Yol haritamız Kur’an
Bu haftaki kitabımız Pınar Yayınları’ndan. “Yol Haritamız Kur’an” adını taşıyan eserin yazarı, Namaz Gönüllüleri Platformu’nun kurucularından ve namaz konusunda yazdığı kitaplar ve konferanslarıyla tanınan, aynı zamanda gazetemizin de yazarlarından olan Abdullah Yıldız.
Dini metinler içerisinde yalnızca Kur’an-ı Kerim, kendisinin nasıl okunması gerektiğine ilişkin ilkeler ortaya koyar. Zira O, her beşeri telif yöntemleriyle yazılmış herhangi bir kitap olmadığı gibi, klasik bir dini kitap da değildir.
O, Yüce Yaratıcı’nın, kullarına doğrudan ve kendi düzeylerinde hitap ettiği, ümmi nebinin ve onun ümmi toplumunun şahsında tüm insanlığın ilahi mesajı kolayca anlayıp kavrayabilmesi için çeşitli misaller ve kıssalarla anlaşılır kıldığı, insanların dünyada ve ahirette mutlu bir hayat sürmeleri için öğütler verip, emir ve yasaklar vaz’ettiği bir hayat rehberidir.
Tarihin en cahil toplumunu 23 yıllık bir inkılâp süreci ile tüm insanlığın örnek toplumu haline getiren ilahi bir teori-pratik kitabıdır. O, hitap tarzı, üslubu, dili, tertibi, konuları işleyiş biçimi v.s. ile tamamen özgün ve eşsiz bir kitaptır. Dolayısıyla Kur’an herhangi bir edebi, ilmi, tarihi, dini metin gibi okunamaz. Onun kendine has okunma yöntemi vardır ve bizzat Kur’an, nasıl okunması gerektiğini bize öğretir.
Kur’an’ın bu özelliğini dikkate almadan onu ilk kez okuyan biri için, ilahi kitap sistemsiz, düzensiz ve dağınık gelebilir. Zira O, okuyucunun alışık olduğu türden; giriş, gelişme, sonuç bölümleri olan bir edebi metin, olayları kronolojik akışla aktaran bir tarih kitabı ya da belli üniteleri, başlıkları, ara başlıkları olan bir bilimsel eser değildir.
Mevdudi’nin ifadesiyle, “O yeryüzünde kendi türünde tek kitaptır”. Dolayısıyla kendine has bir yöntemle okunmalıdır.
‘Bilge Kral’ Aliya İzzetbegoviç’in dediği gibi “Kur’an, edebiyat değil, hayattır.” Dolayısıyla sürekli değişen hayatın içinden okunmalıdır. Dehlevi’nin tespitiyle; “Kur’an Rabbimizden bize gönderilen mektuplar mecmuasıdır.” O halde canlı ve dinamik bir gözle okunmalıdır.
Kur’an ayetlerinden hareketle, Kur’an’ı okumanın yol haritasını şöyle belirleyebiliriz:
Birincisi; ilk vahiy, “Oku! Yaratan Rabbinin adıyla” (Alak 96/1) diye başlar. Demek okumaya, Kur’an okumaya, Allah’ın adıyla yani besmele ile başlanmalıdır. Allah adına, O’nun rızasını kazanmak için, O’nun lütfu, keremi, yardımı ve inayetiyle, O’nun koruması, gözetimi altında.
İkincisi; Kur’an okurken şeytanın iğvasından ve vesvesesinden Allah’a sığınmak, yani “e’üzû bi’llâhi mine’ş-şeytani’rracîm” demek gerekir. “Kur’an okumak istediğin zaman kovulmuş şeytandan Allah’a sığın.” (Nahl 16/98) Kur’an okurken, şeytani dürtülerden Allah’a sığınmaya ilaveten, kafamızdaki kalıplaşmış sabit fikirlerden de kurtulmalıyız.
Beşeri zaafların cenderesinden kurtulup özgür bir kafa ile Kur’an’ı anlamak için bir gönül hazırlığı yapmadan onu kavrayamayız. Mevdudi’nin ifadesiyle; “Kur’an’ı anlamak isteyen, ilk adım olarak, önceden zihninde yer etmiş, kalıplaşmış birtakım teori ve hayallerin tamamından elverdiği nispette kafasını arındırıp boşaltmalıdır. Sonra açık bir kalp ve duyar bir kulakla onu okumak için üstüne eğilmeli, kapanmalıdır.”
Aksi halde Kur’an’ı zihinlerindeki birtakım hayalleri önlerine koyarak okuyanlar, onun sayfaları arasında ancak ve bizzat kendi hayallerini ve tasavvurlarının ürünlerini okurlar. “Kendilerine Rablerinin ayetleri hatırlatıldığı zaman onlara karşı kör ve sağır davranmazlar.” (Furkan 25/73)
Müfessir Zemahşeri, yukarıdaki ayetle ilgili olarak şunları söyler: “Kulaklarını ona ardına kadar açar ve gören gözlerle onu incelerler. Kur’an, kendisine yaklaşanlara bir ayna tutar. Yanlış nedenlerle ya da kötü niyetlerle yaklaşanlar onda hiçbir şey bulamayacaklardır.”
Eser hakkında bilgi için: Pınar Yayınları 0212 640 01 23
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.