Abdullah Yıldız

Abdullah Yıldız

Doğu Türkistan, Patani ve Dünya Müslümanları

Doğu Türkistan, Patani ve Dünya Müslümanları

İlk yazarlık tecrübemi 1976-1978 yıllarında haftalık Yeniden Milli Mücadele dergisinde kazanmıştım. O yılların hâkim jargonu daha çok milliyetçi-muhafazakâr çizgideydi. Önce kısa haberler ve yorumlarla işe başlamış, sonra da uzun inceleme ve araştırma yazıları ile devam etmiştik. Bizim gibi, o mektepte yetişen ve bugün önemli medya kuruluşlarında hizmet veren arkadaşlarımız, ağabeylerimiz var...
Geçen hafta Doğu Türkistan’da Çin katliamı başlayınca, hemen aklıma Y.M.Mücadele dergisinin 1977-1978 yıllarına dair sayıları geldi. Yaklaşık iki yıl, derginin “İslâm Kültürü” ve “İslâm Dünyası” sayfalarını hazırlamıştım. “İslâm Dünyası” sayfalarında Doğu Türkistan davasına ve konu ile ilgili haberlere sıkça yer vermişiz. Sadece Doğu Türkistan mı? Bugün hâlâ zulüm, işkence ve katliama tabi tutulan Patani Müslümanları, zaman zaman gündemimize giren Filipinler’deki Moro Müslümanları, Somali-Habeşistan arasındaki Eritre Müslümanları ve diğerleri... Trajik hakikat şu ki; o günlerden beri dünyada akan kan neredeyse sadece Müslümanların kanı: Filistin, Keşmir; sonra Bosna, Çeçenistan, Afganistan, Irak vd...
Dünya Müslümanlarının başlarına gelenleri bir bütün halinde değerlendirmezsek, yanlış yaparız, gelişmeleri yanlış okuruz. Yüzyıllar boyu İslâm âleminin liderliğini ve hilafet görevini deruhte eden Devlet-i Âliye’nin (Osmanlı) sükûtundan sonra, ne yazık ki, geniş İslâm coğrafyasının kaderi, hep işgal, katliam, sürgün, yıkım, kan ve gözyaşı oldu. Bugün ise, yeniden derlenip toparlanma belirtileri gösteren, egemen zulüm imparatorluklarına karşı yegâne alternatif olma potansiyeli taşıyan İslâm dünyası; ABD, Çin ve Rusya başta olmak üzere yerkürenin şer güçleri tarafından sıkı kontrol altında tutulmakta, birlik ve dirliklerini sağlayıp güçlenmelerine ve yeniden ayağa kalkmalarına fırsat verilmemektedir. Evet, dünya Müslümanları, yenilgi ve dağılma süreçlerini geride bırakıp tekrar tarih sahnesindeki yerlerini almaya hazırlanıyorlar. İnanıyoruz ki, Allah mümin kullarına yeniden nusret ve zafer ihsan edecektir.
“Onlar ağızlarıyla Allah'ın nûrunu söndürmek istiyorlar. Halbuki, kâfirler istemeseler de Allah nûrunu tamamlayacaktır.” (Saff/8; Tevbe/32)
Tarih, zulümle âbâd olunamayacağının sayısız delilleri ve örnekleriyle doludur. Onun için, denmiştir ki: “Küfür devam edebilir ama zulüm asla daim olmaz.” Çin ve diğer zalimlerin zulmü de asla daimi olamaz.
1970’lerde Y.M.Mücadele dergisinde sık sık beyanatları yer alan Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti eski Genel Sekreteri merhum İsa Yusuf Alptekin’in, “Doğu Türkistan Davası” isimli kitabı; Doğu Türkistan tarihi ve bağımsızlık mücadeleleri hakkında detaylı ve ilk elden bilgiler içeriyor:
