Her yıl coşkuyla İstanbul’un fethi temsil edilmekte ve kutlamalar yapılmaktadır.

Genellikle bir şenlik havasında yapılıyor bu kutlamalar!..

Nedense bu önemli tarih olayının bilinen şifreleri çok fazla gündeme gelmiyor.

Oysa fethin gerçek yönü ve yüzü bu şifrelerde gizlidir.

Tarihte meydana gelen olaylar; amaç, sebep, şahıslar ve sonuç itibariyle değerlendirilir. Bu manada İstanbul’un fethi, bir çağı kapayıp, yeni bir çağı açan tarih sürecinin önemli bir noktasıdır.

Bu fethin Müslüman Türk’ün tarihinde ayrı bir önemi de Hz. Peygamberin (s.a.s) bilinen şu hadis-i şerifidir:

“İstanbul elbette feth olunacaktır. Onu feth eden komutan ne iyi komutandır. Onun ordusu da ne iyi ordudur.”

Bu müjdeye kavuşmak için bir çok milletler mücadele etmiş, fakat bu şeref Türk Milletine nasip olmuştur.

Tarih, bu fethin nasıl gerçekleştiğini, komutanların ve askerlerin dirayetini, cesaretlerini ve Allah rızası uğruna şehadet şerbetini içmek için nasıl yarıştıklarını anlatır.

Ayrıca bu fetihte;

imanın inkara,

ilmin cehalete,

birliğin, düzensizliğe üstünlüğü söz konusudur.

İman ile teknik, askerî bilgi ve güç birleşince Allah’ın yardımıyla zafer yolu açılmıştır.

Fatih, Cenab-ı Hakkın Kur’an-ı Kerim’de; “Düşmanlarınıza karşı her zaman üstünlük sağlayacak kuvvet hazırlayın” (Enfal,60) emrinin yanında “Birlik ve beraberlik içerisinde olunması, aksi takdirde elde edilen gücün de fayda vermeyeceği” (Enfal,46) düsturlarını ilke edinmişti.

Büyük bir komutan ve devlet adamı olan Fatih; ülke içinde dirliği ve birliği sağladıktan sonra döneminin en güçlü toplarını döktürerek askeri güç ve dehasıyla Bizans’ı dize getirmiştir. Fatih’i başarılı kılan işte bu yönleridir.

Günümüz devlet adamlarının buradan alacağı çok önemli dersler vardır.

İstanbul’u bu ilkelerle teslim alan muzaffer komutan Fatih Sultan Mehmet Han, şımarıp zafer sarhoşluğuna kapılmamış, İslam’ın öngördüğü diğer ilkelere de uyarak

-kadınlara,

-çocuklara,

-yaşlılara

-ibadetiyle meşgul din adamlarına

ve savaşla ilgisi olmayanlara hiç dokunmamış, onlara asla zarar vermemiştir.

Ayrıca o büyük insan; gayrı müslimlere ait ibadethanelerin yıkılmasını yasaklamış, halka ummadığı imtiyazlar vermiş, herkesin din ve vicdan özgürlüğünü, can ve mal güvenliklerini sağlamıştır.

Bunlardan başka İstanbul şehrini yeniden imar etmiş ve memleketin içindeki seçkin bilginleri toplayarak şehri bilgi ve kültür merkezi durumuna getirmiştir.

Böylece O, bu asil davranışlarıyla sadece İstanbul’u fethetmemiş, aynı zamanda gönülleri de fethetmiştir.

Tarih ibret alınmak için vardır. İstanbul’un fethinde de bizler için alacağımız dersler, değerler bulunmaktadır.

Özellikle, iman kudreti, bilgi üstünlüğü, kuvvetli olmak, birlik ve beraberlik ruhu, ders alacağımız yönlerdir.

Bunlar, aynı zamanda fethin şifreleridir.

Bu vesile ile Fatih ve aziz askerleri ile birlikte bu güne kadar din ve vatan için çarpışan şehit ve gazilerimizi rahmetle yâd ediyoruz.