Abdurrahman Dilipak

Abdurrahman Dilipak

Faydasız işlerden Allah’a sığınmak hakkında!

Faydasız işlerden Allah’a sığınmak hakkında!

İnternette bir tartışma forumunda bir izleyici, “Futbol gerçekten bir hastalık ve bunu anlamak mümkün değil. Sonuçta bir oyun oynanıyor ama sonunda nerdeyse savaş çıkıyor. Garip bir hırs, iddia, ölümüne diye sloganlar. Yeni moda, çıldırma günü ilan etmeler. Kill for you grupları. Sadece bizde değil tabii... En medeni ülke diye söz edilen İsviçre de, Basel ile FC Zürih şampiyonluk maçı oynuyorlar. Sonunda biri kazanıyor tabii. Diğer takımın taraftarları sahaya girip rakip futbolcuların üzerlerine yürüyorlar. Dışarıda park etmiş arabaları ters çeviriyorlar... Mantığın kabul edeceği şeyler değil...” demiş. Holiganizme sapan, sportif olmaktan çıkan gelişmelerden giderek artan bir rahatsızlık duyduğumu hemen sözün başında belirtmek isterim.. Görünen o ki, bu işi birileri kimliksizleştirme ve ötekileri düşmanlaştırma çabalarının bir aracı gibi kullanmak istiyor..
Kitlelerin afyonu olan bir “illet”den söz ediyoruz.. Hani şu diktatörlerin milleti uyutmak için yaptırdıkları beşik var ya, işte ondan söz ediyorum..
Futbol deyince ilk akla gelen şey şike ve şiddet.. Futbol seyircisi zaman oluyor bir cinnet halini yaşıyor.. O küfürler, meydan okumalar..
Benim bildiğim, spor daha çok izlenmez, yapılır..
Eskiden “ne Sağcı, ne Solcu, Futbolcu” derdik birileri için.. Onlar da takım tutar gibi sağ-sol taraftarı olurdu aslında.. Sonunda “Futbolcular” ve “Sevgenç” kazandı!
Sonunda bu bir hastalık. İşin içinde biraz kumar var.. Biraz şiddet..
Bana kalırsa kuru kuruya bir taraftarlık, psikolojik bir tatminin ötesinde sonuçları olan bir durum.. İnsanda Adalet duygusunu, barış duygusunu yok ediyor. Şovenizmi destekliyor.. Kendi takımına gol atan rakip futbolcuyu dövüyor.. Yuhalıyor.. Ne yani oraya süs olsun diye mi çıktı o adam oraya..
“Faydasız ilimden Allah’a sığınan” dini bir gelenekten gelen insanların, böylesi bir işin peşinde zaman öldürmesini anlamak benim için mümkün değil.
Bu iş bir eğlence ve kumar sektörüne döndü. Bu işin müşterileri, bir yanı ile bu işin ortağı oluyorlar.. Pankreas güreşi gibi bir şey. Benim açımdan Boks ve Futbol bu haliyle spor değil.. Roma’daki Gladyatör savaşlarını hatırlatıyor. Ya da İspanya’daki Boğa güreşlerini.. Bu Horoz döğüşüne benziyor.. Sporcu değil bu gençler yarış atı gibi hazırlanıyorlar.. Sporda amaç bu olmasa gerek.. Profesyonel spor, sporun ruhuna karşı düzenlenmiş bir suikasttır bana göre..
İnsanlar stres atmıyor, stres yüklenip geliyorlar.
Batıdan gelen ve Kurtuluş savaşı yıllarında bize bulaşan bir hastalık.. İşgal yıllarının başımıza bela ettiği bir şey..
Futbol takımlarının bütçesi, bu işin cirosu, spor yapmak için yapılan harcamalardan çok daha fazla..
Keşke dev stadyumlar için para harcayacaklarına, mahallelere insanların spor yapabilmeleri için tesis açmaya harcasalar o parayı..
Gazetelerin en çok okunan sayfaları ekonomi, sanat, dış politika değil, futbol ve magazin..
Şiddet, cinsellik ve eğlence kültürü arasında bir paralellik olduğunu düşünüyorum..
Bir de insanların giderek kimliksizleştikleri bir ortamda hiçbir bedel ödemeden, hiçbir dini, ahlaki, felsefi, vicdani norma bağlı kalmadan, tek başınıza vereceğiniz bir kararla taraftar olabiliyorsunuz.. Sonuçta bu bir sektöre dönüşüyor. Siz de kendinizi bu sektör içinde buluyor, o zafer, mutluluk, ihtirası satın alıyorsunuz..
