Böyle siyaset düşman başına
Bir defa açık konuşmuyorlar...
Saklı tuttukları esas fikirlerini olduğu gibi açıklasalar daha mı kötü duruma düşerler?
Hayır, bundan kötüsü iptidai kabilelerde bile olmaz...
Kaybettikçe hırçınlaşıyorlar, şirretleşiyorlar...
Mesela CHP'yi ele alalım...
Bir gazeteci aynen şöyle diyor:
- CHP ve yandaşları devleti ve Türk halkını dinden, dindarlardan kurtarmaya çalışıyor...
Kara mizahın bundan güzeli olur mu? Bence olmaz...
Devleti ve Türk halkını dinden kurtarma faaliyetlerinin yarısı kadar çalışsalar da kendilerini kinden kurtarsalar en büyük iyiliği yapmış olurlar...
Geçmişte A. Necdet Sezer'e iltica ederlerdi... Tabii zat-ı muhterem taleplerini geri çevirmez, gönüllerini hoş ederdi...
Olmazsa, Anayasa Mahkemesi, Danıştay tutardı ellerinden...
Şüpheli durumlarda "çatışma çıkar" tehditleriyle mahkemeyi bile tesir altına almaya çalışırlardı...
Elleri daldan-budaktan kesildiği zaman ise, darbe davetiyesi çıkartırlardı... çünkü, medya denilen yalancı yuvası her zaman dayanakları olmuştu...
Şuna bakın, şuna:
Yazar Perihan Mağden'in "Akşam gazetesi yaratığı" diye tarif ettiği Oray Eğin/Darbecilik kötü bir şey değildir/ başlığı atabiliyor yazısına.
O gazetenin bir yazarı gözaltına alınmıştı, sonra bırakıldı...
Malum yazar ise: /Sözde değil, özde Atatürkçüler, Atatürkler, özde Asena'ların doğumunu başarmalıyız/ şifreli yazısını yazıyor...
Yazısı baştanbaşa Asena üzerine monte edilmiş... Oryantal Asena bir şaşırtmacadır... Esası, Ergenekon efsanesindeki Asena... Yani Türkçesi, Ergenekon çetesi hakkında şifreli gönderme yapıyor sayın yazar...
Darbe davetçisinin ve çete zanlısının yazı yazdığı gazete İslâm ve başörtüsü adını duyduğu vakit köşe köşe, nokta nokta şahlanıyor.
Tuhaf değil mi?
Akşam gazetesinin yayın müdürü Serdar Turgut hepsine vekaleten ağzındaki baklayı çıkarıyor:
"Hepimizin çocuklarının geleceği ile oynanıyor...
Daha güzel ve mutlu bir ülke oluşturma gücü, enerjisi elimizden gidiyor, kimsenin umurunda mı acaba?.."
Sahi ne anladınız bu kapalı cümleden?
Ben izah edeyim anladıklarımı:
Sayın Serdar Turgut beyefendi diyor ki:
"Başörtüsü yasağı kalktı... Artık Anadolu çocukları üniversiteleri dolduracak... Ve onlar canla-başla okumaya verecekler kendilerini... Oysa bizimkiler, yani Beyaz Türklerin çocukları içki içecekler, dans edecekler, okulda başarılı bir öğrenci olamayacaklar...
Halbuki bugüne değin hep bizim çocuklar okudular... Okulu bitirdikleri gün göreve atandılar... Amma hoşafın yağı kesiliyor galiba"...
Haksız değildir mutlaka...
Eee, bu durumda Akşam yaratığı ve çete sanığı filan; ya "Darbe kötü değildir" hezeyanında bulunur, ya da öteki Asena'yı dile dolayıp Ergenekon çetesine selamlar gönderir...
Müdür efendi haklıdır şikâyetinde...
Eğer başörtüsü yasağı kalkar da Anadolu çocukları üniversitelerde okurlarsa bir devrin sonuna gelmiş olacağız...
"Akşam yaratığı" resmen suç işliyor... Bu suçun ortağı da onun müdür mevkiindeki koruyucusu...
Dikkat buyurun şu söze:
"Bugün vatandaşı olduğumuz devlet de darbe ile kurulmadı mı?"
Suç olan bir ifadeye meşruiyet gömleği giydirmeye gayret eyleyen yaratık, kıçının yorgan dışında kaldığının farkında mı acaba?
Ne var ki Deniz Baykal siyasetinde gazeteler, yani yandaşlar daha tutarlı olamazlar...
Türkiye hep zorbaların gölgesi altında kalmayacaktır...
İnşallah diyelim...
Baş cellat fırsat bulsa ülkeyi yönetecek
Derileri yüzecek, ruhları kanatacak
Aklınca bir hizmete adamış kendisini
İdam sehpalarıyla vatanı donatacak...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.