Sözde İsrail’e karşı… Özde İsrail’e dost!
Türkiye-Suriye sınırındaki “mayınlı arazi”nin temizlenmesi konusunun Meclis’te görüşüldüğü günlerde, her nereden çıktıysa, bir “İsrail” meselesi çıkmış, başını CHP ve MHP’nin çektiği muhalifler; “Mayın temizleme ihalesinin İsrail’e verileceğini, bunun karşılığında da o arazinin 44 yıllığına İsrail’e kiralanacağını” iddia etmişlerdi… İşte bu iddialar üzerine AK Parti Grubu’nda konuşan Başbakan Tayyip Erdoğan, hayli öfkeli bir şekilde “nereden çıktı bu İsrail?” diye sormuştu… Öyle ya, Davos’ta; Filistinlilere karşı “şiddet” kullandığı için tepki gösteren Tayyip Erdoğan’dan başkası değildi!..
İşte o gün… Yani 3 Haziran Çarşamba günü, “mayın tasarısı”nın görüşmeleri vardı Meclis’te... Tabiî, “CHP’nin ve MHP’nin atağı” sürüyordu… Bu ihaleyi “İsrail’e verdirmeyecekler”di!.. Bir “engelleme yarışı”na girmişlerdi!..
İSRAİL ELÇİSİ MECLİS’TE!
Aaa, o da ne?..
Tam da “mayın tasarısının görüşüldüğü” saatlerde, İsrail Büyükelçisi Gabby Levy’nin Meclis’e geldiği duyuldu… Acaba “niye” gelmişti?.. En önemlisi de “kime” gelmişti?..
Gazeteciler, heyecanla bu sorunun cevabını ararlarken, Gabby Levy’nin, “geldiği, görüştüğü ve gittiği” öğrenildi!..
Ama “kiminle görüştüğü” bilinmiyordu!.
Heyecanın ve merakın zirvede olduğu bir anda, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, bombayı patlattı;
“Bu ziyaret, TBMM’yi markaj altına almak için yapılmıştır” deyip, ekledi:
“Başbakan kesin bir şekilde kendisini İsrail’e bağlamış!.. Mayınlı araziler temizlendikten sonra onlara bırakma konusunda büyük sözler vermiş. İsrail Büyükelçisi de şimdi onun gereğini yapmaya çalışıyor.
Büyükelçi kısa bir süre önce bölgedeydi. Tasarının görüşüldüğü en kritik günde Meclis’in kapısına dayanması ve markaj altına almaya çalışması Türkiye açısından büyük bir zuldür. Başbakan bu davranışından utanmalıdır!”
Mı acaba?..
Zira, CHP İzmir Milletvekili Ahmet Ersin, “doğmamış çocuğa don biçmek” gibi bir “acelecilik” göstermişti!..
Argo tabiriyle “erken ötmüştü!”
MEĞER MARKAJ CHP’YE İMİŞ!!!
Çünkü efendim;
Ahmet Ersin’in “son derece öfkelendiği” bu “markaj” ve “kuşatma”nın muhatabı “Başbakan” değil, “CHP Manisa Milletvekili Şahin Mengü” idi!..
Evet evet; eğer “markaj” ise;
Levy’nin markaja aldığı isim “Tayyip Erdoğan” değil, “CHP’li Şahin Mengü” idi!..
“Markaj” lâfını ortaya atıp, “yılın komedisi”ne yol açan Ahmet Ersin’in yüzü “domates kırmızısı”na mı dönmüştür, yoksa “patlıcan moru”na mı, orasını bilmiyoruz…
Bildiğimiz şu ki; o “ziyaret”in amacı, “Meclis’i kuşatmak” değil, Akhisar’daki bir “Şarap Enstitüsü’nün fotoğrafları” imiş efendim!..
Tabiî, yerseniz!..
“Yerseniz” diyorum, zira Şahin Mengü “ziyaret”in sebebini böyle açıkladı;
“Bir süre önce bir resepsiyonda kendisi ile sohbet etmiştim. Akhisar-Kayalıoğlu beldesinde 1903 yılında Yahudi cemaati tarafından yaptırılmış Şarap Enstitüsü olduğunu, buna ilişkin elimde fotoğraflar olduğunu söyledim. Sayın Büyükelçi Bergama’da doğmuş biri. Fotoğrafları almaya geldi. Görüşmede herhangi mayınlı araziler gündeme gelmedi. Ne o sordu ne de ben bu konuda bir şey söyledim.”
