Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘Ben açık saçık Rabia Hatum’um’

‘Ben açık saçık Rabia Hatum’um’

Günün kahramanı Rabia’lar. Ben de kadın kahramanlar geçidini yazmak istiyordum. Lakin önce bu duygumu körelten ve sulandıranlara tarizlerde bulunmak istiyorum. Sezen Aksu açıkhava konserlerine yeniden başlamış ve ilk gününde kendine özgü bir ifade kullanmış: Ben açık saçık Rabia Hatun’um... Elbette burada bir benzetme var ve benzetme ve analoji sanatında benzetilen elbette daha mualla ve yüksek mevkidedir. Bu itibarla, Sezen Aksu Rabia Hatun’a özenebilir ve öykünebilir lakin bu Rabia Adeviyye’nin Sezen Aksu gibi birisi olduğu anlamına gelmez. Günümüzde insanlar benzetme sanatını bile kavrayamıyor ve anlamıyorlar. Bu bakımdan kimileri Sezen Aksu’nun bu zorlama benzetmesini ciddiye alabilir ve müziğin divasını tasavvufun kadın kahramanına benzetebilir. Lakin bu mukayese yer ile gök arasında bir mukayesedir veya sera ile Süreyya’nın birbirine karıştırılmasıdır. Sezen Aksu’nun benzetmesi bana hemen Uygur Anası olarak anılan Rabia Kader’i hatırlattı. Bizde hâlâ adının Kadir mi Kader mi olduğunda ittifak edilebilmiş değil. Lakin 11 Temmuz (2009) tarihli Hürriyet gazetesinin Washington Muhabiri Tolga Tanış bu efsanevi kadınla; Rabia Kader’le görüşmüş. Elbette bugünlerde Rabia Kader ve benzerlerini tanımakta fayda var. Kimileri Sezen Aksu’ya diva derken Rabia Kader’e de Asena diyor. Lakin Hürriyet gazetesinde dikkat çeken ve üzen bir taraf oldu. Mutlaka Tolga Tanış profilden ve değişik yönlerden birçok kare fotoğrafını almıştır. Bunda şüphe yok. Lakin seçilen ve Hürriyet gazetesinin birinci sayfasına yerleştirilen fotoğraf Sezen Aksu’nun sözlerini hatırlatıyor. ‘Ben açık saçık bir Rabia Hatun’um’.
¥
Gerçekten de bu fotoğrafın seçimi üzücü olmuştur. Sanki mesele Doğu Türkistan meselesi değil de Ayşe Arman’ın fantezileridir. Veya daha doğru bir ifade ile bütün hayatını kadınların açılmasına ve saçılmasına vakfeden ve tabir caizse Ali Poyrazoğlu gibi özgürleştirilmesine adayan Ertuğrul Özkök, Doğu Türkistan davasını fantezilerine kurban ediyor ve fantezileri üzerinden ulvi davaları boğuyor. Bu yakışık almamıştır. 62 yaşında ve 11 çocuk sahibi olan Rabia Kader’in söz konusu fotoğrafı bir kadın kahramandan ziyade frikik veren bir sanatçıya benzemiştir. Beğensek de beğenmesek de Rabia Kader Burma muhalefet lideri Aung San Suu Kyi’ye benzemektedir. Ulusal bir kahramandır. Kader onu Rabia Kader ve Uygurların manevi anası yapmış ve liderliğine getirmiştir. Zira, Doğu Türkistan’ın tabii lideri olan İsa Yusuf Alptekin Hindistan üzerinden Türkiye’ye geldikten sonra bir nevi hareket serbestisini kaybetmiş ve yaşlılığın verdiği ağırlıkla da dinamizmini yitirmiş idi. 1995 yılında da vefat ettikten sonra fiili boşluk fiziki boşluğa da inkilap etmiştir. Bu açıdan Rabia Kader, 40 yıldır lider aradığını ama bulamayınca kendisinin lider olduğunu ifade etmektedir. Bu ifade bizim efsanevi Şark klasiklerinden olan Simurg hikayesini hatırlatmaktadır. Bizim de mümkün mertebe bu liderliği aşındırmak değil aşınan tarafları varsa veya yanlış tarafları varsa tashih etmemiz gerekir. Türk dünyası kadın liderler açısından da münbit bir saha ve vahadır. Bu efsanevi kadın kahramanlardan birisi de Dilşad Hatun’dur. Esasında Dilşad Hatun Kazanlı Prenses Siyum Bike’nin bir başka kopyasıdır. Birisi Rus yayılmacılığına karşı cinsiyetini hiçe sayarak erkeklerin geride bıraktığı mücadeleyi devralmış ve kendisini ve hayatını vatanı için siper etmiştir. Dilşad Hatun da asırlar önce eşini ve halkını Çin mezaliminden kurtarmak için öne atılmış ve fırlamış ve ölümüne Çinlilerle mücadele etmiştir. Hakkında Pearl Buck Imperial Woman ve Sui Cien Sin, Siang Fei gibi romanlar yazmıştır.
¥
Günümüzde de bu kahramanlık hikayeleri devam etmektedir. Tursun Gül bunlardan birisidir. Koltuk değneğiyle birlikte Çinli polislerin ve askerlerin önüne fırlamış ve Tiananmen Meydanı’ndaki gençler gibi ‘Özgür olmak ve kocamı geri almak istiyorum’ diye haykırmıştır. Bu irade üzerine Çin kolluk kuvvetleri gerilemek ve geri adım atmak mecburiyetinde kalmışlardır. The Times gazetesine konuşan 30 yaşındaki Tursun Gül konuşurken gözyaşlarına hakim olamamış ve onları başından çıkarmadığı baş örtüsüyle silmiş ve 33 yaşındaki kocası Maimati’nin kalp hastası olduğunu ve sağlığından endişe ettiğini söylemiş. Böyle ciğerli aile reisleri milletleri dahi yönetebilir. Tursun Gül de Uygurların Nene Hatun’udur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi