M. Emin Parlaktürk

M. Emin Parlaktürk

Avustralyalı Kız

Avustralyalı Kız

Avustralya’nın Melbourne kenti, Yıl 1987.

Müslüman bir Türk vatandaşı olan Şaban beyin kızı Evla, gurbette Üniversite eğitimini tamamladı ve iş için müracaatta bulundu.

İslami duyarlılığa sahip ailenin kızı, okullarda hep başörtülü olarak eğitim görmüştü. Hiçbir dönem sorun yaşamadı.

Şimdi sıra alacağı göreve gelmişti. Doğrusu tedirgindi.

İş görüşmesi için gittiği dairede Evla’yı mülakata tabi tuttular.

Yetkililer sordular, Evla cevap verdi.

Sınav komisyonundan hiç kimse Evla’nın başındaki örtüyle ilgilenmedi.

Bununla ilgili herhangi bir soru da yöneltmediler.

Mülakata oldukça kaygılı gelen Evla, bu durumdan hem memnundu hem de şaşkındı.

Mülakat bitti ve Evla işe girmeyi hak etti.

Ancak, başörtüsüyle çalışmak ya iş yerinde problem olursa?

Evla bu düşüncelerle mücadele ederken iş yerinin komisyondaki en yetkili amiri şunları söyledi:

“Bayan Evla, biz size soracaklarımızı sorduk ve tatmin edici cevaplar aldık. Şimdi de sizin bize soracaklarınız olabilir, çekinmeden söyleyin lütfen, sizi dinliyoruz.”

Evla beklediği fırsatı yakalamıştı ve aklını kurcalayan soruyu hemen yöneltti:

“Efendim gördüğünüz gibi ben başörtülüyüm. İnancım sebebiyle başımı kapatıyorum. Bu durum iş yerimde bir problem oluşturur mu?”

Yunan asıllı olan Avustralyalı yetkilinin cevabı hayli ilginçti:

“Hayır bayan, kesinlikle etmez. Bizim için önemli olan, kafanızın dışı değil,kafanızın içidir. Sizden istediğimiz tek şey, işinizi iyi yapmanızdır.”

Bu sözlerle rahatlayan Evla, yetkiliye teşekkür ettikten sonra kendisinin de bir isteği olduğunu söyledi:

‘Tabii ki, dediler, söyleyin lütfen?’

“Efendim, dedi Evla, Dinimize göre beş vakit namaz kılmak zorundayım.Acaba iş yerinde benim için namaz kılacak uygun bir yer var mıdır?”

Bu talep yetkiliyi uzunca düşündürmüşü.

Bu sessizlik Evla’yı yeniden tedirginliğe sevk etti.

Heyecanla sonucu beklerken yetkilinin oturduğu yerden kalktığını ve masaya doğru gidip çekmecesinden bir anahtar çıkardığını gördü.

Anahtarı Evla’ya doğru uzatan Yetkili şunları söyledi:

“Sayın Bayan, bu anahtar benim makam odamın anahtarıdır, istediğiniz zaman gelir burayı kullanabilirsiniz! Başka bir istediğiniz yoksa yarın işe başlayabilirsiniz” dedi ve Evla’yı tebrik edip başarılar dileyerek mülakatın bittiğini bildirdi.

Türkiye’deki Merve Kavakçı olayını düşünüyorum da, Belçika’daki Mahinur Özdemir olayı ile birlikte hatırladığım Avustralya’daki Evla Han olay karşısında müslüman ülkemizde yaşananları bir müslüman olarak içine sindirebilen insanların, gayrımüslimler kadar zerre miktarı insaf ve hoşgörü sahibi olamadıklarına hayret ediyorum.

Acaba onların inandıkları müslümanlık mı yanlış, yoksa yaptıkları mı?

Dürüstçe anlatsalar da bir öğrensek diyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
M. Emin Parlaktürk Arşivi