Fatma Tuncer

Fatma Tuncer

Martı’nın serüveni ve tesettüre laf atan çağdaşlar!

Martı’nın serüveni ve tesettüre laf atan çağdaşlar!

Martı’nın serüveni23 MAYIS 2009
CMT 03:50
[-] Normal [+] Aile Hayat Tavsiye Et Yazdır Paylaş Yorum Yaz Richard Bach'in kaleme aldığı " Martı" adlı kitap, cesaretin ve mücadelenin umuda değen kanatlarını anlatıyor. Öyküde Martı Janathan üzerinden sembolize edilen özgürlük arayışı ve bununla birlikte gelişen başarma, gayret gösterme davranışı sonuç olarak onu hedeflediği umutlara taşımıştır. Martı Janathan, rutin olarak devam eden sıradan hayatını terk eder ve grubun geleneklerini yıkarak diğer martılardan ayrılır sonra da yükseklere ufuklara, daha engin dünyalara açılmaya başlar. Martılar arasında güne kadar grubun kurallarına aykırı hareket eden pek olmadığından ve grubun kurallarını delmenin getireceği cezayı hiçbiri göze alamadığından bir süre duraksar, tereddüt eder fakat birinin bu bu taassubiyeti kırması gerektiğini düşünür ve eylemini gerçekleştirir. İlk uçuş, ilk hareket ilk yolculuk biraz sancılı geçer fakat nihayet, grubun bu ölgün ve durağan kurallarını delerek, her şeyi göze alır ve çok uzaklara, ufuklara doğru yol alır. İlk etapta biraz çekingendir çünkü grup tarafından dışlanmış ve yalnızlığa terk edilmiştir. Ama giderken kendisi gibi birlikte yaşadığı grubu terk ederek ufuklara açılan martılarla karşılaşır ve onlarla birlikte yol almaya başlar. Birlikte hareket ederler ve bu çıkış mücadelelerini birlikte sürdürürler.

Martı Janathan ve arkadaşları nihayet, uzunca bir uçuşun ardından daha çabuk yiyecek bulmayı ve burada özgürlüğün tadını çıkarmayı öğrenmişlerdir. Oysa o güne kadar sadece hayatta kalabilmek için uçuyorlardı ve hayatı sadece bundan ibaret olarak görmüşlerdi ...Şimdi bu ilk hareketin, ilk uçuşun ardından, yiyecek bulmanın yanında uçmanın da keyfine varmış, uçmanın da bir özgürlük olduğunu keşfetmişti. Martı Janathan geri döndüğünde arkadaşlarına yaşadığı bu özgürlüğün ve gösterdiği azmin güzelliklerini anlatmış ve onların da bu özgürlüğü tanımalarını istemiştir.

Bildik çizginin dışına çıktığınızda ya da toplumun alışageldiği o yaşam kriterlerini deldiğinizde çıkış noktanız hakikat eksenli olsa dahi çevrenizden tepkiler alabilirsiniz hatta dışlanabilirsiniz. Ve böyle zamanlarda eğer karşınızdaki kişi, heva ve heveslerini vahyin önüne geçirmişse, Allah'ın rızasını Resullah'ın sünnetini anlatsanız da ikna olmayabiliyor, cehaletini sürdürme hevesine kapılabiliyor.

Tesettürle ilgili hassasiyetleri zayıf olan bazı bölgelerde, örtü dini bir sorumluluk olarak bilindiği halde, örtülü kadınlara garip bakışlar fırlattıklarını hatta arkalarından laf attıklarını görürsünüz. Çünkü o güne kadar o çevrede insanların gördüğü ve alıştığı sözde çağdaş bir hayat tarzı vardır ve gözleri buna alışmıştır. O yüzden alışmak, körükörüne bağlanmak ve tutunmak birçok zararı beraberinde getiriyor ve insanın hayatını mahvedebiliyor.

Mekke'de ilk İslami tebliğ hareketleri başladığında insanlar, körükörüne bağlandıkları hurefeleri ve kör taassubiyeti korumak için yakınlarını, akrabalarını dahi gözden çıkarmışlardı. Bu anlamda, körükörüne bağlanmak, neye inandığını niçin inandığını bilmeden bir şeyi şuursuzca kabul etmek, tutunmak insanı karanlık dehlizlere sürüklüyor. İşte böyle zamanlarda, toplumun içinden, bilinci uyanık, dimağı açık ve duruşu dik biri çıkar ve umarsızca uyuyan bu insanlara silkinerek kalkmayı, hareket etmeyi öğretir. Ancak bu pek de kolay olmaz. Çünkü insanlar alışgeldikleri ve çeşitli çıkarlar elde ettikleri hurafeleri bırakmakta zorlanırlar ve bunları korumak için de savaşırlar.

Tarih sürecinde de, değerlerin işgal altında olduğu, insan haysiyetin, ahlakın yozlaştırıldığı toplumlarda bazen öyle biri çıkmıştır ki, bu kişi bütün zorba zihniyetlere, kör esaretlere hegemonyalara karşı dik bir duruş sergilemiş ve bütün insanlığı uyanık olmaya, bilincini uyanık tutmaya çağırmıştır. Bu kimseler tıpkı Martı Janathan gibi umutlarını takmışlardır kanatlarına... Ve hayatları için bazı zorlukları karşılarına çıkacak tepkileri göze alarak hareket ekmişlerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Fatma Tuncer Arşivi