Futbol karşılaşması olduğu zaman, öncesi ve sonrasında çılgınca bir cola ve bira, alkol tüketimi var. Özellikle de maç sonrası, kutlamalar.. Maç sonrası yaşanan trafik terörünü de biliyorsunuz. Silahlı kutlamaları da..
İşin içinde Hedonizm de var tabii.. Zaman içinde Makyavelist bir çizgiye savruluyorsunuz. Başarıya şartlanıyorsunuz ve başarmak için her şeyi mübah görmeye başlıyorsunuz..
Bu dev alışveriş merkezleri nasıl bir tüketim mabedine dönüşüyor ve reklamcılar bu mabedlerin misyonerliğini yapıyorlarsa, Stadyumlar da bana, sanki, zaman zaman insanların vecde geldikleri gizli bir dinin mabedleri gibi görünüyor!
Futbolun psikolojisi, sosyo psikolojisi üzerinde ciddi bir şekilde durmak gerek.. Taraftar ciddi bir “cemaat” oluşturuyor, kendi arasında. Tutku onlar arasında bir eşitlik sağlıyor. İşçi ve patron, bilim adamı ve sıradan biri ortak bir yerde buluşuyor.. Zengin-fakir fark etmiyor.. Sağ-sol, ideolojik ve politik farklılıklar da etkili olmuyor.
Bugün dünyanın başına bela olan şeyler var. Uyuşturucu ve alkol, kumar, fuhuş bunların başında geliyor. Biri de bu.. Bana kalırsa öfke ve şiddet bu seanslarla şuuraltında meşrulaştırılıyor. Holiganizm bunun dışa vuran bir yanı..
Çocuklarımızı, eşlerimizi, arkadaşlarımızı böyle bir musibetten korumak konusunda sanırım hepimize büyük sorumluluklar düşüyor.. Bunu onlara anlatmanın zorluğunu biliyorum. Bu iş onların beynini uyuşturuyor. Olayı basite alıyorlar ve bizim işi abarttığımızı söylüyorlar..
Herkes Hıristiyan misyonerlere takıyor kafayı ama, bana kalırsa bu tür malayani işler toplumun beynini ve ruhunu, bu kadar kemirmiyor..
Futbol işi biraz araştırılsa içinden Ergenekon da çıkar. Mafia da.. Bu işin içinde de sermaye, siyaset, media var.. Bu bana kalırsa büyük bir tezgâh.. Futboldaki o büyük uyum, ortak hedefe kilitlenme, performans, çevresel destek muhteşem bir şey, ama keşke bunu, ötekini düşmanlaştırmadan ve ekonomik, sosyal, siyasal, kültürel alanlarda da gösterebilsek..
Bu işe bugünki şekli ile Holiganizme destek verenler, bilerek ya da bilmiyerek bu kirli oyuna alet oluyorlarmış gibi geliyor bana..
Birileri o kadar etkilenmediğini söyleyebilir ama, sonunda yüzbinlerce, milyonlarca insan bu ortamın baskısı altında. Özellikle de gençler ciddi bir şekilde etkileniyor bu işten. Çocuklar bilim adamı olmak hayali kurmuyor artık, Futbolcu olma hayali kuruyor. Para kazanmak için kendini bu hayale kaptırıyor.. Futbol bir “idol/put”a dönüşüyor..
“Haksızlık hangi takımdan gelirse gelsin, hangi takıma ya da taraftarına yönelik olursa olsun, haklı tarafta yer alacağım” diyemiyorsanız, siz bir Fanatiksiniz demektir!. “Bir kimseye veya bir gayeye tutkuyla bağlı olan (kimse), mutaassıp, bağnaz. - taraftar. - Fransızca’da: Bir dinin veya mezhebin aşırı taraftarı olan” demek. Aşırı, mutaassıb, körü körüne bağlılık! Unutmayın taassub haramdır!
Bu iş giderek bir kişilik sorununa, ruhi boşluğa, amaçsızlığa sebeb oluyor gibi geliyor bana..
Kuşkusuz bu işler olduğu sürece, kimse maça gitmesin, Televizyonlardan “asla maç izlemesin” diye kestirip atmak çok da mümkün değil.. Keşke hiç bu işe bulaşmasalar.. Ama bu işi, taraftar olup, bayrak elde sokağa çıkacak, T-şörtünü giyip sokağa çıkacak boyuta getirmesek hiç olmazsa..
Allahım bize Hakkı hak, batılı batıl göster, hakda toplanmayı nasib et. Bizi nimet verdiklerinin yoluna ilet, gazaba uğrayanların değil.. Faydasız işlerden, ömür tüketen ve zamanın bereketini alıp götüren işlerden bizi muhafaza eyle. Bizi ve neslimizi.. Şüphesiz ki Senin her şeye gücün yeter. Selâm ve dua ile..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdurrahman Dilipak Arşivi