Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Bir gönül ve vefa insanı Ali İhsan

Bir gönül ve vefa insanı Ali İhsan

İstanbul’da güneşli ve güzel bir gündü. “Dünya veya Türkiye’nin kim bilir neresinde neler oluyordu, kimileri gülüyor, kimileri ağlıyor, kimileri mutlu, kimileri mutsuzdu. Sanki hepimizin dünyadan bir alacağı vardı. Meğer yalan dünya ne kadar da borçluymuş bize.”
Böyle düşünürken Habervaktim, Samanyolu ve Risalehaber sitelerine girince bir vefat haberiyle karşılaştım. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri’nin talebelerinden Ali İhsan Tola Ağabey’in, rahmete gittiği haberini okuduğumda şaşırdım ve kendime çok kızdım.
“Bu dünyada doğru ve güzel olan hiçbir şeyi ertelememek lazım” diye söylemeyi iyi bilirim ama söylediğimi yerine getirme konusunda bir hayli tembel olduğumu itiraf etmeliyim. Umarım bir daha böyle bir yanlışlığa düşmem. Benim için ders olur.
Kendime bu sitemi şunun için yaptım. Ali İhsan Tola Ağabey’in yeğeni Abdullah Tola ile dostluğumuz vardır. Abdullah’tan sürekli bilgi alır ve ilk fırsatta Ali İhsan Ağabey’i ziyaret edeceğimi defalarca söylemişimdir fakat gitmek nasip olmadı. Bu yüzden pişmanım.
Vefat haberini alınca başsağlığı dilemek için Abdullah Tola’yı aradığımda, Abdullah telefonun diğer ucundan şunları söylüyordu; “Ağabey, hep ‘Geleceğim’ dedin ama gelemedin, işte amcam rahmeti rahmana kavuştu” dedi ve tabii bu söz, yüreğime bir ok gibi saplandı.
Gıyabında duyardım ki, Ali İhsan Tola Ağabey çok iyi bir vakit okuruymuş. Gazetede okumadığı köşe yazısı ve haber kalmazmış. “Vakit gazetesi benim söylemek istediğim her şeyi söylüyor, Allah onlardan razı olsun” dediğini de yine Abdullah Tola’dan dinlemiştim.
Isparta’nın Senirkent ilçesinde yaşayan ve 82 yaşında vefat eden Ali İhsan Tola Ağabey’in, aynı zamanda iyi bir alternatif tıp uzmanı olduğu ve yaptığı ilaçlardan yüzlerce hastaya şifa dağıttığını da hep duyardım. Üstelik kuruş para almaz, yardım eli uzatmadığı kimse yokmuş. İlerleyen yaşına rağmen hâlâ yüzlerce proje üzerinde çalıştığını da biliyorum.
Bütün ömrünü Kur’an ve Din-i İslâm’a sarf eden Ali İhsan Tola Ağabey, Bediüzzaman Hazretleri’nin en sıkıntılı günlerinde de hizmetinde bulunmuş, Bediüzzaman’ı ziyarete gelenlere hizmet eden bir gönül ve muhabbet insanı olduğuna da yine tanıyan herkes şahitlik ediyor.
Kendisini ziyaretine gelenlere hep müspet hareket ve sabrı tavsiye ettiği söylenilen Ali İhsan Tola Ağabey’in Bediüzzaman’la ilgili iki hatırasını paylaşmak isterim.
Ali İhsan Tola ağabey; orman mühendisliğini bitirmiş ve ilk defa Bediüzzaman Hazretleri’nin ziyaretine gitmiş. Namazdan sonra “İşarat-ül İ’caz”dan ders okunuyor. Herkesin elinde bu kitaptan var. Biri okuyor, diğerleri takip ediyor. Ali İhsan Ağabey de takip ederken bilmediği bir kelime görünce durur ve “Acaba bu kelime nedir” diye düşünür. Bediüzzaman Hazretleri; “Yeni gelen, takılma, devam et” diye ikaz eder.
Ali İhsan ağabey utanır, okunan yeri bulur, okuyana tabi olur. Ama yine bilmediği bir kelimeye rast gelince; “Acaba bu kelime nedir?” diye tekrar durur. Bediüzzaman Hazretleri; tekrar uyarır; “Yeni gelen, takılma, devam et” buyurur.
Bu durum birkaç defa olunca Bediüzzaman Hazretleri dersi bitirip; “Misafiri mutfağa götürün” der. Ali İhsan Ağabey mutfağa girince Üstad’ın hizmetinde bulunanlar, kahvaltılık ne malzeme varsa hepsini birden önüne koyarlar. Kocaman bir ekmek, bolca zeytin, peynir. Ali İhsan Ağabey anlar ki; “Bunların hepsi birden yenilmez. Azar-azar, öğün halinde yenilebilir. Hepsi bitmez. Demek ki, Risale-i Nur’lar da böyledir, hemen birden anlamayı beklememeliyim” diye düşünür ve nur hizmeti nur yoluna revan olur.
Bir hatırasını da kendisi şöyle anlatır: “Hazret-i Üstad’ı, bir kaç kişi ile ziyarete gitmiştim. O sırada İmam-ı Gazali’nin İhya’sını okuyordum. Üstadın yanına vardığımızda arkadaşlar, benim için ‘Ali Bey İhya’yı okuyor’ dediler. Üstad, o zaman çoraplarını çıkararak diz üstüne geldi ve dedi ki: “Ben, İmam-ı Gazali’nin yanında bu çorap da olamam. Fakat onlar da bu zamanda olsalardı, vallahi de billahi de imana hizmet edeceklerdi.”
Ali İhsan Tola Ağabey’i yakınları şöyle tarif ediyor; “Bütün kesimleri kucaklama, birleştirme gayreti içindeydi ve kapısı herkese açıktı. Evini bir üniversite gibi idare ederdi. Tam 56 yıldır evinden hiçbir yere ayrılmadan; iyiliğe, güzelliğe ve doğruluğa hizmet etmiş biridir. Bu hizmetinden dolayı da zerre dünyalık beklememiştir.”
Allah rahmet eylesin ve ruhu için el fatiha.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi