Hasan Karakaya

Hasan Karakaya

CHP, Honduras’ta da iktidar olamaz; çünkü!

CHP, Honduras’ta da iktidar olamaz; çünkü!

Genç Siviller tarafından önceki gün CHP Genel Merkezi önünde yapılan “gösteri”yi ve burada açılan “ilginç pankartları” görmüş olmalısınız... Genç Siviller; “askere sivil yargı yolu”nu açan yasaya TBMM’de “evet” oyu verip, Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından onaylandıktan sonra; “evet” oyu verdiği yasanın “iptali” için Anayasa Mahkemesi’ne gitme kararı alan CHP’nin tavrını eleştiriyorlar ve CHP kurmaylarına; “Siz mahkemenin kuryeleri, postacıları değil, halkın vekillerisiniz... Gelin, siz de ömr-ü hayatınızda bir kez olsun demokrasi ve özgürlüklerden yana bir iş yapın” şeklinde sesleniyorlardı...
Eylem esnasında açılan bir “pankart” vardı ki; pankarttaki söz, çok hoşuma gitti...
Şöyle yazıyordu pankartta:
“CHP Honduras’ta iktidar olur”
Mu acaba?..
Bana öyle geliyor ki, CHP; “bu kafa”yla Honduras’ta da iktidar olamaz... Çünkü Honduras halkı, “cuntacıları protesto” etmek için sokaklara fırlayıp, günlerce asker taşladı!..
Herhalde CHP’yi de taşlarlardı!..
UYKUDA İKEN DOĞRU YAPIYORLAR!
Genç Siviller’in, CHP Genel Merkezi önünde eylem yaptığı saatlerde CHP kurmayları da; “Bunu kamuoyuna anlatamayız” yönündeki görüşlere rağmen, “oybirliği” ile Anayasa Mahkemesi’ne gitme kararı alıyorlardı!.. CHP’nin iptal talebinin gerekçesi şuydu: “Darbe girişimi bir disiplin suçudur, dolayısıyla sivil mahkemede yargılanamaz!”
Bunu söyleyen CHP, daha kısa bir süre önce; “Geçici 15. maddeyi kaldıralım, 12 Eylül darbecilerini yargılayalım” diyordu, iyi mi?..
Bunu demekle; akılları sıra, “darbeci” değil, “demokrat” olduklarını gösterecekler!..
Ne var ki;
Kemal Anadol gibiler, çatıdaki “uydu”larla oynayıp, ekrandaki “görüntü”yü de ortadan kaldırıyorlar.
Efendim; içlerinden geldiği için CHP’yi çok iyi bilen AK Parti Ankara Milletvekili Haluk Özdalga, CHP’nin tavrı için demiş ki;
“CHP, kabul oyu verdiği bir yasanın iptali için mahkemeye giden bir parti olarak tuhaf ve acınacak bir görüntü içinde...
TBMM’deki görüşmeler geceyarısından sonra yapıldığı için, olup bitenin farkına varamadıklarını, bilerek oy vermediklerini ileri sürüyorlar. Böylece CHP’nin, uykuda ve bilinçsiz oy kullandığında daha doğru yapan bir parti olduğu anlaşılıyor. Daha önce, Ergenekon çetelerinin, darbecilerin, faili meçhul cinayet şebekelerinin siyasi avukatlığını üstlendiğini ilan eden Baykal, şimdi bunların hukuki zeminde de avukatlığını yüklenmiş oluyor.”
Bu “eleştiri”ye verilecek “cevap” ne olmalıdır?.. “Biz, darbecilerin avukatı değiliz!” demek, değil mi?..
Nerdeee...
CHP Grup Başkanvekili Kemal Anadol, Özdalga’ya cevap verirken ne demiş biliyor musunuz;
“Talat Aydemir ve Fethi Gürcan, darbe yaptıkları için Askerî Mahkeme’de yargılandılar ve idama mahkûm oldular. İdam kararı veren, Haluk Özdalga’nın babası Numan Özdalga idi. Askeri Mahkeme’nin duruşma yargıcı idi. Haluk Özdalga, babasıyla iftihar mı ediyor, babasından utanıyor mu? Evvela onun hesabını versin.”
Breh!... Breh!... Breh!...
Ne cevap ama?!?..
CHP’NİN YAŞAM BİÇİMİ: RAKI İLE PEYNİR!
Bütün bu gelişmeler de gösteriyor ki; Genç Siviller, yerden göğe haklıdır!..
Gerçekten de;
“CHP, ancak Honduras’ta iktidar olur!”
Hayır, hayır!..
“Bu kafa” ile orada da iktidar olamazlar!.. Çünkü CHP, “halktan kopuk” bir partidir!.. Ne “halkın inançları”na saygı gösterirler, ne de “halkın düşünceleri”ne!..
Zaten “iktidar olamayışları”nın tek sebebi, bu “halktan kopukluk” değil midir?..