Tabiî, Gabby Levy de bu açıklamayı ertesi gün doğrulayıp; “He” dedi; “Gerçekten de Şarap Enstitüsü’nü görüştük!”
Dedik ya, yersen!..
Öyle ya; o fotoğraflar kaçıyor muydu ki, tam da o “kritik gün”de geldi?..
Bir gün önce veya 3 gün sonra gelemez miydin?!? Bir de, utanmadan “mayın konusunu görüşmedik” diyorlar!..
Gelin de, külahımıza anlatın siz onu!..
Merak ediyorum;
CHP artı MHP’nin toplam “ret” oyları niye 91’de kaldı acaba?!?
Bu tavra; “kapalı kapılar ardında aşna-fişne, tribünlere vatanseverlik nutukları!” denilirse, abartılı mı olur?..
ŞENER’İN SAĞ KOLU KİM?
Aynı tavrı, Türkiye Partisi Genel Başkanı Abdüllatif Şener’den de görmek, hayli şaşırttı beni?..
Hele hatırlayın… Abdüllatif Bey, niye ayrılmıştı AK Parti’den?.. Bazı “özelleştirme”lere karşıydı, bazen “adrese teslim ihale”ler yapılıyordu, “yolsuzluk”lar almış başını, gidiyordu!.. En önemlisi de; “Türkiye’nin tesis ve toprakları peşkeş çekiliyor”du!.. AK Parti’de “dürüstlük” yoktu, “şeffaflık” yoktu!..
İşte bu sebeple ayrılmıştı AK Parti’den!.. İşte bu sebeple kurmuştu Türkiye Partisi’ni!.. “Partisinin logosu aşırma”ydı, ama olsundu!.. Abdüllatif Bey, “dürüst” ve “şeffaf” olacaktı!..
İşte bu “iddia” ile çıktı kamuoyunun karşısına… Düşüncelerini ve prensiplerini anlattı tek tek… Partisi, “Türkiye için yeni bir vizyon”du!..
İyi de, “yanında” veya “arkasında” kim vardı?.. “Yol haritası”nı kimler çizecek, “rota”yı kimler belirleyecekti?..
Evet, “kurmayları” kimlerdi?..
Ne yalan söyleyeyim; “pek de umursamadığım için” kurmayların kimliğine pek de kafa yormadım!..
Ta ki; “Haber7.com”dan Mehmet Kıvanç’ın çektiği “o anın fotoğrafı”na bu fotoğrafın analizini okuyuncaya kadar!..
Mehmet Kıvanç diyordu ki;
“Tarih 25 Mayıs. Yer Bilkent Otel. Abdüllatif Şener, yeni kurduğu Türkiye Partisi’ni basına açıklıyor.
Şener toplantı salonuna eşi ile birlikte giriyor. Her şey güzel..
Peki bu organizasyonun mimarı kim? Şener mi?..
Toplantıda Şener’in hemen sağında oturan bir isim dikkatimi çekti.
Şener’in her adımını takip eden bu kişinin ismi Ahmet Reis Yılmaz...
Birçokları için çok tanıdık gelmese de özellikle inşaat sektöründe faaliyet gösterenler bu ismi yakından tanıyor.
Ankara merkezli kurulan aile şirketi “Yılmazlar İnşaat’ın yönetim kurulu başkanı olan Ahmet R.Yılmaz, Rizeli 40’lı yaşlarda genç bir işadamı.
İşin asıl ilginç tarafı ise bundan sonra başlıyor. Bilkent’teki ilk toplantıda Şener’in sağına oturan Ahmet R.Yılmaz’ın şirketinin en büyük faaliyet alanı İsrail... Genç yaşlarda gittiği İsrail’de politika ve iş dünyasından birçok kişiyle dostluklar kuran Yılmaz’ın şirketi, 15 yıldır İsrail’de hızla büyüyor..
