Bir taşla üç kuş

Bir taşla üç kuş

Deniz Baykal Ergenekon’un avukatı olduğunu söyledi, iki emekli orgeneralin serbest bırakılması için Genelkurmay’ı göreve davet etti, yetmedi ‘hadi darbe yapın’ imasında bulundu, İlker Başbuğ’un emekliye sevk edilmesini istedi, son numarası ‘12 Eylül yöneticileri yargılansın’ oldu.

Maşallah, bizde 1 Numara var ama onda numara çok.

Baştan söyleyelim; hala devam eden yakın darbe tehdidini görmezlikten gelip 30 yıl geriye giderek 12 Eylül hesaplaşmasına kapı aralama çabası, iyi niyetli değildir.

Aklınca bir taşla üç kuş vuracak: 1- Ergenekon’u sulandıracak, 2- Hükümet-asker çatışmasını körükleyecek, 3- Ergenekon’la çamura belenen sivil çerçeveyi yıkayacak.

Hele ‘sulandırma’ konusunda oldukça mahirler.

15 yıl önceki numara

Hatırlıyorum, ANAP, Meclise 1994 yılında DYP Lideri ve Başbakan Tansu Çiller’in mal varlığı ile ilgili soruşturma önergesi verince, koalisyon ortağı SHP hemen harekete geçmiş, tüm lider ve siyasi partilerin mal varlığının araştırılması için önerge hazırlamıştı.

Bu önerge, 14 Temmuz 1994 günü Meclis Genel Kurulu’nda DYP ve SHP’li vekillerin oylarıyla kabul edildi.

Talep, 1983 yılından sonra kurulan tüm siyasi partiler ve liderlerin mal varlığının araştırılmasına dairdi. Tansu Çiller’in isminin yanına merhum Turgut Özal, Süleyman Demirel (o tarihte cumhurbaşkanı), Mesut Yılmaz, Murat Karayalçın, Bülent Ecevit, Necmettin Erbakan, Alpaslan Türkeş velhasıl herkes eklenince, mevzu sulandıkça sulandı, tiride döndü.

Çiller de aradan paçayı sıyırdı. Kimin marifetiyle? Ortağı SHP’nin...

Baykal, aynı yönteme sarılmış vaziyette. Şapkadan daha neler çıkarır bilinmez, şimdilik Ergenekon’daki son oyunu bu. 12 Eylül üzerinden Ergenekon’a can simidi atıyor, hükümete pusu kuruyor.

12 Eylül’e zaman aşımı

Kaldı ki, 12 Eylül’le hukuken hesaplaşma dönemi bitti. 12 Eylül kadroları, suç tarihinde yürürlükte olan TCK hükümlerine göre yargılanır. Emekli Hakim Albay Ümit Kardaş’a da sordum, ‘Aynen öyledir’ dedi.

765 sayılı eski TCK’da suçlarla ilgili kademeli zaman aşımı süresi vardı. Sözgelimi, ağırlaştırılmış müebbet ağır hapis ve müebbet ağır hapis cezası gerektiren cinayet suçu için bu süre 20 yıldır. Eski TCK’nın 104. maddesine göre, 10 yıl ek zaman aşımı süresini de hesaba katarsanız, 30 yıla çıkar.

Nitekim, 1 Şubat 1979 günü Milliyet Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Başyazarı Abdi İpekçi’yi öldürmekten dolayı İstanbul 7. Ağır Ceza Mahkemesi’nde yargılanan Yalçın Özbey ve Yusuf Çelikkaya hakkındaki dava, 30 yıllık zaman aşımı nedeniyle düştü.

Dava için başlangıç tarihi 12 Eylül 1980 alınırsa, 30 yıllık zaman aşımı süresi 12 Eylül 2010’da doluyor. Bırakın sonuçlanmasını 1 yılda iddianame bile hazırlanmaz. Ayrıca Sami Selçuk gibi Anayasa’nın geçici 15’inci maddesinin 12 Eylül’cüler için af niteliğinde olduğunu söyleyenler bile var. O halde, hangi hesabı göreceksiniz?

Gerçi, yürürlükteki yeni TCK’da soykırım ve işkence gibi insanlığa karşı işlenen suçlarda ‘zaman aşımı’ kaldırıldı ama Kenan Evren ve arkadaşları için işletemiyorsunuz.

Efendim, ceza almasalar da toplumsal bilinci arttırmak ve demokratik motivasyonu sağlamak için yine de 12 Eylül hesaplaşması yapılsın!

Görüşlerine çok değer verdiğim emekli Albay Ümit Kardaş da aynı kanaatte. Ergenekon sürecinin mücadeleci demokrat kalemleri de...

Tabi şöyle bir risk de var; 12 Mart zindanlarını unutmayın, 27 Mayıs idam sehpaları araya karışmasın diyenler de çıkarsa, ki aramızda bolca var, Abdülaziz’in tahtan indirildiği 1876 yılına kadar gitmemiz gerekebilir.

Hesabı anayasadan sorun

Beyefendi, kusura bakmayın, bu işi sulandırmayın.

Temel hedefiniz, Türkiye’nin demokratikleşmesi, bozuk sicilin düzeltilmesi, demokratik kurumların güçlendirilmesi, temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alınması ise eğer, önce şu Ergenekon’daki yakın darbe tehdidini bertaraf edelim.

Geçmişte insanlar öldü, onları kurtaramayız ama yakın tehdidi ortadan kaldırırsak birçok cana hayat sunabiliriz, ülkenin yıllarca geriye gitmesini önleyebiliriz, AB hedefini hızlandırabiliriz, gerçek manada sivil, demokrat, özgürlükçü ve şeffaf bir yönetimi idame ettirebiliriz.

Bırakalım, zaman aşımına uğramış hadiselerin hesabını tarihçiler ve uzmanlar görsünler. Sizlere düşen görev, devlet içinde ve anayasadaki ayak izlerini bulup silmektir.

İlla hesaplaşma olacaksa ve 12 Eylül’ün müsebbipleri zaman aşımından dolayı yargı önüne çıkarılamıyorsa, kolayı var, ‘çocuğu’ orda. Ondan sorun hesabı...

Anayasa, 12 Eylül darbeci zihniyetin çocuğudur. 12 Eylül yöneticilerine yargı yolunu tıkayan geçici 15. madde değil, tümden değiştirin, silin postal izlerini...

Başbakanlık murad olmasa da bu şerefle veda edin siyasete...

Bil ki, Ergenekon’u sulandırayım, hükümetle askeri birbirine düşüreyim, aradan façayı da biraz düzelteyim kurnazlığının duldasında keyif çattırmazlar sana...

Önceki ve Sonraki Yazılar
Arşivi