Yürek mektuplar
Abdurrahman Kuyucu;
“Çok değerli Abim. Uzun yıllar önceydi, Fatih’de Vatan Lisesi’nde okuyordum. Bir gün Muhammet İslâm isimli arkadaşım sayesinde hem sizinle, hem de kitaplarınızla tanışmıştım.
“O gün hayatımın en mutlu günüydü. Sohbetlere katılırdık ve sizin gibi değerli insanlarla beraber olmaktan inanılmaz mutlu oldum.
“Üniversiteye başlayınca bu bağlantı ve arkadaşlıklar biraz sekteye uğradı, arkadaşlarım değişik şehirlere dağıldılar, çoğunun izini kaybettim. Kısacası o günlerden geriye sizin romanlarınız ve sohbetleriniz kaldı.
“Şimdi size neden bu mektubu yazma ihtiyacı duyduğumu anlatmak istiyorum. Geçen 20 yıl boyunca başımdan geçenleri anlatıp sizi yormak istemiyorum. Sadece şu anda içinde bulunduğum kötümser ruh halimden kurtulmak için tekrar sizi görmek ve kısa da olsa sohbet etmek isterim.
“Umarım el verir, farklı yollara beni sürmeye çalışanlardan kurtarırsınız.”
* Sevgili Abdurrahman, “kurtarmak” falan değil, ama yıllar sonra ben de seni görmekten çok memnun olacağım. Ya Vakit Gazetesi’nden, ya Nesil Yayınları’ndan, yahut Moral FM Radyosu’ndan hafta içi günlerde beni ararsan konuşabiliriz sanırım. Sevgiyle kal.
Tuncay Kamış;
“‘Resimli Osmanlı Tarihi’” adlı eserinizi alarak dikkatli bir şekilde okumaya başladım. Zevkle ve şevkle devam ediyorum. Kendim mühendisim, fakat gerçek Osmanlı tarihine büyük ilgi duyuyorum.
“Kitabınızın 20 ve 27. sayfasında Holofira’nın Yarhisar Tekfuru’nun kızı olduğunu belirtmişsiniz. Bu konuda mütereddit kaldım. Daha önce okuduğum bazı kitaplarda Holofira’nın Bilecik Tekfuru’nun kızı olduğu yazıyordu. Bu konuda beni aydınlatmanızı ve referans olmanızı diliyorum.
“Ayrıca bana Osmanlı padişahlarının yabancılar ile neden evlendiği hakkında bilgi verecek bir kitap ismi vermeniz mümkün müdür.
* Çok ayrıntılı bir konu, ama madem ki sordunuz söyleyeyim: Holofira, Yarhisar Tekfuru’nun kızıdır ve Bilecik Tekfuru ile nişanlanmıştır. Osman Gazi'nin düğün sırasında öldürülmesine karar verilmiştir. Bu tuzağı Osmanlı kaynaklarında adı “Köse Mihal” olarak geçen Harmankaya Tekfuru “Mikhael Kosses”den öğrenen Osman Gazi, hileye hile ile karşılık vermiş ve düğünün yapıldığı Bilecik'i ele geçirmiştir.
Bu çatışmada gelin Holofira’yı Orhan Gazi esir almış, sonra da sevdalanmış, nihayet babasının rızasıyla evlenmiştir. I. Murad ile Rumeli fatihi Süleyman Şah bu evliliğin ürünleridir.
Osmanlı kaynaklarına “Nilüfer Hatun” olarak geçen bu muhterem kadın Bursa’da Nilüfer Çayı üzerinde bir köprü, kaplıca kapısında büyük bir tekke ve Darül Darp Mahallesi’nde büyük bir mescit yaptırmıştır.
Osmanlı padişahlarının yabancılarla evlenmeleri konusu benim “Biz Osmanlıyız” isimli kitabımla “Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine” isimli kitabımda geniş olarak ele alınmıştır.
Özetle söylemem gerekirse, kimse ile akraba olmak istemediler. Çünkü o kimseler zaman içinde saraya dayanıp halka zulmedebilirlerdi. Bu Batı’da böyle olmuş, kralların evliliklerle oluşan akrabalarından asilzade bir sınıf vücuda gelmiş, onlar da halka zulmetmiş, gadretmiştir.
Yani padişahların bu tercihlerinin altında kendi halklarını korumak yatıyordu.
Mahmut Akdemir;
“Osmanlı Devleti egemen olduğu yerlerdeki Hıristiyan unsurları (günümüz
Müslümanlarına göre severek, günümüz Hıristiyanlarına göre zorla) eriterek Müslümanlaştırdılar. (Mesela Lazlar, Pomaklar, Goraniler, Gürcüler, Arnavutlar)…
“Elbette barış toplumu olalım; birlikte yaşayabiliriz. Yaşasın hoşgörü,
yaşasın hoşgörülü İslâm.”
* Anlayamadım sevgili Mahmut. Eğer “Osmanlılar galiba fethettikleri toprakların insanlarını zorla Müslümanlaştırdılar” demek istiyorsanız, bu çok yanlış olur. Bunu makbul Hıristiyan kaynaklar bile söyleyemiyor. Çünkü Osmanlılar inançlara daima saygı göstermiş, insanlara inançlarına göre değil insanlıklarına göre değer vermiştir.
Benim “Fatih Sultan Mehmed” isimli kitabımla “Biz Osmanlıyız” ve “Osmanlı Demokrasisinden Türkiye Cumhuriyetine” isimli kitaplarıma göz atarsanız, Osmanlı hoşgörüsünün belgelerine ulaşırsınız.
Bu konuda baskı yapmış olsaydı, emin ol, beşyüz senelik Osmanlı hakimiyeti döneminde Balkanlarda tek Hıristiyan kalmazdı.
Hülya İskeçeli;
“Türkiye'de kişisel gelişim kitapları fırtınası koparken, Türkiye'deki tarihçiler bu konuya neden el atmıyorlar? Tarih güzeli Osmanlı'nın başarıları, padişahların kişilikleri, yetişme ve eğitim tarzları kişisel gelişimize örnek olamaz mı?”
• Ben de yıllardır bunu savunuyor ve kendi çapımda yapmaya çalışıyorum Hülya Hanım. Teşekkürler.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.