İnsanda vicdan şeytanda ihanet vardır
Anası belli, babası belli, helal süt emmiş, helal yemiş, helal içmiş, insan haklarına riayet etmiş, kul hakkından korkmuş, bunların hepsini Allah rızasını kazanmak için yapmış kişi ve kişilerin vicdanları ve insafları onu doğru yoldan ayırmaz.
Tam tersi, bunların hiç birinden nasiplenemeyen şahıs ve şahıslarda ise ne vicdan, ne insaf, ne kul hakkı, ne ana baba hakkı, ne millet hakkı, ne de devlet hakkı yoktur. çünkü vicdan ve insaf müessesesi iflas etmiş tipler, şeytanın askerleridir ve şeytan ne derse onu yaparlar.
Malum, ülkenin gündemi başörtü meselesine kilitlenmiş vaziyette. Topyekün şeytanlar devrede olmasa da bu mesele daha fazla gündemde kalarak; memleketimizin refaha ve huzura doğru gidişini, kalkınmaya doğru hamlesini hep birlikte sürdürebilsek.
Aklıselim kime sorarsanız sorun, daha doğrusu, ülkesini, milletini ve dinini seven hemen herkes, başörtü meselesinde hiç yara olmadığı halde, yaralar icad ederek yaraların kaşınması için mesai harcayan şer güçlere karşı dikkatli olunmasını istiyorlar.
ülkesine ve milletine bağlı siyasiler başta olmak üzere, aklı başında bütün ilim, fikir ve düşünce adamları aynı doğrultuda buluşuyor. çünkü elimizde bir tane Türkiye’miz var, birbirine sıkı sıkıya bağlı bir halkımız var, asla ne ülkemize ne de halkımıza yazık edilmesini istemiyor ve bunun için emek harcıyorlar.
İnşaallah olmaz ve başarısız olurlar ama bir kısım medyanın yazarları, patronları ve devletin ve milletin hakkını gasp ederek zengin olan çeşitli şer odakları, son günlerde provokasyon sponsorluğu yaparak memlekette bir kargaşaya sebep olmak için çalışmalar yaptıklarına dair söylentiler had safhaya ulaşmış durumda.
Provokasyonlara “Aman dikkat” diyerek herkesi uyarmalıyız. Bazı insanların ruhlarında dine karşı bir tavır olduğu gibi, Mefisto yanlısı kimseler de Hazreti Adem zamanından günümüze kadar din düşmanlığı yapmış ve yapacaklardır. Tarih boyunca elbet dine karşı her zaman bu tür düşmanlar olacaktır.
Son günlerde en haşin, en hırçın, gemi azıya almış, bazen marjinalleştiklerinden dolayı, bazen de önünü alamadıkları ve fakat nefret ettikleri bir meselenin artık olur hale geldiğinden dolayı, kinlerini ve nefretlerini hezeyan halinde ortaya koyan insanların provokasyonlarına dikkat etmelidir.
Hatta bazen muvakkat cinnet yaşayan, başkalarına hakk-ı hayat tanımayan ya da istemediği şeyler olunca; “Canım gibi sevdiğim ülkemi, toprağımı terk eder, başka yere giderim” diyen ya da başkalarına sınır dışını gösteren kimseler olabilir. Bunlar cinnet seviyesine varan hezeyanın ifadeleridir, bu ifadelerin sahiplerine ve bunlara destek veren odaklara da dikkat etmelidir.
Meseleyi öyle noktalara getiriyorlar ki, gerçekten şeytanın işine akıl sır ermiyor. Bu kadar lanet olmayı nasıl beceriyorlar vallahi anlamak mümkün değil. Mesela birisi kalkıp diyor ki, “İran’daki devrim olacağı ana kadar böyle bir şey yoktu. Ondan sonra buraya geldi.”
Yahu insaf eder insan. Sen hiç neneni görmedin mi, nenenin anasını görmedin mi? Bu millet dünden bugüne başına örtüler örtüyordu. Kurtuluş Savaşı’nda kucağında bebesiyle mermi taşıyan, kamburlaşmış beliyle mermi taşıyan hangi kadının başında örtü yoktu.
örtünme emri ne İran’dan geldi ne Turan’dan. Direkt Allah’tan geldi. Müslümanların kitabında böyle yazıyor. Şöyle yiğitçe çıkıp deseler ki,
“Bu Kur’an’ın emri bile olsa, Peygamber bile uygulasa, ben inançsız olduğumdan dolayı bunu kabul etmiyorum!” Bu yiğitçe bir şey olur. Ve bunlar yiğitçe Cehenneme mi giderler Allah’ın affına mı mazhar olurlar bilemeyiz; Allah’ın bileceği şeydir o mevzu. Karşılığında da Allah’ın âhiret’te kendilerine yapacağı muameleye katlanırlar.
Aman şer güçlere dikkat edelim, onların olabilir ama bizim başka ülkemiz yok.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.