Festival seması!
Festival mevsimi geldi de geçiyor bile. Bilhassa Türkiye’nin turistik şehirlerinde çeşitli vesilelerle festivaller düzenleniyor. Bu festivaller, baştan söyleyelim, seksen yıllık kültürsüzleştirme uygulamalarının mükemmel bir aynası oluyor.
Birinci gerçek: Türkiye’nin Cumhuriyet’ten sonra geliştirdiği dünyaya takdim edecek yeni ve etkileyici bir kültür unsuru yok. Batının taklidi, bu süre boyunca yeni bir kültürel senteze dönüştürülemedi.
İkinci gerçek: Kültür mirasımızı doğru değerlendirerek, ruhunu kaybetmeden dünyaya sunacak bir beceriye ve kültürel seviyeye sahip değiliz.
Festivaller, açılışlar, karşılamalar, uğurlamalar bu yüzden anlamsız gösterilere dönüştürülüyor.
Bazen iş anlamsızı da aşıyor düpedüz saçmalaşıyor, hatta rezilleşiyor.
En yakın örnek: Antalya Kemer'de düzenlenen “Altın Nar Kültür ve Sanat Festivali”. “Erotik heykel tartışmalarıyla gündeme geldiği” belirtilen Kemer'de “sambacı kızlar” ve “semazenler” aynı sahnede gösteri yapmışlar… Bu ne kültür ne de sanat, bu apaçık rezalet!
Cumhuriyet’ten sonra tekkeler kapatıldı…
Son Mevlevi şeyhi, Mevleviliğin bu uygulamanın dışında tutulması için Kemal Paşa’ya telgraf üzerine telgraf gönderdi. Çünkü Paşa, kaç defa Konya Mevlevi Dergâhı’nı ziyaret etmiş ve memnuniyetini belirtmişti. Sonuç değişmedi. Sadece Mevlevi asitanesi müzeye çevrildi. Bugün Mevlevi Dergâhının ne kadar büyük kültür hazinelerine sahip olduğunu görebiliyoruz. Diğer tekkeler de bir şekilde korunabilseydi, Türkiye kültürel mirası daha zengin bir ülke olacaktı. Maalesef, bu sağlanamadı.
Mevlevilik, Türkiye sınırlarını aşan bir kurumdu. Merkez tekke kapanınca, asitane, yani merkez Halep’e taşındı. Türkiye dışındaki Mevlevihaneler Halep’e bağlandı. Bu da 1950’lere kadar devam etti. Mevlevilik de kurum olarak bu yıllarda ortadan kalktı. İşte tam o sıralarda, Türkiye’de Mevlana ihtifalleri başladı. Konya’da toplantılarla birlikte sema ayini de icra ediliyordu. Zamanla bu faaliyet büyük kabul gördü. Sema gösteriye müsait haliyle herkesin dikkatini çekti. Bir zamanların dini huşu uyandıran ayini, gösteriye dönüştürüldü. Son yıllarda olur olmaz yerlerde semazen grupları halk dansı oynar gibi sema etmeye başladı! Bir kültür unsuru asıl muhtevasından bütünüyle koparıldı.
Biz kültür unsurlarımızın kıymetini bilmezken, 2003 yılında Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO), Paris'te "Somut Olmayan Dünya Kültürel Mirası Sözleşmesi"ni hazırladı. Bu sözleşme çerçevesinde, 2005 yılında sema ve Mevlevî müziği de dünya şaheseri olarak bu kapsama alındı. Türkiye 19 Ocak 2006'da 5448 sayılı Kanun ile bunu tasdik etti…
Bu çerçevede, Kültür ve Turizm Bakanlığı, 22 Eylül 2008'de, (Mevlevilik ve Sema Törenleri) hakkında 4 maddelik bir genelge yayımlamış.
Bu genelgenin birinci maddesinde seyircilerin sema töreni izlemekten başka bir amaçla bulunduğu, yapılacak programı dikkatle izleyip algılayamayacağı ortamlarda sema yapmanın bu kültürün tabiatine ve özgün niteliklerine uygun olmayacağı belirtiliyormuş.
Öyle sanıyoruz ki, Kültür Bakanlığı böyle bir genelge yayınlamaya mecbur kalmıştır. Çünkü UNESCO işin suyunun çıktığını görmüştür. Nasıl Türkiye’nin bazı tarihî şehirlerinin kötü uygulamalar yüzünden dünya kültür mirası listesinden çıkarılacağı bildirilmişse, aynı şey sema için de sözkonusu edilmiş olmalıdır…
Semanın sahibi kim? Mevlevi tekkesi/ kurumu. Bu kurum yaşatılabilmiş mi? Hayır. Bu kurum yaşatılsaydı, dünya kültür mirası olan semanın asli haliyle yaşatılması sıkıntı doğurmazdı. Fakat bu kurum yok, Devlet sema grubu oluşturmuş! Sadece Devlet değil, belediyeler, dernekler böyle gruplar oluşturmuş. Her vesileyle ve her mekanda semazenler çıkıp (afedersiniz, köçek gibi) dönüyorlar! İşin asıl sahibi yok. Tekkeler kapatıldı. Peki. Cem evleri tekke değil miydi? Şimdi açılmasına izin veriliyor, hatta devlet destek veriyor. “Semah” böylece, gerektiği özen gösterilerek icra edilebiliyor. Bırakın, Mevleviler de dergâhlarını açsınlar. Semalarını orijinal haliyle rahatça icra etsinler. Seyretmek isteyenler, adap ve erkâna uyarak buralarda görsünler!
Kemer’in pişkin MHP’li belediye reisine gelince… Bu ciddiyetsizliğin daniskası! Kültürel yozlaşmanın artık zirveye vardığının göstergesi! Rahat bırakın Mevlana’yı, Mevleviliği, semayı. Saçma sapan işlerinize, abuk sabuk gösterilerinize alet etmeyin değerlerimizi. Siz Güney Amerika’dan, Afrika’dan veya Avrupa’dan çıplaklık unsurları derleyip toplayın onlarla meşgul olun. Milliyetçi Hareket Partisi'ni Milliyetçi Samba Partisi’ne çevirin!
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.