“Halktan kopuk” olunca, “halkın inadına” şeyler yaparlar!.. Meselâ Honduras halkı “darbeye karşıdır” ya, CHP orada iktidar olsa, bu defa “halkın inadına” bir yol izler ve yolda, sokakta halk tarafından taşlanırlar!..
MİLLET NEYİ KONUŞUYOR, CHP NE İLE MEŞGUL?
Meselâ, “Türkiye’deki CHP’yi” ele alalım... Halk, şu günlerde neyi konuşuyor?.. “Kızıl Çin’in Doğu Türkistan’da giriştiği soykırımı” konuşuyor!.. “Mukaddes mekânlarda içkili konser verilir mi, verilmez mi”, onu konuşuyor...
Dahası, “Hazar doğalgazını Türkiye üzerinden Avrupa’ya taşıyacak 7.9 milyar Avro’luk Nabucco Projesi’ne atılan imzaları” konuşuyor!..
Peki; bunları hiç ağızlarına almayan CHP’liler neyi konuşuyor, nelerle meşgul oluyor?..
Sadece bir “örnek” vermek bakımından, dün AA’dan geçen bir haberi aktarayım:
“CHP Gaziantep Milletvekili Yaşar Ağyüz, Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumu’nun (TAPDK), alkollü içki reklamlarına ilişkin tebliğde yaptığı değişikliği Meclis gündemine getirdi.
Ağyüz, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Ali Babacan'ın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na sunduğu yazılı soru önergesinde, tebliğin, ‘Her yönüyle baskıcı, amacını aşan, yasaklayıcı nitelikte’ olduğunu ileri sürdü.
Tebliğin getirdiği kısıtlamaların, yaşam biçimine, kültüre, ülkenin imajına ve turizme olumsuz etkisi olup olmayacağını soran Ağyüz, ‘Rakı ile balığın, şarap ile peynirin, bira ile cipsin bir arada gösterilmesinin engellenme mantığı, hangi kriterlere dayanıyor? Bu, içkinin satışını ve tüketimini yasaklamak değil mi? Bu tebliğle, aşamalı olarak örtülü yasaklama mı getirilmek isteniyor?’ dedi.”
Evet; iktidar “dev proje”lerle meşgul olurken, muhalefetteki CHP, “Rakı, şarap, bira” ile meşgul!..
“Rakı ile balık.”
“Şarap ile peynir.”
“Bira ile cips.”
Bir arada olsun ki; “yaşam biçimi”ne, “kültür”e ve “Türkiye’nin imajı”na zarar verilmesin!..
“Kafa”ya bakın!..
“Millet” nerede, “muhalefet” nerede?..
Bu “fıçı kafalılık” veya “kadeh kafalılık”tır ki; Türkiye’yi sürekli “kaos”a sürüklemiş, sürekli “gerilim” konusu olmuştur!..
CHP, öyle bir “halk partisi”dir ki;
Onun gözündeki halkın “yaşam biçimi” rakıya, şaraba veya biraya endekslidir!..
Demek oluyor ki;
“Rakı ile balık” yemiyor, “şarap içip konser dinlemiyor” isen, sen “halk” değil, “çağdışı kalmış, “ilkel bir yaratık”sın!..
Söyleyin Allah aşkına;
Böyle bir parti, hiç “iktidar” olabilir mi?..
Honduras’ta bile iktidar olamazlar!..
EZAN SESİ Mİ, ALMAN BAYRAĞI MI?
Sadece “cuntacılık” veya “fıçı kafalılık”tan dolayı değil, CHP’nin halktan kopukluğu o raddelere ulaşmış ki; “Ezan’ın susması” için “Almanlarla işbirliği” yapma noktasına kadar varmış!..
Efendim, olay şu:
Birkaç gün önce, bir okurumdan mektup aldım... Hem “CHP zihniyeti”nden yakınıyor, hem de bu zihniyetin “yabancılarla işbirliği” yapıp, “Ezan’ı susturması”ndan!..
Okurumun ifadesine göre, olay şu:
Kuşadası-Söke Karayolu üzerinde bulunan ve içinde 140 hanenin yer aldığı Bilgi Kent Sitesi sakinlerinden İsmet Yıldırım, Haziran ayı başlarında “merkezi sistemle okunan ezan”ın sitede de duyulması için, sitenin yakındaki bir direğe iki adet hoparlör sistemi kurar... Telsiz bağlantısıyla, merkezi ezan yayını verilen hoparlörler, Bilgi Kent Sitesi ile çevredeki Alman, Hollandalı ve Danimarkalılar’ın da yaşadığı diğer site ve evlerde rahatsızlığa sebep olur...
Site sakinlerinden Alman Prof. Helmuth Koenig, ezan sesinin kendisini rahatsız ettiğini söyler ve “susturulmasını” ister!..
Site sakinlerinden Cemal Çengelci ve Mehmet Öksüzler derler ki; “Ezan sesinden rahatsız olan Alman Prof.’un evinin üçüncü katında bir bayrak direği vardır ve o direkte bulunan Alman bayrağı, 24 saat süreyle dalgalanmaktadır!..
