En Büyük Mesele İman
İnanma, kalbin işidir. Kişi kalbiyle inansa ama bunu diliyle ifade ve ikrar etmese, veya imana delalet edecek amelleri açıkça işlemese, Allah katında Müslüman sayılır. Ancak, durumu Müslümanlarca bilinemeyeceği için, kendisine Müslüman uygulaması yapılmaz Haliyle hakkında kafire yapılacak yasalar uygulanır.
Bir insan, inanılması gerekli olan bu esaslara ya inanır, ya inanmaz. İkisi arasında kalan şek, şüphe, tereddüt yok hükmündedir.
Bu esasları biz belirlemedik. Bunlara ekleme veya çıkarma yapmağa yetkimiz yoktur. Buradan şu iki kesin yargıya varırız: Hem İman esasları artmaz ve eksilmez, hem de hiç kimseye, bu esasların bir kısmına inanma, bir kısmına inanmama serbestisi, seçeneği verilemez, verilmemiştir. Bu konuda sentezciliğe asla yer yoktur.
Ancak, kuvvetlilik ve zayıflık bakımından, sevap ve fazilet yönünden insanların imanı arsında fark olabilir. Her halde hiç kimse, kuvvet bakımından kendi imanıyla mesela Hz. Ebu Bekir’in imanını bir tutmasa gerektir.
İmanı kabul veya ret edecek makam, Allah’tır.
Onun için, Müslümanlığını bildiğimiz bir kişiyi tekfir için acele etmemeliyiz. Tekfir, Müslüman olduğu bilinen bir kişiyi, inkar özelliği taşıyan söz veya eylemleri sebebiyle kafir saymaktır.
Yukarıda, inanç bakımından insanları anlatırken açıkladıklarımızın yanında, yeri gelmişken, öneminden ötürü bir kere daha ifade edelim ki tekfir, hem bir çok haklarını kaybetmesi ve yakalanırsa büyük bir cezaya çarptırılması açısından O kişi için, hem de birlik ve beraberliği bozulan, dinî inançlarına karşı açıktan saygısızlık ve saldırganlık ile huzuru bozulan toplum için oldukça ağır bir durumdur. Dolayısıyla tekfir hususunda çok dikkatli ve titiz olmak, temelsiz iddialar ile kişiyi tekfir ederek dışlayıp cezalandırmaktan kaçınmak gerekir.
Bu ihtiyattan ötürü “ehl-i kıple’nin tekfir edilmemesi”, “ehl-i sünnet” inancının temel bir özelliğidir. Gönülde samimi iman varsa, kastını aşan veya nereye varıp dayanacağı bilinmeyen cahilane bir söz veya iş yüzünden kimse tekfir edilmemeli, belki yanlışı, uygun bir metotla düzeltilmelidir.
Buna rağmen Müslüman kafir olamaz mı? “İnançta Arınma” ve İnançta Kirlenme” kitaplarımız bu macerayı anlatır. Biz önümüzdeki yazımızda bir kere daha bu konuya eğilelim inşallah.
www.cemalnar.com