Bunu Güzelliği Yapmalı Kızlarımız
Bundan sonrası ne olur?
Hiç!
Herkes kanunlara tıpış tıpış uyar. Kimi kerhen, kimi tav’an.
Bazılarının provakaları olabilir. Ama hiçbir şeyi değiştirmez bu. Kendilerini rezil ederler. Kaldı ki yapacaklarını da sanmam. Hani şu “kapılarda durur, içeri almayız” diyenler gibi mesela. çocukluk işte. O heyecan içinde söylenmiş ucuz sözler bunlar. Onu diyenler de pişmandırlar belki şimdi.
Hayır, öğrenciler arasında sorun yok ki zaten. Sorun küçük kalmış büyüklerde…
Belki de başı açık kızlarımız, ellerinde güller ve karanfillerle karşılayacaktır başörtülü arkadaşlarını üniversite kapıları önünde.
Evet, bunu yapmalılar. Aman ne güzel olurdu bu manzara!
Günlerdir çıkarılmak istenen gerginlik alevlerine bir kova su olurdu ve bu yangın anında söner giderdi.
Belki başka ayrışmacılara da bir ders olurdu bu.
Hatta Kürt Türk, alevî Sünnî, laik anti laik, dinci dinsiz tartışmalarından bağrı yanan halkımızın gönlüne de bir su serperdi bu güzel davranış…
Hadi sevgili öğrenciler, bunu yapınız ve şu halkınızı sevindiriniz.
Ve de şu YOK olasıca YöK’e ve rektörlerinize güzel bir ders veriniz.
özgürlükler yerine yasakları savunan muhalefet partilerine de, hukukçulara da, medyaya da ne güzel bir ders olurdu bu.
Tansiyon anında düşer, anaların, babaların kaygıları derhal biter, emniyet ve asayiş rahatlar, belki borsa atağa kalkar, ülke bayram eder.
Bu, beyaz bir devrim olur ve yeni bir dünyanın miladı sayılır. Bu fırsatı kaçırmayın derim sevgili öğrenciler.
Yok, bunlar olmaz, ya da ana muhalefet Anayasa Mahkemesine giderse ne olur?
Akıllı insan, zarar gördüğü delikten ikinci kez ısırılmazmış. Anayasa mahkemesi 367’den aldığı yaradan ders almıştır herhalde. Aynı yanlışa düşeceğini hukukçular tahmin etmiyorlar.
Diyelim oldu. Bu iş burada biter mi?
Eğer rejim demokrasi ise, milletin iradesi hakimse, halkın kayıtsız şartsız egemenliği deniliyorsa, bitmez. Yargı, yasama ve yürütmenin de yerine geçmemişse, bitmez elbette.
Yasama eksiği tamamlar ve yeniden yapar.
Vaz geçebilirler mi?
Bence akıllarından bile geçirmemelidirler.
Müstakbel dostum İrfan Sönmez, yazısının başlığını şöyle atmış: “Geri adım, siyaset kurumunun intiharı olur”.
Gerisini de şöyle getirmiş: “Kriz olur, kaos olur, değişikliği Cumhurbaşkanı bekletmelidir, hatta iade edip zamana yaymalıdır şeklindeki iddialara gelince… Bu düşünce ve taleplerin hiç birine katılmıyorum. Bazı şirretliklere, çirkefliklere milli irade teslim olur, geri adım atılırsa Siyaset kurumu bir daha Türkiye’yi yönetemez. Bu milli iradenin sokağa teslim olması anlamına gelir.”
Doğrudur. Onun için de biz: “akıllarından bile geçirmemelidirler” diyoruz.