İnsanlık paketi
Son zamanlarda sık sık yaşanan akıl almaz olaylar, insanlık bilincinin devlet ve sivil toplum nezdinde ciddi ciddi sorgulanması ve bilimsel olarak masaya yatırılması gerektiğini ortaya koymuş bulunuyor.
İşlenen cinayetleri, vahşice saldırıları, iğrenç tecavüzleri ve planlanan şeytanca tuzakları görüp yaşadıkça hepimiz “bu kadarı da olamaz” diyoruz ve adeta “akıl tutulması” yaşıyoruz.
Bu insanlar bu kadar vahşileşebilir mi? Herkes “ne oluyoruz?” diye birbirine soruyor. Olanlar, devletin ve toplumun gözü önünde cereyan ediyor.
Ekonomik paketlerle krize çare aranırken, dibe vuran ahlaki çöküntüye çare için açılması gereken “manevi paket” kimsenin aklına gelmiyor. Manevi kelimesine allerji duyanlar için bunun adına “insanlık paketi” de diyebilirsiniz.
Sınırdaki mayının temizlenmesi için fırtına koparanlar, ülkeyi bütünüyle tehdit eden manevi erozyona seyirci kalıyor.
Şu yaşananlara bakın:
Konya'da 4 yaşındaki bir kız çocuğu bakkaldan dönerken komşu kadın tarafından bir sekilde öldürülüp sobada yakılıyor.
Adana'da astsubaylıktan atılan biri 8 akrabasını susturucu tabancayla veya boğarak öldürüyor.
Istanbul Etilerde Münevver adındaki şaşkın kızcağız hangi serserilerle arkadaşlık yaptığını ancak kafası kesilince anlıyor!..
Çorlu'da bir kadın para karşılığı adamlarla cinsel ilişkiye giriyor. 6 yaşındaki oğlu olaya şahit olunca bir tarlanın ortasına götürülerek adam tarafından öldürülüyor. Anne olacak ahlaksız da 45 gün televizyonda tek damla gözyaşı dökmeden milleti uyutuyor.
Ve daha niceleri...
Bu ve buna benzer insanlık dışı korkunç çılgınlıklar o kadar artmış vaziyette ki, neredeyse olağan hale gelmeye başladı. Bu, bir toplumun çökmekte olduğunun tehlikeli sinyalleridir.
Buna hiçbirimiz kayıtsız kalamaz. Toplum düzenini korumak ve vatandaşlarına huzur sağlamakla görevli devlet ise, hiç kayıtsız kalamaz.
Yapılacak şey bellidir.
Bunları “insanlık” çizgisine çekmek için, iki yaptırımdan birini uygulamak gerekir:
Ya İlahi yasaları öğretip bunları uygulama imkanı sağlayarak ahlaklı, imanlı bireyler oluşturmlı yani bu insanları Allah'tan sakındırmalı,
Ya da caydırıcı ağır cezalar düzenleyerek bunları tavizsiz uygulamalı yani bu insanları kanundan sakındırmalı.
Bu iki “korku”dan veya “saygı” dan biri yüreklere hakim olmadıkça yukarıdaki olayların artarak devam etmesi kaçınılmazdır.
Batı dünyası ikinci korkuyu hakim kılarak problemi asgariye indirmiş gözüküyor. Çünkü onlar, bizdeki kadar dini ve ahlaki temel dinamiklere sahip değiller. Batı insanı Allah'tan daha çok “kanun” dan korkmaktadır. Cezalar da hayli sert, ağır ve etkili olduğundan caydırıcılığı da yüksektir.
Bizde ise durum ne yazık ki acınacak haldedir. Ne Kanun korkusu vardır, ne Allah çekincesi. Cezalar da çok esnek, hafif ve caydırıcılıktan uzak olunca, suçlar azalmıyor aksine artıyor.
İdam cezası başta olmak üzere ceza yasaları yeniden gözden geçirilmeli ve topyekün manevi eğitim kampanyasını başlatacak bir erdemli insan yetiştirme paketi açıklanıp hayata geçirilmelidir.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.