Tarihi İpek Yolu üzerinde bulunan, Kaşgar, Yarkent, Aksu, Kuça, Hotan gibi kadîm Türk-İslâm medeniyetinin önemli merkezlerine sahip olan Doğu Türkistan, Türklerin İslâm’ı kabulünden önceki dönemde Uygurların, İslâm’dan sonra da başta Karahanlılar olmak üzere pek çok Türk-İslâm devletinin hâkimiyetinde uzun yıllar yaşadı. Türk-İslâm medeniyetinin önemli ürünleri, eserleri buralarda ortaya çıktı. Kaşgarlı Mahmut’un “Divân-ı Lügati’t-Türk”ü ve Yusuf Has Hacib’in “Kutadgu Bilig”i bunlardan sadece ikisi. Sonraki yıllarda gerek Moğollarla gerek Çinlilerle yapılan sayısız mücadeleleri görüyoruz.
18. yüzyıl sonlarında Çin-Mançur istilalarına uğrayan Doğu Türkistan, 19. yüzyılda çetin mücadelelere sahne oldu; 20. yüzyılda ise önce Milliyetçi Çin, sonra da Komünist Çin yönetimince işgal edildi.
Yüzyıllarca bağımsız yaşamış olan Doğu Türkistan Müslümanları, son iki yüzyılda Çin işgalcilerine karşı sayısız isyan gerçekleştirdiler. Nihayet 12 Kasım 1933’te Çin esaretinden kurtulan Doğu Türkistan, Hoca Niyaz Hacı liderliğinde bağımsız oldular. Ancak bir süre sonra Rus ve Çin istilasına uğradılar. 1944’te Ali Han Töre ve Osman Batur İslâmbay liderliğinde tekrar bağımsız olup Doğu Türkistan İslâm Cumhuriyeti devletini kuran Uygur Müslümanları, Rus-Çin işbirliği ve baskıları ile zaman zaman sıkıntılar yaşasalar da 1949’a kadar bağımsız kaldılar. 1949’daki Komünist Çin işgali ise çok kanlı ve acımasız oldu. Korkunç katliamların ardından, Doğu Türkistan Müslümanlarına adeta nefes bile aldırmayan yasaklar, onları derin bir sessizliğe gömdü. Yapılan sayısız isyan dünyaya duyurulmadı... Ta ki, önceki hafta Cumhurbaşkanımız Sayın Abdullah Gül’ün Urumçi’yi ziyaretine kadar. Bu ziyaretin hemen akabinde, çok sayıda Doğu Türkistanlı kızın önce tecavüz edilip sonra hunharca katledilmelerine gösterilen tepkilerle başlayan olaylar yüzlerce Müslüman kardeşimizin vahşice şehid edilmesi ile sonuçlandı. Bu kez, Doğu Türkistan’da olup-bitenleri dünyanın gözünden saklayamayan Komünist Çin yönetimi, büyük bir telaş ve kudurganlık içinde.
İnanıyoruz ki, Uygurları asimile etmek için her türlü tedbiri alan Çin bunu başaramayacak, Müslüman dünyanın ve Türkiye’nin asla yalnız bırakmayacağı Doğu Türkistan için yarınlar daha aydınlık olacaktır.
Bir zamanlar Patani İslâm Cumhuriyeti yönetiminde bağımsız yaşayan Patani Müslümanları ise, 1902’de bölgenin İngiliz işgaline girmesiyle bağımsızlıklarını yitirdiler. Sonra Budist Tayland yönetiminin insafına terk edilen Patanililer, 1960’lardan beri bağımsızlık mücadelesi veriyorlar. Geçen ay Tayland ordusunun korkunç katliamlar işlediği Patani’den, maalesef dünya da, Müslümanlar da haber alamıyor.
Katliamlar yüreğimizi dağlıyor! Ama bilelim ki, Müslümanların tarih sahnesine dönüşü kanla önlenemez!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Abdullah Yıldız Arşivi