Hasan Aksay

Hasan Aksay

Parti ve şahıs bahane tertip milletedir

Parti ve şahıs bahane tertip milletedir

Millet iradesine düşmanlığı, parti ve şahıslara karşı düşmanlık gibi göstererek aldatılabilecek bir ahmak kalmamıştır. Mesele hükümeti devirmek, Türkiye yönetimini ele geçirmek, zora, zulme dayalı bir sömürge idaresi oluşturmaktır. Onun için bu davada, AK Parti ve şahıs, nihayet müdahil davacıdır. Tuzak milletedir. Burada davanın asıl sahibi, millet adına hükümettir.
Kuvvetler ayrılığı denen şey, çok başlı, çok çeşitli hükümetler demek değildir.
Her milletin devleti tektir. Kurumların çeşitliliği, hizmetlerin çeşitliliğindendir. Kol-bacak, göz-kulak ayrılık için değil, vahdet doğurmak içindir. Devlet ve milletin kurumları da terslik ve birbirini yok etmek için değil, ahenk ve vahdet içindir. Vahdet içinde çalıştıkları nispette değer kazanırlar. İnsandaki eşsiz denge ve uyum, “ekmel-i ve eşref-i mahluk” olan insanı doğurmakta, bu denge ve ahengin kaybedilmesi, bu yüksek makamı tersine çevirerek hayvandan da aşağı düşürmektedir.
Bir hastalık var ki, insan vücudundaki hücreler, ayrılık ve düşmanlık sevdasına düşüyor. Hastalanan hücreler, sağlıklı hücrelere saldırıyor. Önlenemez, ihmal edilirse, işte en büyük felaket budur. Milletler ve devletler için de en büyük felaket, bir kısım kurumlarının hastalanarak, milletini tehdit eder, saldırır ve tehlike doğurur duruma gelmesidir. Bu tehlikenin merkez adresi evrensel gizli örgütlerdir. Öncü gücü evrensel gizli örgütlerle irtibatlı, muhteris, gözünü makam, mevki, şöhret, servet hırsı bürümüş, gizli örgütün emir kulu durumuna düşmüş, gurur maskelerinin altında her yönüyle zavallı, akılsız kimselerdir.
Hiç kimse, Hak’tan, devlet ve milletinden koparak, Hak’la, devleti ve milleti ile savaşarak saadet ve selamete eremez. Sadece milletine ve kendine düşmanlık yapmış olur. Bunlardan imparator payesine ulaşmış en başarılıları dahi, perişanlıktan ve utançtan kurtulamamışlardır. Kara gömlekliler lideri, İtalyan Başbakanı Duçe, Benito Musolini, neticede ayaklarından asılmış; Fransa İmparatoru Napolyon, bir ada hapishanesinde ömrünü tüketmiştir. Eroin bağımlılığı gibi, düşmanlık bağımlılığı hastalığına kapılanlar söz duyabilseler, “Henüz vakit varken pişmanlıkla, samimi bir tövbeyle düşmanlıktan vazgeçin. Durumunuz bir esrar tutkununa benziyor. Uçurumun başındasınız. Bu uçurumu atlasanız arkada daha büyüğü var. Hitler Fransa’da durabilseydi, yenilgisi Moskova’daki kadar ağır olmazdı” demek gerekiyor.
Zulmün vadesi kısadır. Fazla yaşamaz. Milletlerin en hayati kurumları dahi, milletten kopar, kendini besleyen damarları kurutursa, büyüklüğü nispetinde kötülük doğurur. Milletlerin büyüklüğü ve yaşama hakkı buna izin vermemesindedir.
Bu nasıl iştir, nasıl mantıktır? Örtülü bir kız çocuğu okumak istese, “Devlet elden gidiyor. Rejim bitti” diye bir feryat, bir gümbürtüdür kopuyor. Fransız masonları dahi yumruklarını sıkıp, Türk kardeşlerine seslenip gözyaşı döküyorlar. Bir ilçede Filistin günü yapılsa tanklar yürüyor. Anadolu’da 3-5 kişi şirket kurmaya çalışsa, “Yeşil Sermaye” alarmı veriliyor. Evlerden, terk edilmiş görüntülü binalardan, yol kenarlarından bombalar, silahlar toplanıyor, karada-denizde silah kaynıyor, cinayetler işleniyor ve bu vahşetlerle yargılananlar, yargı önünde hâlâ külhanbeylik taslıyor. Silah koleksiyonu meraklısı saygınlarmış! Lav silahlarının beşi kullanılmışmış. Kullanılmayanlar? Onlar söz etmeye değmez. Yüksek yargı mensupları toplantısında, bir yüksek yargı mensubu rüyasından nutuk ve hüküm imal ediyor! Eh artık!..
1) AK Parti’yi bitirme planı diye ortaya konan plan, millet iradesini, TBMM’yi bitirme planıdır. Bu, askeri yargı meselesi değildir.
2) Yayın yasağı konulabilecek bir mesele hiç mi hiç değildir. İlk Meclis’te Erzurum Milletvekili Hüseyin Avni Ulaş’ın, “Ey ümid-i millet, ey fikr-i millet, ey Kabe-i millet, sana da mı taarruz!” diye haykırdığı Meclis, milletin Meclis’idir. Milleti can evinden ilgilendiren bir mesele, milletten gizli yürütülemez.
3) Bu tertipte parti adı aldatmadır. Olay, millete yönelik bir felakettir. Hükümet meselesidir. Hükümetçe ele alınmalıdır.
4) Dava özel imkanlı sivil mahkemede görülmelidir.
Davanın uzatılması vatan-millet için olduğu kadar, yanlışa düşenlerin artmasına, yanlışın derinleşmesine ve davanın genişlemesine yol açacak, mağdurlar ve cezalar ağırlaşacaktır. Bedeni hastalıklar gibi, sosyal ve siyasi hastalıkları da erken tedavi, herkesin yararına olan en doğru yoldur. Hitler, Moskova’dan önce dönmeli.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hasan Aksay Arşivi