Gavurun işi zor
Temizliği ve dürüstlüğü anlatmak için "Bir çocuk kadar temiz" diyoruz veya "Çocuk masumiyeti" deyimini kullanıyoruz.
İslâm dinine göre bütün dünyadaki çocuklar İslâm fıtratı üzeredirler ve masumdurlar.
Dili, ırkı, bölgesi, uyruğu ne olursa olsun İslâm fıtratı üzeredirler.
Sevgili Peygamberimiz: "Her doğan çocuk İslâm fıtratı üzerine doğar. Sonra anne-babası onu ya Yahudi, ya Hıristiyan veya Mecusî yapar." buyurur. (Buhari Cenaiz 80-92, Müslim Kader 25, Tirmizi Kader 5)
Hadisi şerifte "Anne ile babası yani çevresi onu Müslüman yapar" demiyor. Çünkü dünyadaki bütün çocuklar Müslüman'dırlar.
Körpecik kuzuların tertemiz beyinlerine gavurluk tohumlarının ekilmemesi için çok dikkatli olmak lazım.
Okulda çocuğunuzun üzerine tüküren bir öğretmen olsa derhal müdüre durumu bildirir ve engellersiniz.
Hatta basına haber verir, o öğretmeni teşhir cezasıyla cezalandırırız.
Ama eğitim, basın-yayın yoluyla çocuklarımızın kar beyazı gönüllerine nelerin yazıldığına pek dikkat etmeyiz.
Televizyon, gazete, film, sinema, magazin kültürü gibi etkileyici eğitimler, kuzulara, körpecik dimağlara hedef olarak servet, şöhret ve şehvet putlarını dikiyorlar ve bunlara ulaşmak için dini hiçbir bağın onu engellemesine izin vermiyorlar.
Siyasiler, kendi küçücük akıllarından kanun kalıpları yapıyorlar ve insanlık ailesinin her ferdini o kalıba dökmek istiyorlar. Sığmayanları kanun kırbaçlarıyla yontuyorlar.
Onlar, hayvanlar gibi yaşamak, haram-helal ayırımıyla zevklerinden mahrum olmamak için ateist-gâvurluğu yaymaya çalışıyorlar. Gençken ateist oluyorlar. Zevklerini, şehvetlerini sınırsızca kullanmak için din engelini kaldırmaya çalışıyorlar.
Türkiye'de ve dünyada din düşmanlarına dikkat ederseniz, alnı terlemeden milletin malını hortumlayanlar, güzellerini soyanlar, dolar sayanlar veya bunların kapısının önünde onların attığı kemiklerle geçinenlerdir.
Materyalist eğitimle dünyanın her tarafında üniversiteli gangster, soyguncu, uyuşturucu taciri, böbrek, kalp, ciğer alıp satan insan kasabı doktorlar, kadın ticareti yapan üç dil bilen aydınlar, ihtisasa önem verdiklerinden çocuk yaştakileri satanlar, orta yaştakileri satanlar diye guruplara ayrılarak çağdaşlıklarını gösterenler, zamanı ve mekanı çürütüp kokutuyorlar.
İnsan kirlenince beraberinde dereler, nehirler, ırmaklar da kirleniyor.
Göllerde ve denizlerde canlılar can çekişiyor. Böyle giderse bir damla temiz su bulamayacağımız zannına kapılırken güneş gölleri, denizleri, bataklıkları ısıtıyor, kirli suları buharlaştırıyor, hava imbiğinden geçiriyor ve gökyüzünden tertemiz olarak tekrar tekrar üzerimize rahmet olup yağıyor.
İnsan tam ümitsizliğe düşeceği bir anda dünyamız yeni çığlıklarla aydınlanıyor. Hastanelerde, evlerde, doktor ve ebeler elinde dünyaya gelen tertemiz çocuklar gâvurun işini zorlaştırıyor.
Çünkü her doğan çocuğun (İslâm) fıtratı üzerine doğduğunu Peygamber Efendimiz haber vermiştir. (Buhari, Cenaiz 80, Müslim, Kader 25, hadis 2657, Tirmizi, Kader 5, hadis 2139) Kur'an-ı Kerim Rum süresi 30/30'da buna işaret etmektedir.
Gökyüzünden düşen her damla nehirleri ve denizleri kirletenlere "Siz bunu başaramayacaksınız" diye bir uyarı olduğu gibi her doğan çocuk da saf tertemiz dünyaya geldiği için gâvurun işini zorlaştırıyor.
Yağmur yağarken üzerindeki elbiseleri çıkarıp yağmurun doğrudan göğsüne ve omuzlarına değmesini sağlayan Peygamber Efendimize bunun sebebi sorulduğunda "O Rabbinden yeni gelmektedir" buyurmuş. (Müslim, İstiska, bab 2, hadis: 898)
Kendi malında kardeşinin bile ortak olmasına tahammülü olmayanlar, Allah'ın mülkünde bir buğday tanesi veya bir kandamlası yaratamadığı halde kendi çıkarları doğrultusunda kurallar koyarak kendini Allah'a ortak koşanlar, çıkarlarımı zedeliyor diye İslâm'ı engelleme çocukları kirletmeye devam ederek, bu yolda ellerinden geleni yaparak kendilerini yoruyorlar. Velhasıl, işleri zor.