İyi Şeyler Olacak
Evet, yine Sincan gündemde. “İyi şeyler olacak” denildi ya, yüreğimiz ağzımızda, Allah korusun, “yine başımıza ne çoraplar örülecek?” diye korku ve endişeyle bekliyoruz.
Böyledir işler bu ülkede. Bir şeyler iyi gitti mi, ülke biraz ileriye doğru yol aldı mı, mecliste milletin isteği istikametinde güzel şeyler olmaya başladı mı, ya bir yargı skandalı ile sarsılırsınız, ya terör tırmanır birden ve masum canlar kavrulur, ya asker sert bir bildiri yayınlar, nadiren de olsa tanklar yürür güpegündüz şehrin ortasından plan dışı olarak.
Derken medya girer devreye ve günlerce salvo atışlar başlar. Aynı mevziler yoğun bombardıman atışı altında iyice yumuşatılır. Bir gizli el, birbirlerine uzak duran biraderleri eylemleriyle birbirlerine kenetleyiverir. Bir de bakarsınız ki, iyi şeyler, söylemden eyleme geçemeden ölür giderler. Unutulur gider çözüm önerileri tozlu raflarda. Artık hangi bahara kalmışsa…
Devletin tepesindeki Allah’ın kulu “iyi şeyler olacak” dedi ya, düğmeye basıldı hemen. Hazır bir de cenaze varken, sokaklar yine şenlenecek, saçma sapan sloganlar atılacak, yargının verdiği herkesi şok eden karar dallandırılacak, budaklandırılacak ve millete sopa olarak sallanıp duracak…
Kısır döngü işte bu…
Sorun akılda olunca, işler zorlaşıyor. Sorun aydınlarda maalesef. Sorun bağımsız düşünen, herkese insan hakları ve özgürlük diyen, bireysel ve toplumsal hayatında kuralları ve disiplinleri olan, standartları çift değil tek, haktan, hukuktan yana, halkından yana, mazlumdan yana olan aydınların olmamasında.
Aydınlar ne istiyor? Ah bir bilebilsek!..
Bu eğitim sistemi maalesef herkesi etkiliyor. Bakmayın eğitim kurumlarından mezun olanların kimisinin sağcı, kimisinin solcu, kimisinin kemalci, kimisinin marksçı, Leninci, Maocu olduklarına. Aslında az çok aynı kafadırlar. En son “Ergenekon Terör Örgütü” zanlılarına baksanıza, Doğu Perinçek’le kimler yan yana? Bir kısım milliyetçiler, ulusalcılar, kemalciler, Kürtçüler, kaçakçılar, medya, bürokrat, siyaset adamları, hatta “dinciler” nasıl da kol kola, aynı kulvarda?
Demek hikaye bunlar! Bu ülkenin tek gerçeği var, o da İslam. Aslında dünyanın tek gerçeği var; ya İslam, ya cahiliyye.
Cahiliyye çeşit çeşit, renk renk olabilir, ama değişmeyen gerçek “milletün vahide” oluşlarıdır.
Birileri halk adına, ümmet adına, ümmetin inancı ve yaşam biçimi adına iyi şeyler, güzel şeyler olacağı zaman, koro halinde “istemezüüük” anlamında “gündem saptırma” eylemlerini ortaya koyuyor. Biz de doğuma yakın zamanlarda sancının daha bir yoğunlaşacağını bilmemize rağmen, yine de “imtihan – deneme”nin soğuk yüzü sebebiyle olanlardan kuşku duyuyor ve endişeler içinde kıvranıyoruz.
Karanlık bir tünelden geçenlerin, tünelin ucuna yaklaştıkça oluşan aydınlanmadan, üstlerine ve başlarına bulaşan kir ve pisliklerden daha bir haberdar olmaları gibi, bizler de karanlıkları aştıkça, bu tür pisliklerle karşılacağımızı bilmeli ve olanları normal karşılamalı, sabırla yola devam etmeliyiz. Unutmamalıyız, “men sabera, zafera.”
Evet, iyi şeyler de olacak. Yarasaların çığlıkları ürperti verse de aydınlığa alamettir inşallah!..