Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Ensar Muhacir Buluşması

Ensar Muhacir Buluşması

Onurlu ihtiyaç sahipleri birtakım kapıları çalıp, ihtiyaçlarını belirtemezler. Onurlu varlık sahipleri de gidip muhtaç olanların yüzlerine karşı yardımlarını yapamazlar. Bunun en iyi yolu; yardımseverlerin de, yardıma muhtaç olanların da göz göze, yüz yüze gelmeden birbirlerine maddi manevi katkı sağlayabilmesidir.
İşte Kimse Yok mu Derneği’nin aracılığıyla hizmete giren Şemdinli’deki Ahmet Özhan Okuma Salonu’ndan istifade edecek yüzlerce öğrenci ile Ağaçlı Köyü’ndeki Kimse Yok mu Derneği İlköğretim Okulu’nda, eğitim öğretim görecek yüzlerce çocuğumuz; birbirleriyle gönül bağı kuran Ensar ruhlu insanlarımız ile Muhacir ruhlu insanlarımızın buluşmasını ve dayanışmasını yaşadılar.
Ahmet Özhan, kendi adını taşıyan okuma salonunun açılışından sonra küçük bir grupla sohbet ederken, yapılan hizmetlerden çok etkilenmiş olmalı ki, cep telefonunda taşıdığı bir hadisi şerifi paylaştı. Ben de sizlerle paylaşmak istiyorum.
Kudsi bir Hadiste Cenab-ı Hak şöyle buyurmaktadır: “Ben ilmi, açlığın içine koydum, insanlar onu toklukta arıyorlar. Ben izzeti ve şerefi, itaatin ve kulluğun içine koydum, insanlar onu idarecilerin kapısında, makamda ve şöhrette arıyorlar. Ben zenginliği kanaatin içine koydum, insanlar onu malda ve mülkte arıyorlar. Ben rahatı, zevki, lezzeti, cennetin içine koydum, insanlar onu dünyada arıyorlar.”
Hadis-i Şerif, o gün yaşanan manzaraya tam uymuştu. Okumak isteyen, öğrenmek isteyen, belalardan, musibetlerden uzak kalarak; kendisine ve çevresine barış, sevgi ve muhabbet dolu bir hayat sunmak isteyen genç nesiller, muhannete muhtaç olmadan, kimseye bir diyet ödemeden; okuyabilecek, öğrenebilecek ve ülkesine, milletine hizmet edecektir.
Diğer taraftan devletin 2002’ye kadar hiç uğramadığı, yoldan yolaktan yoksun kaldığı, öğretmenin, kalemin, defterin, kitabın adının bilinmediği, mavi okul önlüğü ve beyaz yakanın ilk defa görüldüğü sınır köyü Ağaçlı’ya, devlet öğretmen tayin etmiş, birbirlerini gönül köprüsüyle gören hayırseverler okul yaptırmış, köy halkı başta olmak üzere, çocuklar okuma yazmanın ne demek olduğunu yeni anlamışlar. Peki, bu hizmetin kime ne zararı vardır?
Klimalı, korumalı, bir köşesi Amerikan barlı odalarda, Güneydoğu üzerine yazanların ve konuşanların ne kadar ihanet içerisinde olduklarını anlamak için oraları görmek gerekiyor. Ülkemizi sadece güneşi ve suyu güzel olan sahil şeritlerinden ibaret sayan malum kişilerin, Güneydoğu üzerine yazı yazmaları, uzaya harf üfürme eğlencesinden başka bir şey değildir.
Bölge halkı şunu çok iyi biliyor ve şöyle düşünüyor: “Aynı düşüncede oldukları halde, ayrı ayrı düşünüyormuş görüntüsü veren, gazete köşelerinde ve televizyon ekranlarında birbirlerini eleştiren, hakaret eden, onların bu haline bakınca da; “Bir daha asla yüz yüze bakamazlar” zannedilen kişilerin, gece ilerleyince herkesin gidemediği mekânlarda karşılıklı içkilerini yudumlayıp, eğlencenin doruklarına çıktıklarını, sabah olunca da Zap Suyu’na ağıt yakıp, güneydoğu üzerine tezler ürettiklerini biliyoruz.” Daha ne desinler.
Ağaçlı Köyü’ne giden yolun uzunluğu 75 km. Bu kadar kısa bir yolu 4 saatte gittik. Aşmadığımız dağ zirvesi kalmadı. Ölümü her an ensede hissetmenin ne demek ve ölümün nereden nasıl geleceğini bilememenin çok acı bir duygu olduğunu ancak oralarda yaşadık. Bölgede nefes alıp vermedikten sonra tez üretmek, çözüm üretmek öyle kolay, hem de öyle kolay ki, bütün mangallardaki küller istediğiniz yöne savurabilirsiniz.
“Türkiye bir bütündür bölünemez” sloganı atanların ve ondan sonra da bölgeye ayak basmamış, el kadar ekmek, bir akide şekeri parası nasip olmamış insanların artık slogandan öte geçerek icraatta bulunmaları gerekir. Bunun tek yolu da Kimse Yok mu Derneği’nin yaptığı gibi eğitim ve öğretim faaliyetlerinde bölgeye yatırım götürmektir.
Bundan gerisi lafı güzaftır ki, slogan halkı olmaktan öte geçmeyiz. Zaten Türkiye’nin en büyük problemi de bu değil mi? Millet olarak yıllardan beri belli sloganlarla tehdit edilmedik mi? Kendi maddi çıkarları adına devletin imkânlarını istedikleri gibi kullanan ve bu imkânları devleti koruyan sloganlarla halledenlerin oyuncağı olmadık mı? Hiç kimsenin problemi olmamasına rağmen, “Laiklik elden gidiyor” sloganı da bunlardan biri değil mi?
Kısacası; memleketimizin birlik, dirlik ve düzeni, Ensarlarla Muhacirlerin anlaşması ve kaynaşmasıyla olacaktır. Bunu en iyi yapacak olan da; Kimse Yok mu Derneği gibi milletimizin bütünlüğüne, devletimizin bağımsızlığına inanan sivil toplum kuruluşlarıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi