden gidenler.
Zamanımızdaki bozuk fırkalar saymakla bitmez.
Herkes bilmelidir ki, dünya ve ahiret selameti ve ebedi mutluluk için Kur'ân'ı Allah'ın rızasına uygun şekilde, Peygamberin tefsir edip yorumladığı gibi anlamak gerekir.
Kur'ân'ı en doğru şekilde yorumlamak için Peygamberimizin Sünnetini, sahih hadîsleri bilmek gerekir.
1400 yıldan beri Ümmet-i Muhammed'in alimlerinin, müctehidlerinin, ulu kişilerinin üzerinde icmâ ve ittifak ettiği hükümler doğrudur. İcmâ-i ümmeti reddedenler yanlış yoldadır.
İslâm'ı doğru ve hak şekilde anlamak için âli ve 'âli ilimleri okuyup, öğrenmiş olmak ve icazet almış bulunmak gerekir.
Usûl-i tefsir, usûl-i fıkıh, usûl-i hadîs bilmeyen kimseler Kitabullahı yorumlayamaz.
Önüne gelen herkes ictihad yapamaz.
Ümmet içinde fitne fesat, tefrika, nifak ve şikak çıkarsa, akıllı ve firasetli Müslümanların sevad-ı 'azama tâbi olmaları gerekir.
Bazı fesat komitaları Diyanet İşleri Başkanlığı'nı mezhepler üstü yapmak, ehl-i sünneti dışlamak veya herhangi bir fırka gibi göstermek istiyor.Bu çok yanlış bir projedir. Böyle bir şey tek parti devrinde bile yapılmak istenmemiştir.
Ehl-i Sünneti beğenmeyen reformcular, Fazlurrahmanîler, neo-haricîler ve diğer fırkaların mensupları taqiyye yapmasınlar, din kardeşlerini aldatmasınlar ve çok açık, çok şeffaf bir şekilde ortaya çıksınlar, fikir ve görüşlerini açıklasınlar. Peygamberimiz "Bizi aldatan bizden değildir" buyurmuşlardır. Ehl-i Sünnet yanılmışsa, Fazlurrahman doğru söylemişse laflarını gevelemesinler ve mertçe konuşsunlar ve yazsınlar.
Birtakım Radikal Müslüman politikacılar Diyanet'e baskı yapmasınlar, din işlerine yön vermeye kalkışmasınlar.
Evet, son birkaç yıldan beri ABD ve İsrail'in Büyük Ortadoğu Projesi (BOP) uyarınca Diyanet'e yön verilmek istenmektedir.
Gayr-i Müslimler İktidara ve Diyanet'e baskı yaparak Cuma hutbelerinde "Allah katında din İslâm'dır" ayetinin okunmamasını istemişlerdir. Onlardan korkarak, onlardan çekinerek, bu ayeti okumaktan vaz geçmek Müslümana yakışmaz. Bu ayet-i kerime her Cuma minberlerden yüksek sesle okunmalıdır.
Ehl-i Sünnet hocası Ebubekir Sifil hoca ilmî deliller ile Diyanet'in yeni yayınlarındaki bazı yanlışlara dikkat çekti. Diyanet bunlara cevap vermedi. Niçin? Cevap bekliyoruz.
Hac ve umre seyahati konusunda Türkiye Müslümanlarına zulm edilmektedir. Müslümanların seyahat hakları çiğnenmektedir. Bu konudaki bütün tekeller kaldırılmalıdır. Hiçbir kurum hac ve umre seyahatinden nemalanmamalı, rant temin etmemelidir.
Gayr-i Müslimlerin baskılarıyla, yönlendirmeleriyle Diyanet teşkilatında kadın müftü yardımcıları bid'ati çıkartılmıştır. Bunu da bu sütunlarda protesto ediyorum.
Bundan birkaç yıl önce Harran'da çeşitli kiliselere mensup papazlar ile büyük bir ilimizin müftüsü, çan ve ezan sesleri içinde havuzun üzerindeki salaş köprüden geçerek Diyalog ve Hoşgörü tiyatrosu oynamışlardır. Bunu da bir Müslüman olarak ayıplıyor, tenkit ve protesto ediyorum.
Ankara'dan bana telefon eden zata selam ve hürmetler ederek hatırlatıyorum: Bir açıklama metni göndereceklerdi. Bekliyorum...
Din İşleri, Kur'ân tefsiri, ictihad yapmak gibi işler çocuk oyuncağı değildir.
Bir ehl-i sünnet Müslümanı olarak vazifemi yapmaya devam edeceğim.
Müslüman kardeşlerimi Şeyhülislâm Mustafa Sabri'lerin, Düzceli Zâhid el-Kevserî'lerin, Yusuf İsmail Nebhanîler'in, Mekke Şâfiî reisüluleması Zeynî Dahlan'ların ve benzeri Ehl-i Sünnet hocalarının yolundan gitmeye çağırıyorum.
Mason Afganî'nin izini takip edenler selamete eremez, Mevlâ'yı bulamaz.
Ehl-i Sünnet ana caddesinde yürüyelim...
MÜSLÜMANLARA DOMUZ ETİ YEDİRİLİYOR!..
BENDENİZ bir Müslüman olarak ehlî domuz eti, yaban domuzu eti, eşek eti ve yağı yemek istemiyorum. Lokantada müşteriye verilen bir tabak pilavda kaç gram pirinç bulunacağına bile karışan devletin, belediyelerin bu konuda beni korumaları gerekmez mi?
Maalesef ülkemizde domuz eti ve yağı konusunda Müslümanlar korunmuyor.
Adam dinsizmiş, domuz eti yemek istiyormuş. Olabilir, ne halt, ne zıkkım yerse yesin. Ben yemek istemiyorum.
İstanbul'da tüketilen etlerin yüzde ellisinin domuz, yaban domuzu, eşek eti olduğuna dair rivayetler var.
Hayır, yalan söylüyorsun, çok sayın halkımıza domuz yedirilmiyor... Peki öyleyse soruyorum:
1. Ehl-i domuz çiftliklerinde yetiştirilen bunca domuz ne oluyor? Sakın bunlar kıyma makinesine domuz olarak sokulup öbür tarafından dana kıyması (d. eti) olarak çıkmasın?
2. Avcıların ormanlarda vurdukları yabanî domuzların etleri ne oluyor?
3. Bunca eşek eti nereye gidiyor?
Geçenlerde gazeteler yazdı. Hastalıklı hayvanlar öldürülmüş ve gömülmüş. Bir çete bunları çıkartıp etlerini satmış... Bana inanmayan internetten arayıp bilgi edinebilir.
Dışarıdan ithal edilen domuz etleri...
Gemiler dolusu getirilen fıçı fıçı domuz yağları.
Domuzlu ilaçlar, insülinler.
Domuz derileri...
Türkiye Hahambaşılığı ülkemizdeki Yahudilerin domuz eti yememesi için gereken bütün tedbirleri almıştır. Ankara'daki Diyanet İşleri Başkanlığımız Müslümanları bu konuda niçin korumuyor?
Bu konuda vazifelerini yapmayan belediyeleri protesto ediyorum. Böyle yaptığım için bana bozguncu diyen çıkar mı acaba?