Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

Milletlerin med ve ceziri

Milletlerin med ve ceziri

Esasnda ‘Kur’an’da tarih felsefesi’ ifadesi tecevvüzen (maksad aşan boyutta) bir doğrudur. Yoksa Kur’an tarihi bir belge değildir. Tarihe yön verir. Tarihle ispatlanmaz, o tarihi ispatlar. ‘Vema medehtu muhammeden bimakaleti velakin medehtü makaleti bimuhammedin/Sözlerimle Hazreti Muhammed’i övmedim belki onunla sözlerimin kymetini artrdm, srr gibidir. İslam ideolojilerle bir tutulamayacağ gibi Kur’an- Kerim de Seyyid Kutup ve diğerlerinin savunduğu gibi bir tarih, bir coğrafya ve bir sosyoloji veya tp kitab değildir. Ötesinde bütün kainata yön veren Allah katndan inen bir ebedi rehberdir. Dolaysyla bütün ilimler ona izafe edilebilir ama o hiçbir şeye izafe edilemez. Bazen Kur’an- Kerim’i doğrulamak için ona ilimlerin tasdikçisi gibi davranlyor ama belki de tenzih makamnda bundan uzak durmak lazmdr. Eskiden beri, Kur’an’da devlet sistemi var m, Kur’an’da iktisadi sistem var mdr diye tartşmalar olur. Tarih bağlamnda söylenilen husus o alanlarda dahi geçerlidir. Kur’an- Kerim ipuçlar veya genel kurallar vazeder iktisadi sistemler de bundan çkar. Kur-an- Kerim bir yandan faizi yasaklarken, diğer taraftan zekat farz klar ve İslam iktisadiyatnn iki kutbu budur ve sistem bu kutuplar arasnda deveran eder, gider. Cemil Meriç’in deyimiyle ideolojiler beşerin üzerine giydirilmiş deli gömleğidir. Bununla birlikte, devletler ideolojilerle kurulur ama adaletle kaim olur ve devam eder. Adalet ile ideoloji birbirinden ayrldğnda o devletin sonu gelmiş demektir. Bundan dolay eskiler ‘devlet küfür ile abad olur ama zulüm ile abad olmaz’ demişlerdir. Yani küfrün bekas vardr ama zulmün bekas yoktur. İdeolojilerin doğru ya da yanlş olmas önemli değildir, önemli olan adalete riayet etmesidir.
Kur’an ve tarih meselesi öteden beri merak uyandran konular arasndadr. Bu bağlamda Musul Üniversitesi gibi üniversitelerde hocalk yaptktan sonra bir dönem de ülke dşnda üniversitelerde hocalk yapan tarihçi İmadüddin Halil geçtiğimiz günlerde El Cezire Kanal’nda yaynlanan Eş Şeriatu ve’l Hayat programnda Osman Osman ile birlikte idi. Kur’an’da tarih felsefesini konuştular. O da tarihin felsefi veya hikemiyat anlamnda başbozuk bir ilim dal olmadğn ve alim el habirden gelen Kur’an- Kerim’in de tarih kitab olmamakla birlikte sünnetullah kurallarna atfta bulunmak anlamnda tarihe yön verdiğini ifade etti. Tarih ilmi sünnetullah veya kurallar açsndan suret-i katiye de şaşmaz. Lakin onun dşnda vakaiyat/olaylar bölümü alp çkarmalara veya kesip yapştrmalara elverişlidir. Kur’an, hadiseleri ayağa düşürmeden sünnetullah çerçevesinde dile getirir.
¥
Sözgelimi, Kur’an- Kerim’in bize vazetmiş olduğu tarih anlayş ucu açk bir tarih anlayş veya mustatil bir çizgi değildir. Yani tarihin önü açk değildir ve bu anlamda tarihin bir sonu da yoktur. Hayr ve şer gece gündüz gibi teakup ve deveran halindedir. İmtihan srr buna bağldr. Tarih bir milletler geçididir. Bu anlamda, Marks’n tarihi okumas hatal çktğ ve tarih sonu veya akrep ve yelkovan Marksizm üzerinde durmadğ gibi tarih Fukuyama’nin tezini de tekzip etmiştir. Marks’tan sonra tarihi liberalizm noktasnda durdurmak ve insanlğn sonunu bu noktada getirmek isteyen Fukuyama da çok ksa bir zaman dilimi içinde tarihin kendisini tekzip ettiğini görmüş ve bunu da itiraf etmiştir. Tarihin faktörü hiç değişmez. Bu faktör zulüm ile adalet ve küfür ile iman muvazeneleridir ve bunlar arasnda gidip gelir. Ama aktörler sürekli olarak değişmektedir. Kur’an- Kerim de bunu bize haber verir. Kur’an tarih sahnesinin bir aktörler geçidi olduğunu bize bildirmektedir. Nitekim, Ömer İbni Hattâb radyallahu anh’den rivayet edildiğine göre, Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: “Allah şu Kur’an’la baz kavimleri yükseltir; bazlarn da alçaltr.” (Müslim, Müsâfirîn 269. Ayrca bk. İbni Mâce, Mukaddime 16) Şüphesiz Kur’an- Kerim’in yücelttiği ve yükselttiği milletlerden birisi Araplar ve diğeri de Türklerdir. Lakin bu dünya itibaryladr ve ahiret itibaryla Kur’an İslam mesajna iman etmiş bütün milletleri yüceltmiş ve ala’yi illiyyine çkarmştr.
¥
Kur’an milletlerin med ve cezirini anlatyor. Osman Osman’n takdim ettiği eş-Şeriatu ve’l Hayat programnda İmadüddin Halil buna temas ediyor ve Ra’d Suresinin 41’inci ayetinin bu gerçeği haber verdiğini ifade ediyor. ‘Evelem yerev enna neti’l arda nenkusuha min etrafiha/Onlar görmediler mi ki, emrimiz arza geldi de onu köşe bucaklarndan ksaltr dururuz’ ayetinden umum ve husus dersler çkaryor. Buna göre milletlerin galibiyeti ebedi değildir. Yani Cenab- Hak yeryüzünün aktörlerini sürekli olarak değiştiriyor. Araplarn deyimiyle el eyyamu devalik veya Kur’an bu bağlamda bize ‘Tilke’l eyyamu nüdaviluha beynennasi’ buyurmaktadr. Yani zafer ve hezimet günleri dolaşm halindedir. İnne mea’l üsrü yüsra/bir zorlukla bir kolaylk vardr srr gibidir. Bir gün sana bir gün bana. Bir gün aleyhine bir gün lehinde. Bu anlamda, Fukuyama’ya rağmen zamann akrep ve yelkovanlar ABD aleyhinde işliyor. Keza İsrail için de işliyor. Zalimane idareler açsndan da Hasan- Barsri’nin dediği gibi teneffüs devreleri vardr. İnsanlar bunalarak helak olmasnlar diye Cenab- Hak tenfis/nefes alma devreleri yaratyor. Sözgelimi, Haccac- Zalim’den sonra Ömer Bin Abdulaziz’in gelmesi böyle bir şeydir ve Haccac çölünden bunalanlar bir müddet dahi olsa Ömer Bin Abdulaziz vahasnda serinlemiş ve nefes almşlar ve dayanma güçlerini yenilemiş ve tazelemişlerdir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi