Abdurrahim Karakoç

Abdurrahim Karakoç

Cami yakanlara ödül verilir mi?

Cami yakanlara ödül verilir mi?

Bana sorulursa tereddütsüz verilir derim...
Ödül vermekle ceza vermek tabii ki ayrı değerler taşır...
Türkiyemizde binlerce ödül dağıtma hastası yaşamaktadır... Her kim ki aykırı eylemler yapmakta, vereceksin ödülü... Teşvik primi yerine vereceksiniz...
İstanbul’da bir günde 8 cami kundaklandı...
Devrimci-evrimci çevreler “kundaklama” kanaatına itiraz ederler... Çünkü onlar cami dendiği zaman istiflerini bozmazlar...
Kazara bir kilise yakılsa cayırtı koparırlar...
Niye ki?
Niyesi-miyesi yok, adamlar laiktirler, demokrattırlar, ulusalcıdırlar...
Dilsiz ve aklı olmayan bir inek kazara heykel kırsa dört yönden yaylım eleştiri ateşine başlarlar...
Amma cami adamların ne işine yarayacak?
Hem sonra bu günlerde anaları vefat etti... Analarının çocukları arada kaldı... Sanki o ana olmasa hiç kimse okumayacaktı...
Aldırmazlar cami yakılmasına...
Zaten her gün birisi “cami çokluğundan” şikâyet etmiyor mu?
“Otuzbeşbin okula karşın 80 bin cami var” diye dertleniyorlar...
Fazlalığı yakarak eşitleyecekler herhalde...
Peki yanan cami değil de kilise olsa sükûtu tercih eder miydi şu kartel medya mensupları?
Olur mu hiç?
Kilise-Havra medeniyetin sembolleridirler... Camiler ise ortaçağ karanlığını temsil eden mekânlar...
Hangileri daha eskiye ait diye sormayın bana...
Cami İslam’ı temsil ediyor ve yansa sevinirler...
Aylardır, günlerdir yılmadan, yorulmadan Türkan Saylan yazısı yazan gazeteciler bir günlerini yanan camilere ayıramazlar mıydı?
Patronları emretse ayırırlardı...
Nasıl ki taştan yağ çıkmazsa patronlardan İslami bir hassasiyet çıkmaz sanıyorum...
Kilise kazara yansa kalemi çeken hücuma geçerdi... Yeter ki memleket karışsın...
Cami yakıcılar yakalansalar ne olur sanki?
Ya emniyetten, ya savcılıktan, ya da mahkemeden salıverilirler...
Bu seneki cami yakanlar giden sene yakarken yakalanıp bilahere salıverilenler değiller miydi?
Yıllar var ki “Cumhuriyet gazetesine bomba atanlar” hikâyesi dinleriz... Oysa Cumhuriyet gazetesi mensupları hiç o konuya temas etmezler.
Niye kendilerini yorsunlar?
Tahribat yapmayacak yerlere özellikle ihtimamla bomba atanların kimler olduklarını Cumhuriyetçiler bilmiyorlar mı sanıyorsunuz?
Amma Cumhuriyet gazetesi ve benzeri evrimci/devrimci gazetelerin kalemli şövalyeleri yaz uykusuna yattılar galiba...
Camiler yanıyor ses yok, yazı yok...
Halbuki Hadise adlı çıplaklık sembolü kız için yaşı doksana dayananlar bile methiyeler döktürüyorlardı...
Camilerin yanmasından onlara ne?
Sevmedikleri şeyin yanmasından memnun olmadıklarını söyleyenler çıkar mı dersiniz... Çıkarsa ben inanır mıyım?
Hükümet de sessiz...
Üç tane pavyon/bar yansaydı kıyametler kopardı...
Cami önlerinde avcılık yaptırırlardı polis kardeşlerimize...
Yanan İslam’ın camisi olunca her yerde sessizlik hakim...
Ne yapsak da sesimizi duyursak kamuya?
“Ergenekon Sanıklarını Kurtarma Derneği” kursak isabetli olur mu?
Olur herhalde...
Amma önce her meseleye nev’i şahsına münhasır çareler üretmekle meşhur kişilere bir danışmak lazım...
Mesela: Süleyman Demirel’e, Sabih Kanadoğlu’na, YARSAV başkanına...
Basın Konseyi’nin illegal başkanına...
Ve her kıytırık partiye başkan olan Hüsamettin Cindoruk beye..



Türkiye hür ve demokrat bir ülkedir ya
Burada alimler susar, cahiller konuşur.
Ey ahraz, ey yobaz sen de konuş hiç durma
Yaz geldi çıplaklar ve sahiller konuşur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahim Karakoç Arşivi