M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Çözüm için 'kurumsal mutabakat' da tamamdır

Çözüm için 'kurumsal mutabakat' da tamamdır

Vatandaşlar olarak tereddütlerimizin giderek yoğunlaştığı ve olumsuz kanaatlerimizin pekişmekte olduğu bir süreçte Başbakan net konuştu: “Ak parti, irtica ile mücadele belgesi karşısında MAZLUM veya MAĞDUR rolü oynamayacaktır.”

Yedi yıllık iktidar süresince, Türkiye için “kırılma noktası” kabul edilebilecek pek çok olay yaşandı. Siyaset dışı güçlerce iktidarın köşeye sıkıştırıldığı ve halk nezdinde eleştirel seslerin yükseldiği bu dönemlerdeki olayların her birinden Ak Parti’nin güçlenerek çıktığı herkesçe biliniyor. İktidarı alaşağı etmek için planlanan entrikalara, hile ve tuzaklara karşı sanki “gizli bir el”, bu partinin siyaset dışı kalmasına izin vermedi, bugün de vermiyor...

“Yeniden mağdur edilen Ak Parti” başlıklı önceki yazımızda da değindiğimiz gibi, bu son “irtica eylem planı”da, zor durumdaki Ak Parti’yi “MAĞDUR” ve “MAZLUM” durumuna düşürerek toplum katında yeniden “ilgi ve itibar” kazanmasına vesile olmuş, tabir caizse “ilaç” gibi gelmiştir. Başbakan bu durumu kabul etmekle birlikte, bundan partisine bir pay çıkartılmayacağını ve bunu kullanmayacaklarını belirtiyor.

Kuşkusuz bu açıklama, yaşanan süreçten Başbakan’ın da rahatsızlık duyduğunu gösteriyor. Gelişen olaylar, Ak Parti’ye artı puan kazandırsa da, değil mi ki bundan demokrasi “yara” alıyor, ülke “zarar” görüyor, elbette her vatandaş gibi Başbakan’ın da bundan rahatsız olması gerekir.

Başbakan’ın bu açıklamasını samimi bulanlar olduğu gibi, elbette samimi bulmayanlar da çıkacaktır. Samimi bulmayanlar, onu TEST etmeye devam edecekler. Onlar, Hükümetin icraatlarını ve Başbakan’ın bundan sonra atacağı adımları dikkatle takip edip bu açıklamanın sonuçlarını somut olarak görmek isteyeceklerdir.

Başbakan’ın aynı konuşmada söyledikleri şu sözler, yine bizim bir önceki yazımızda dile getirdiğimiz kaygıları gidermeye yönelik sözler olarak dikkatimizi çekiyor: “Hükümetleri millet kurar, gerektiğinde azizi millet görevden alır.”

Başbakanın bu sözleri, hükümetlerin millete karşı sorumlu olduğunun hatırlatılması bakımından elbette önemlidir. Ama aynı millet, bu sözlerin somut neticelerini de görmek ister.

Siyaset dışı güç odaklarının ve yurtdışı mahfillerin taleplerini iç ve dış politika dengelerini gözetmek adına dikkate alan bir iktidardan, hele hele bu ifadelerden sonra milletin taleplerini daha çok dikkate alması beklenecektir. Ancak bu taktirde o sözler bir anlam ifade eder.

Sırada bekleyen ve bazılarına hiç el atılmamış pek çok millet talebinin yerine getirilmesi için “konjonktürel” ortamın uygun olup olmadığıyla ilgili olarak da Başbakan yine aynı konuşmasında “tüm kurumlar demokrasiyi sahiplendi” sözleriyle son noktayı koymuş bulunuyor.

Daha önceki konuşmalarında, bazı icraatları yapabilmek için toplumsal mutabakatın sağlandığını ancak kurumsal mutabakatın da oluşmasını beklediklerini ifade eden Başbakan’dan bu sözleri işitmek, çözüm bekleyen geniş kitleleri umutlandırmış bulunuyor. Çünkü demokrasiyi sahiplenen kurumların, milletin demokratik taleplerine karşı çıkması düşünülemez.

Demek ki, “toplumsal mutabakat”tan sonra “kurumsal mutabakat” da tamamdır.

Başbakan’ın ifadelerinden anladıklarımız; yıllardır çözüm bekleyen ve bir önceki yazımızda işaret ettiğimiz sorunların artık Başbakan’a göre de çözüm vaktinin geldiğidir.

Umarım doğru anlamışızdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi