Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Koyun postundaki kurt

Koyun postundaki kurt

Jerusalem veya Siyon gibi isim ve kavramların bile bugün İbranice kökenli olmadığını, Kenan dilinde veya sair dillerde olduğunu biliyoruz.

Hatta daha da ötesinde Süleyman Mabedi için kullanılan ‘heykel’ kavramı da keza İbranice değil Filistin’in öteki sakinlerine ait isimler ve isimlendirmeler arasında olduğunu biliyoruz. Burada Beni İsrail’in sadece intihalci veya nakilci olduğunu söyleyebiliriz. Lakin İsrail bu konularda bile yoğun bir kampanya ve propaganda ile karşımıza çıkıyor. Muhammed Gazali merhum Deccalizmin renklerinden ve televvünlerinden bahsederken bilhassa Siyonizmi bunun rükünlerinden birisi olarak sayar. Deccalizmin öteki rükünleri arasında elbette ki komünizm gibi unsurlar da vardır. İslam Dünyası STK’lar Birliği tarafından organize edilen Uluslararası Yaşayan Filistin Sempozyumu’nda Muhammed Gazali’nin sözlerini veya teşhisini teyit eden sözler ve tebliğler dinledik. Sözgelimi İsrail Ordusu kendisini savunma ordusu olarak nitelendirmektedir. Bu gayet masumane bir kavramdır. Lakin bu ordunun hiç de masumane olmayan eylemler gerçekleştirdiğini görüyoruz. Belki de Filistinlileri insan saymadıklarından dolayı katliam irtikap etmediklerini söylüyor olabilirler. Amerikan ordusunun Irak’ta embedded/maiyyet gazetecileri ile gizlediğini İsrail de kendi basınıyla yapmaktadır. Gazze saldırıları sırasında Sderot’a toplanan yabancı ve Batılı gazetecilere Kassam füzeleriyle birlikte İsrail annelerinin ve çocuklarının çektikleri, yaşadıkları nazara verilmeye çalışılmış ve böylece tek taraflı bir propaganda yürütülmüştür. Bu itibarla, Cezire gibi tarafsız tv kanalları olmamış olsaydı bütün dünya İsrail’in tek taraflı propagandalarına kanacak ve bir nevi işletilmiş olacaktı. Bu itibarla, irade, inanç ve doğru söz atom bombasından daha güçlü manevi dinamikler ve hususlardır. Dolayısıyla basının gücü olmadan bugün savaşların kazanılması mümkün değildir.

Bölgeden yani Ortadoğu’dan gelen tebliğciler aşırı ve mübalağalı propagandanın da negatif ve menfi bir etki yaptığını ve bir nevi basın paganizmi olduğunu söylüyorlar. Sözgelimi, Nasır döneminde Savtu’l Arab’ın Davudi sesli spikeri Ahmed Said başarının ve zaferin değil hezimetin sesi ve avazı olmuştur. Saddam döneminde de Amerikan askerleri için ‘merkepler/aluç’ ifadesiyle ünlenen Muhammed Sahaf da yine Ahmed Said’in başka bir dönemde tekrarı veya klonlaması olmuştur. Sonuçta hezimetin baykuşları olmuşlardır. Zira, yalana dayalı sebepler ve hazırlıklar silsilesinin zaferi değil hezimeti doğurması mukadderdi ve nitekim de öyle olmuştur.
Nasır sadece halkı galeyana getirmek ve sokakta zafer kazanılmakla askeri zaferlerin de kazanılacağını düşünmüşlerdir. Evet, kamuoyunun bir gücü var. Lakin manipüle edilmiş kamuoyu gücü gerçek bir güç değildir. Bundan dolayı yalancının mumu yatsıya kadar yanar ya da yanmaz. Sempozyumun ilk günü son oturumu medya ve Filistin meselesi üzerine idi. Bu oturumda medyanın rolü ele alındı. Bendeniz de bu bölüme katılmıştım. Burada tebliğ sunan arkadaşlar Gazze’ye saldırı öncesinde İsrail basının nasıl orduyu kışkırttığını örnekleriyle ortaya koydular. Bizim basınımızın ‘irtica’ karşısındaki reflekslerine mumasil İsrail basınının da Filistinlilere aynı refleksi gösterdiği anlaşılıyor. Basın propaganda makinası gibi çalışıyor.

Sahte İsrail devletinin pür silahlı ordusu kendisini savunma gücü olarak tanımlıyor. Hazreti İsa’nın ifadesiyle söyleyecek olursanız sanki uysal koyun. Lakin mesele propagandadır. Bu görüntünün veya propagandanın arkasında müthiş bir saldırganlık yatmaktadır. Ehud Barak da Ortadoğu’nun en büyük silahlı ve müessir gücü olduklarını daha geçenlerde tekrarladı. Öyleyse yüzlerce nükleer silaha sahip olan bir ülke nasıl oluyor da savunmacı ve barışçıl oluyor? Bugüne kadar üçü büyük onlarca savaş çıkaran bir ülke yine nasıl oluyor da savunmacı oluyor da saldırgan olmuyor? İşte bunun cevabı, tenakuzda gizli. Bu tenakuz ve çelişki ise bizi Deccalizme yani yanıltmacı ve aldatmacı ruha götürüyor. İşte bu deccalist ruh koyun postunda kurdu barındıran bir ruhtur. İşte bu Deccalizmin tanımıdır. Bunun tersi de vardır. Bunun en bariz misallerinden birisi sempozyumun tertip heyetinden Ali Kurt Bey’in ismi olmalı. Esasında bu Kurt silüetinde ve postunda yatan uysal bir kuzudan başkası değildir.
Muhammed Gazali de Saldırgan Yahudiler ve Devletleri İsrail (el Yahud el mutedun ve devletuhum İsrail) kitabında bunu tahlil etmektedir. İsrail ordusuna, savunma birlikleri veya ordusu derken katılımcılardan Lübnanlı Yasir Ali’nin el Avde dergisinden naklettiği gibi yapılan taramalarda ve kamuoyu yoklamalarında dünya insanlarının yüzde 59’u İsrail’i saldırgan bir devlet olarak tanımlamaktadır. Bu geçmişte yapılan Avrupa genelindeki yoklamaların da teyit ettiği ve onlarla uyumlu olan bir gerçektir. İsrail ile birlikte en saldırgan bir diğer ülke olarak ABD’dir. Evet, İsrail’in Dökülmüş Kurşun saldırısı ile Hamas’ın isimlendirmesiyle Furkan Çatışması arasındaki farkı basın ortaya çıkarmıştır. Savunma ordusu adı altında İsrail büyük bir saldırgan güç ve devlet barındırmaktadır. Bu da Gazali’nin adını verdiği kimyasını ortaya koymaktadır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi