Abant Platformu Sonuç Bildirgesi
Abant Platformu’na katılan, tartışmacı, müzakereci ve gözlemcilerin ortak düşüncesi şöyleydi: “İnsanca yaşanılabilir bir ülke, adil bir hak ve hukuk dağıtımı, sevgi temelli, saygı çatılı bir dünya, barışa, kardeşliğe, birlik ve bütünlüğe sahip çıkma, ekonomik, sosyal, siyasal ve kültürel alanda ülke ve millet menfaatine ters düşmeme.”
Yarına daha iyi bir Türkiye devredebilmek adına, genç nesillere ve gelecek nesillere güçlü bir Türkiye bırakabilmek için, ülkemize ve milletimize dost bütün sivil toplum örgütlerinin, Abant Platformu gibi böylesine faydalı toplantılar yapması ve bu uğurda çaba sarf etmesi gereklidir.
Sözü daha fazla uzatmadan, iki günlük yoğun çalışmanın sonunda platform heyetinin sonuç bildirgesini sunmak isterim.
…………..
“19-20 Haziran 2009 tarihlerinde Abant Bolu’da gerçekleşen “Demokratikleşme: 12 Eylül’den AB Sürecine Siyasi Partiler” başlıklı 19. Abant Platformu, üç oturumda gerçekleşmiş ve siyasi partilerin geçmişi, geleceği ve hukuki çerçevesi tartışılmıştır.
Siyasi parti temsilcilerinin, akademisyenlerin, entelektüellerin geniş katılımı ile özgür bir tartışma ortamında siyasi partiler demokrasisi masaya yatırılmıştır. Toplantıda öne çıkan aşağıdaki hususların kamuoyuna duyurulması uygun görülmüştür:
1. Askeri darbeler ve demokratik siyasi sürece karşı gerçekleştirilen müdahaleler, Türkiye’nin siyasal, sosyal ve ekonomik gelişmesine büyük zararlar vermiştir. Demokrasimizin gelişip yerleşememesinin, güç ve derinlik kazanamamasının en önemli sebebi bu darbe ve müdahalelerle yerleşen vesayet rejimidir.
2. Türkiye’nin demokratikleşmesinin önündeki en büyük engellerden biri toplumsal çoğulculuğu kucaklayan, geniş bir meşruiyet zemininden yoksun 12 Eylül Anayasasıdır. 1987’den günümüze birçok değişiklik geçirmesine rağmen bu anayasa hâlâ otoriter ve yasakçı bir düzeni sürdürmektedir.
3. Halkın iradesinin tecelli ettiği TBMM’nin ve ona karşı sorumlu olan hükümetin bütün idari bürokratik kurumlar üzerindeki hâkimiyet ve denetim hakkı demokratik hukuk devleti ilkeleriyle uyumlu olarak pekiştirilmelidir. Bunun yanında, başta anayasa yargısı olmak üzere, yargı organının evrensel hukukun üstünlüğünü ve demokratik meşruiyeti esas alan bağımsız ve tarafsız bir biçimde işlemesini sağlayacak düzenlemeler gerçekleştirilmelidir.
4. Türkiye en kısa zamanda mümkün olan en geniş toplumsal uzlaşmayla yeni bir anayasa yapmalı, demokrasi standartlarını yükseltmeli, uluslararası antlaşmalardan doğan yükümlülüklerini eksiksiz biçimde yerine getirerek Avrupa Birliği perspektifini takip etmelidir.
5. Siyasi özgürlükleri, evrensel standartlarda içeren yeni bir siyasi partiler kanunu yapılmalı, seçim sistemi temsilde adalet ilkesine daha fazla ağırlık verecek şekilde yeniden düzenlenmelidir.
6. Parti içi demokrasinin geliştirilmesi, aday belirleme sürecinde ön seçim sisteminin uygulanması esas alınmalıdır.
7. Siyasetin finansmanında ve özellikle seçim harcamalarında gelirler, edinimler, harcamalar ve usuller bakımından şeffaf, adil ve denetlenebilir hukuki bir çerçeve oluşturulmalıdır.
8. Siyasi partilerin kapatılmasında Venedik Komisyonu İlkeleri benimsenmeli, Cumhuriyet Başsavcısı’nın kapatma davası açma yetkisini dengeleyecek biçimde siyasi denetim mekanizmaları oluşturulmalıdır.
9. Siyasi sürece ilişkin hukuk kurallarının evrensel hukuka, özellikle temel hak ve özgürlüklere, demokrasiye ve hukukun üstünlüğü ilkesine uygun, adil ve tarafsız bir şekilde işlemesi sağlanmalıdır.
10. Bütün bu hususlar partiler üstü bir anlayışla ele alınmalı ve bir an önce gerçekleştirilmelidir.”
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.