Obama’ya “aleykümselâm” demeyelim mi?
ABD’nin ilk siyahî başkanı Obama bir ilke daha imza attı, İslâm dünyasının önemli merkezlerinden Mısır’da İslâm âlemine hitabetti.
ABD Başkanı konuşmasına selâmla başladı. Başkanın selâmını almalı ve “aleykümselâm” demeli miyiz?
Obama’nın Müslüman halka yönelik olarak kullandığı dili İslam dünyasının seçilmiş veya seçilmemiş liderleri, yöneticileri bugüne kadar kendi halklarına karşı ne ölçüde kullanmışlardır?
Bu dil, mümkün olduğu kadar geniş bir kitleye ulaşmak üzere seçilmiş kelimelerle, ibarelerle ve kavramlarla dolu. Tek parti dönemini bir tarafa bırakalım, Celal Bayar’dan itibaren, Türkiye cumhurbaşkanlarından Özal ve Gül dışında hangisi, halka yaklaşmak için benzer bir dil kullanabilmiştir? Türkiye’nin Müslüman halkı, bir önceki cumhurbaşkanının dini bayramlar dolayısıyla televizyonlarda yayınlanan konuşmalarını asla unutamaz. Bayramı laiklik nutukları ile halka zehir zıkkım eden eski “başkan”la ABD Başkanının dili ve üslubu kıyaslanırsa, nasıl bir sonuca ulaşılabilir?
Doğrusu, ABD Başkanının tüm İslam alemine yönelik konuşmasının halk cephesinden tasvip göreceğini, fakat İslam dünyasının seçkinleri açısından memnuniyet uyandırmayacağını tahmin edebiliriz. İslâm dünyasının kendini batıcı ve çağdaş gösteren kesimine kalırsa, Obama’dansa Bush’u tercih ederlerdi.
Obama, iktidar seçkinlerinin ekmeğine kan doğradı desek, yanlış olmaz!
Düşünün bir, Türkiye’nin iktidar seçkinleri yüz elli yıldır batı ile yanaşık düzen halinde bulunup, ülkenin içini tanzim ediyor. Yasaklar, engeller, baskılarla dolu yüz elli yıl yaşanıyor. Hepsinin arkaplanında, güya batının, medeniyetin talepleri vardır. Bütün 20. yüzyılımız bu dış korku üzerine bina edilen uygulamalarla dolu. Şimdi bir ABD başkanı geliyor ve yüz-yüz elli yıldır üst üste dizilen küpleri şangır şungur deviriyor.
Başkan Obama, “tarihi” olarak adlandırılan konuşmasında İslam dünyasıyla karşılıklı saygı ve çıkara dayanan yeni bir başlangıç yapmak istediklerini söylüyor.
İslam ile ilgili olumsuz basma kalıp yaklaşımlara karşı durma sözü veriyor ve müslümanlardan da aynı hassasiyeti Amerika için göstermelerini istiyor.
Bir tarih öğrencisi olarak, medeniyetin İslamiyet'e büyük borcu olduğunu bildiğini, Ankara'da da söylediği gibi ABD’nin, İslâm'la asla savaş halinde olmayacağını ifade ediyor.
Obama, insanların "düşündüğünü söylemek, nasıl yönetileceği konusunda söz sahibi olmak, hukuk devletine ve yargı eşitliğine güven duyabilmek, şeffaf ve insanlardan çalmayan bir yönetimde nasıl yaşayacağını seçmek" gibi hürriyetlerine vurgu yapıyor.
"Amerikalılar, insanların daha iyi bir hayata sahip olmaları için dünya genelinde İslam dünyasındaki kişilerle, hükümetlerle, organizasyonlarla, dinî liderlerle ve işadamlarıyla ortak çalışmaya hazırdır." mesajını veriyor.
Batılı ülkelerin Müslüman vatandaşlarının ibadetlerini uygun gördükleri şekilde yapmalarını engellemekten, mesela; Müslüman kadınının ne giyeceğini dayatmaktan kaçınmalarının önemini vurguluyor ve hiçbir dine karşı düşmanlığın liberallik bahanesiyle gizlenemeyeceğini belirtiyor.
Müslüman kadınların başlarını örtmesinin, Batı'da bazılarınca bir eşitsizlik olarak algılandığını; ancak kendisinin bu görüşe katılmadığını, asıl eşitsizliğin, bir kadının eğitim hakkının elinden alınması olduğunu söylüyor...
Konuşma boyunca Kur’an-ı Kerim’in üç ayetine atıfta bulunuyor...
Bu haliyle bu konuşmayı, sayın Cumhurbaşkanımız yapsa idi, nelere muhatap olurdu? Malum çevreler nasıl bir kıyamet koparırdı?
Başbakan yapsa idi, Başsavcı ertesi gün kapatma davasını dayamaz mıydı?
Bize verilen bir selamı almama hakkımız var mı? Biz selâmımız alınmadığında ne yaparız? Allah’ın selamı boşta kalmasın diye kendimiz alırız.
Aleyküm selam Obama!
Peki Obama söylediklerinde samimi mi?
Mevlana’yı hatırlayalım. Buna inanabilseydik, elbette cevabımız daha farklı olurdu!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.