Bînamaz reformcu ilâhiyatçılar
Geçenlerde ilahiyatçı geçinen, reformculuk yapan Fazlurrahman Ekolüne mensup olup hadîsleri ayıklamaya yeltenen, nice muhkem ayet ve sahih hadîs için tarihseldir, bugün hükmü yoktur diyen kişilerin çoğunu namaz kılmadıkları, bînamaz oldukları için kınamıştım. Hem din hocası geçinecek, hem de dinin en temel emri ve ibadeti olan günlük namazları kılmayacak... Böyle bir ihmal kabul edilebilir mi?
Onları savunan birisi, "Kılmadıklarını nereden biliyorsun? Evlerine kamera mı koydun..." diye itiraz ediyor.
Sağlamlık ve güvenilir olmak bakımından Buharî'den sonra gelen Sahih-i Müslim'in Camiler ve Namaz konusundaki bölümünden bir hadîs nakl ediyorum:
"Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem, bir vakit namazında bazı kimseleri göremedi. Bunun üzerine şöyle buyurdu: Yemin ederim ki, içimden şöyle geçiyor: Birini (yerime vekil bırakıp) cemaate namaz kıldırmasını emr edeyim. Sonra ben cemaati bırakıp namaza gelmeyenlere gideyim. Onlar için birçok odun demetleri hazırlatayım da kendileri içindeyken evlerini yaktırayım... Bu (cemaate katılmayan) kimselerin her biri, burada (Camide, cemaatte) bol etli bir kemik parçası bulacağını bilse muhakkak yatsı namazına gelirdi." (SAHİH-İ MÜSLİM ve TERCEMESİ. Çeviren ve açıklamalar koyan: Mehmed Sofuoğlu İstanbul 1978. Cilt 2, s. 282)
Merhum Sofuoğlu bu hadîs-i şerife koyduğu uzun notta şu bilgileri veriyor:
"Bütün hadîs kitaplarında istisnasız olarak, cemaat namazını (Beş vakit namazda cemaati) terk edenleri korkutan ve tehdit eden, muhtelif lafızlarla rivayet edilmiş pek çok hadîsler vardır. Bu hadîslerin tamamından fakihlerin (müctehidlerin) çıkardıkları hüküm özet olarak üçtür:
a. Cemaat farz-ı 'ayndır.
b. Cemaat farz-ı kifayedir.
c. Cemaat müekked sünnettir.
Cemaatin farz olduğuna Ahmet ibn Hanbel ile Dâvud Zâhirî kail olmuştur.
Cemaatin farz olduğuna hüküm verenler, bu hadîs ile benzeri hadîslere dayanırlar. Sünnet olsaydı, terk edenler evleri yakılmak ile tehdit edilmezlerdi derler.
İmamı Şafiî, cemaatin farz-ı kifaye olduğu hükmünü vermiştir. Ebû Hanife'ye ve Mâlik'e göre müekked sünnettir."
Dinimize göre beş vakit namaz farzdır. Bu ibadeti öncelikle ilahiyatçıların eda etmesi gerekir.
Hür ve mukim erkeklerin bu farz namazları cemaatle kılmaları da bazı fakihlere göre farz-ı ayn, bazılarına göre farz-ı kifaye, bazısına göre sünnet-i müekkededir.
Efendimiz yukarıda zikr ettiğim hadîs-i şerifinde cemaati terk edenler için "Onlar, camide bol etli yağlı bir kemik bulacaklarını bilselerdi muhakkak gelirlerdi" buyuruyor.
Resulullah efendimiz (Salat ve selam olsun ona) bir hadîs-i şeriflerinde "Cehennemde en şiddetli azaba uğrayacakların, bildikleri ile amel etmeyen alimler" olacağını haber vermiştir.
Bir soru: Acaba Fazlurrahmancı Ankara Ekolü (mezhebi) mensubu ve bir kısmı bînamaz ilahiyatçılar bu yazımdaki hadîs-i şerifi "Ayıklanmış Hadîsler Külliyatına" alacaklar mıdır? Yayınlandıktan sonra göreceğiz?
Başbağlar-Sivas uyarı
İlgilileri ve sorumluları hürmetli bir şekilde uyarmak istiyorum.
Sivas madalyonunun arka yüzünde Başbağlar köyü katliamı vardır.
Hafızanız kuvvetli değilse hatırlatayım: Sivas hadiselerinden üç gün sonra Başbağlar köyünde camiden çıkan otuz küsur mâsum ve günahsız vatandaş vahşi şekilde kurşuna dizilmişti.
Sivas'ta Madımak otelini müze yapmak istiyormuşsunuz, peki Başbağlar köyü ne olacak? Madımak müze olursa Başbağlar da olmalıdır.
Facianın birini hep hatırlarda tutmaya çalışmak, ötekini unutturmak adalete, eşitliğe, insafa, bilgeliğe yakışmaz.
Sivas hadiseleri planlı, programlı, kasıtlı bir provokasyondu. Derin devlet, Ergenekon tarafından sahnelenmiştir. Hayır hayır saçmalamıyorum, Ergenekon dosyalarına bakınız.
Sivas faciasının sanıklarına en ağır cezalar verildi.
Başbağlar faciasında ne oldu? Yakalanıp da cezalandırılan oldu mu?
Başbağlar köyünde namazdan çıkarken kurşuna dizilen sünnî vatandaşların canları can değil mi?
Beyler sizi uyarıyorum, çok ucuz, çok yanlış, çok tek taraflı politikalar yapıyorsunuz. Bu ülkenin ucuz politikalara ihtiyacı yoktur, adalete, eşitliğe, bilgeliğe ihtiyacı vardır.
Ben Müslüman bir vatandaş olarak Aziz Nesin'e sempati besleyemem. Sivas hadiselerinden önce Selman Rüşdi'nin iğrenç kitabını tercüme ettirip gazetesinde tefrika eden oydu. Provokasyon üzerine provokasyon yapmıştı. Siz şimdi Madımak'ı müze yapıp onu kahramanlaştırmak istiyorsunuz. Bu, doğrusu büyük bir meydan okuma olacaktır.
Sivas'taki kötülüklerin baş sorumlusu, baş kışkırtıcısı odur.
Başbağlar'da kurşuna dizilen Müslümanların yüzde bir değil, milyonda bir suçu ve kusuru bile yoktur.
Madımak oteline sahip çıkacaksın, Başbağları nisyan (unutma) karanlığında bırakacaksın... Böyle şey olmaz olmaz olmaz...
Allah'tan korkalım, halktan hayâ edelim.
(Müslümanlara: Başbağlar şehitlerine sahip çıkınız. Bu, mutlaka yerine getirilmesi gereken bir vazifedir. Bir insanlık, bir din kardeşliği borcudur. İlgili ve sorumluları yazılı olarak uyarınız. Mektuplar, dilekçeler, e-mailler gönderiniz. Madımak müze yapılırsa Başbağlar da yapılsın. Farz edin: Başbağları gezerken, orada 30 İsrailli turist öldürülmüş olsaydı ne olurdu? Dünya ayağa kalkardı. Yer yerinden oynardı. Yahudiler Başbağlar'da muazzam bir soykırım anıtı dikerdi. Kippalı, sakallı hahamlar gece gündüz ağlayarak İbranice ve Ladino dilinde dualar okurdu. Ölenler Müslüman ya, aldırma geç... Hayır kendinize o kadar güvenmeyin. Mazlumların Allah'ı vardır, cezasız bırakmaz.)
Ateş olsun haram rantları
Namuslu, vatansever, doğru, dürüst, haysiyetli, haram yemez, sadece helâl yer, vicdanlı, âdil, insaflı, emanete hıyanet etmez, para delisi olmayan, rant için her (...)'u yemeyen, rüşvet ve komisyon almayan bürokratlarımızı, politikacıları, iş adamlarını tenzih eder, ellerinden öperim; sağ olsunlar, var olsunlar, eksik olmasınlar. Kendilerine selamlar, hürmetler, hayır dualar ederim.
Gelelim konuya:
Üçüncü köprü yapılacak ya, İzmit körfezine köprü-yol yapılacak ya, işte rantçılar harekete geçtiler. Bin bir dalavere, alavere, hile ile yolların güzergahını öğrendiler ve oralardaki araziyi ucuza kapattılar ve şimdi rant yemeye hazırlanıyorlar.
Sadece üçüncü köprü, İzmit Körfezi köprüsü değil irili ufaklı yüz binlerce konuda rant yeniyor.
Rant yüzünden İstanbul'da nefes alınacak yer kalmadı. Herifler, ellerinden gelse Taksim meydanına bile bina yapar.
Sadece İstanbul civarında on binden fazla inşaat ve yapılaşmaya kapalı arazi ve arsaya şaibeli izinler çıktı. Rant rant rant...
Bu rantlar haramdır. Elde edilen gelirler devletin, halkın, ülkenin hakkıdır. Bunları haram ve gayr-i meşru şekilde elde edenlere lanet olsun.
Bu rantlar devlet bütçesine girse, Türkiye iç ve dış borçlarını beş senede öder bitirir.
Rant yiyen kafirlere, materyalistlere, ateistlere, ahireti inkar edenlere fazla bir şey demiyorum. Lakin hem Müslüman geçinip, hem de haram, necis, kara, kirli servetler edinenlere karşı öfkem çok büyüktür.
Cenab-ı hak belalarını versin.
Kirli ve kara servetleri onlara ateş olsun.
Rahat ve huzur içinde yiyemesinler.
Dünyada ve ahirette işleri yaman olacak. Rezillik onlara, rüsvaylık onlara.
"Saçmalama, hezeyanlarına son ver, bak ne güzel yiyoruz haram paraları, çatır çutur, çıtır çıtır... Oh kekah, gel keyfim gel..."
Ya öyle mi!.. A ne oldum delisi, sen ne olacağını düşünüyor musun?