Başkent Tel Aviv dahil İsrail kentlerinde yükselen kamu ve özel birçok bina bu şirketin eseri. Bunların arasında İsrail Savunma Bakanlığı ve İsrail Hava Kuvvetleri gibi binalar da var. İsrail hükümetinin, güvenlik konusundaki abartılı hassasiyeti göz önüne alındığında yabancı bir ülke şirketine böylesi önemli kurumların binalarını yapmış olması dikkat çekici. Ahmet beyin şirketi İsrail’in en büyük 10 inşaat firmasından biri.
Ülkede o kadar seviliyor ki, 2005 yılında İsrail’de yılın işadamı seçildi. İsrail’de faaliyet gösteren tek Türk inşaat şirketi.
Aslına bakarsanız yöneticisi Yahudi olmayan tek yabancı şirket demek daha doğru...
Ahmet R. Yılmaz, ulusalcı yaklaşımları ile tanınıyor.”
ESKİ MHP’Lİ AMA BAHÇELİ’YE KARŞI!
Mehmet Kıvanç’ın yazısından anlıyorduk ki; Ahmet Reis Yılmaz adlı işadamımız; “bir yabancı”nın giremediği “mahrem” yerlere bile girmiş İsrail’de!..
Hani, başkaları “salon”a veya en fazla “mutfağa” girebiliyorken, İsrail, ona “yatak odası”nı bile açmış!..
İşte böyle bir işadamı, şimdi Abdüllatif Şener Bey’in “sağ kolu” iyi mi?..
Dahası da var…
Ahmet Reis Yılmaz Bey, Mehmet Kıvanç’ın ifade ettiği gibi, “ulusalcı yaklaşımları ile tanınması”nın ötesinde özelliklere de sahip!..
Biraz araştırınca öğrendim ki;
Kendisi, bir zamanlar “MHP’nin Hükümet İzleme Komisyonu Üyeliği”ni de yürütmüş!..
Yani, “Eski bir MHP’li” ama, Genel Başkan Devlet Bahçeli’nin politikalarını kesinlikle beğenmiyor!..
MHP ve Bahçeli için diyor ki;
“MHP, merkezine İslâm’ı oturtmalıdır… Elinizdeki malzeme belli o zaman. Yani İslâm’ı referans alan bir AKP var karşınızda!..
Bu malzeme ile mücadele edebilmek için, bu gücün karşısındaki diğer siyasi partileri de aynı enstrümana çekmelisiniz. Onun için MHP; acilen merkeze İslâm’ı oturtarak, ideolojisine dönmeli ve bu ideolojisi doğrultusunda vizyonunu ve lider kadrosunu yeniden yapılandırmalı ki Doğu ve Güneydoğu illerimize de girebilsin.
Siz Hakkari’ye, merkezine İslâm’ı koymadığınız başka bir enstrümanla giremezsiniz. MHP, iktidarı arzuluyor ise AKP ile arasındaki bu şeklî farkı kapatmak zorundadır. Bunu yapabilecek tek parti MHP’dir. Ancak, 10 yıldır MHP’nin başında bulunan Devlet Bahçeli, MHP’yi İslâm’dan uzaklaştırmıştır.
Şimdi soruyorum ben size, siz Devlet Bahçeli’nin bugünkü MHP’de uygulamaya koyduğu İslâm’dan uzak bu ideoloji ile Doğu’dan hangi insanımızdan oy isteyebilirsiniz, hangi insanımızı kucaklayabilirsiniz? MHP’deki işgalden kastımız bu fikrî işgaldir.”
ABA ALTINDAN İSRAİL SOPASI!
Ahmet Reis Yılmaz’ın görüşleri MHP ile sınırlı değil… Onun “mayınlı araziler” konusunda da iddiaları var ve bu konuda şunları söylüyor:
“Başbakan, İsrail’i Musevi kipası ile sokamadığı mayınlı araziye bu tasarı sayesinde ya papaz elbisesi ile ya da imam kılığında sokmayı deniyor… Bu arazi İsrail ve ABD için vazgeçilmez değerdedir. Hedef Suriye’nin muhtemel İran ittifakına karşı ileride Suriye’ye karşı üst edinimidir.”
Bu sözlerine bakıp da, onun “koyu bir İsrail karşıtı” olduğunu zannedebilirsiniz!..
Tabiî, şaşırabilirsiniz de;
Adam, hem “İsrail’in yatak odası”na kadar girecek kadar “güven duyulan” biri, hem de “İsrail karşıtı” sözler sarf ediyor?.. Bu, nasıl iş?..
“Tribünlere oynayınca” böyle oluyor işte!.. Ama Ahmet Reis Yılmaz beyimizin, “İsrail” ile ilgili ilginç görüşleri var:
“İran’da, İsrail’in haritadan silinmesini isteyen bir adam var, bu adam üçüncü dünya savaşının sebebi olabilir diyor. Türkiye, İsrail gerçeğini görmelidir!.. Şimdi İsrail diye bir devlet var. Bu devletin ülkesinde yaşayan vatandaşlarından daha fazlası dünyanın çeşitli ülkelerinde yaşıyor.
Özellikle ABD’de, devletin politikalarına yön verecek şekilde etkin bir İsrail var. ABD senatosunda 202 Demokrat milletvekilinin 42 tanesi Yahudi. ABD nüfusunun yüzde 1.5’u Yahudi iken Demokrat Parti’deki temsili yüzde 20’nin üzerinde. Siyaseten ne kadar etkin oldukları rakamlarla ortada.
Yani Merkez Bankası, Dünya Bankası, IMF başkanlıkları, çeşitli eyaletlerdeki belediye başkanlıklarının hepsi Yahudilerin elinde. ABD istese de bugün İsrail’in hedef gösterdiği politikaların dışına çıkacak bir politika üretemez. Üretmeye kalktığı anda ABD ekonomisi de, ABD rüyası da Yahudi sermayesi tarafından allak bullak edilir. Böyle bir ABD var karşınızda. İsrail, böyle bir ABD’yi bölgeye getirip, istediği doğrultuda kullanabilecek güce sahip!”
SAKIN GÖRÜNTÜYE ALDANMAYIN!
Görüyorsunuz ya; bir “İsrail propagandisti” gibi konuşuyor işadamımız!..
Adeta; “Gâvurun ekmeğini yiyen, gâvurun kılıcını sallar” atasözünü doğrulamak istiyor.
Görünüşte İsrail karşıtı!..
Ama özde, İsrail propagandacısı!..
Bana öyle geliyor ki;
Galiba “CHP’liler” de öyle!..
Baksanıza, “Meclis’in İsrail tarafından kuşatıldığı”nın ilân edildiği gün; kuşatmanın “Hükümet”e değil, “CHP’ye” yapıldığı ortaya çıkmıştı!..
Abdüllatif Şener Bey ise;
“Peşkeş”lere karşı çıktığı için istifa etmişti AK Parti’den!.. Ama, “sağ kolu” durumundaki adam, bir “İsrail dostu!”
Üstelik de koyu MHP’li!..
Demek oluyor ki;
“Söz”lere değil, “öz”lere bakmalı!..
Çünkü, “görüntü”ler aldatabilir insanı!.
=======================
Beğendiğim iki yazı
Gerçi bu yazılar dünkü “Arşiv” sayfamızda yer aldı ama ilginç bulduğum için, bir de ben aktarayım.
İlk yazı, Fikri Akyüz’ün;
“Oysa ‘dalağını aldıran’ ama adını şu anda hatırlayamadığım vatandaşımız, “değeri olmayan dalak” yerine ‘ciğeri beş para etmediği’ için ciğerini aldırmış olsaydı, ‘daha sağlıklı’ olmaz mıydı?
‘Efendim o arkadaşımız ‘karnı geniş’ bir arkadaşımızdır; keşke işkembesini aldırsaydı..’ demeyiniz..
Zira işkembesini aldıran bir insanın ‘işkembeden atması’, ne fiziken ne de tıbben mümkündür..”
İkinci yazı, Sevilay Yükselir’in…
O da “savcı” ve “komutanlara” seslenip, demiş ki;
“Haydi Ahmet. Sen de bu vatanın evladısın. Şırnak’ta, Çukurca’da, Diyarbakır’ın dağlarında kelle koltukta vatan için nöbet tutan evlatlarımızdan hiçbir farkın yok! Marş marş göreve!” diyeceğinize de adım gibi eminim…