Alman Prof. madem ki ezan sesinden rahatsızdır, biz de o direkte Alman bayrağının dalgalanmasından rahatsızlık duyuyoruz!..”
Elbette, sitede “ezan sussun” diyenler ile “bayrak insin” diyenler arasında tartışma başlar!..
Site sakinleri Kuşadası Müftülüğü’ne giderler, Jandarma’ya başvururlar, en sonunda savcılığa müracaat ederler!.. Derler ki; “En yakın köye 3-4 kilometre mesafedeyiz... Ezan sesine hasretiz... Ne olur, bizi engellemesinler!..” Maalesef bir sonuç alamazlar!..
Onlar böyle bir mücadele içinde iken, “yabancılar” ve onların “yerli yardım ve yasakçıları” da boş durmazlar tabiî!..
Alman Prof. Helmuth Koenig, yanına “CHP zihniyeti” taşıyan birkaç kişiyi alır ve hep birlikte Kuşadası Müftülüğü’ne gidip; Türkiye’de “iyi iş” yapan, “şablon ifade”lerle dolu şöyle bir dilekçe verirler:
“Bunlar siteyi ele geçirip, burada şeriat düzeni kurmak ve tarikat yuvalarını çoğaltmak istiyorlar!”
Bu kadarını, herhalde “Alman” düşünemezdi!.. Herhalde “CHP kafalılar” akıl verdi kendisine!.. Öyle ya; Türkiye’de “şeriat” ve “tarikat” tehlikesi(!)nden söz ettin mi, kabul ettiremeyeceğin şey yoktur!..
Nitekim, öyle de olmuş!..
Kuşadası Müftüsü İbrahim Türedioğlu, toplanan “imza”ları yeterli görmediğinden, Bilgi Kent Sitesi Yönetim Kurulu Başkanı Sadık Düzöz de, toplanan imzaları “yok” saydığından, karar verilmiş;
“Ezan sesinin susmasına!.. Alman bayrağının dalgalanmaya devam etmesine!..”
EZAN DA BENİM YAŞAM BİÇİMİM!
Sizin anlayacağınız;
“Deniz Feneri” ve “Zahid Akman” konularında “Almanlarla işbirliği” halinde bulunan CHP’liler, aynı işbirliğini Kuşadası/Söke civarında da sürdürüp, sonunda “ezanı susturmayı” başarmışlar!..
Okurum, mektubunun sonunda, “CHP’nin kazandığı sahil kesimleri”nde, yabancıların “kilise açmak” için yaptıkları müracaatların yoğunlaştığına dikkat çekip, diyordu ki;
“Bu dâvâ bizi aştı... İlginize, bilginize!”
Şu hâle bakar mısınız;
Ankara’da “Rakı ile balık!.. Şarap ile Peynir!.. Bira ile cips” içirip-yedirmeyi bir “çağdaşlık” ölçüsü ve “yaşam biçimi” sayan ve bunlara müdahalenin “yaşam biçimine müdahale” olacağını ileri süren CHP, Kuşadası-Söke arasında, hem de “Almanlarla işbirliği” yaparak, “halkın yaşam biçimi”ne saldırıyor!.. “Alman bayrağının dalgalanması”na seslerini çıkarmıyorlar da, “ezan sesi”ni susturuyorlar!..
Söyleyin Allah aşkına; böyle bir CHP, Türkiye’de “iktidar” olabilir mi?
Bırakın Türkiye’yi;
Honduras’ta bile “iktidar” olamazlar!..
Çünkü Honduras’ta “halk” var!..
===========
Dâvâ-Bedava!
Bilirsiniz; bir “dâvâ” adamları vardır, bir de “bedava” adamlar... “Dâvâ” adamları, bütün varları ve yokları ile “ideal” peşinde koşarlar... Ne “uyku”larına önem verirler, ne “yemek”lerine...
Adeta “delicesine” mücadele ederler...
“Menzil-i maksuda ulaşmak” için, gerekirse canlarını verirler!..
Bu yüzden de onlar “saygıdeğer”dir...
Dedik ya; “dâvâ” adamlarına karşılık, bir de “bedava” adamlar vardır... “Para ile satmaya” kalksanız, yüzlerine bakan olmaz... “Bedava” verildikleri halde, bir “değer” ifade etmediklerinden elde kalırlar!.. “Bedava” adamlar sevilmezler... Onlara saygı da gösterilmez... Çünkü onlar; meselâ “yedek parçacı” iken, birilerinin el ve omuz vermesiyle, bir anda “bedavadan patron” olurlar!..
“Bedava mezar” bulsalar, hemen kendilerini atacak bu tipler, “şirket”leri de, “ihale”leri de “gazete” ve “televizyon”ları da “bedava”ya kapatmak için takla üzerine takla atarlar!..
“Tesis”lere de, “patron”luğa da “bedava”ya sahip olduklarından; “mal ve mülk” olarak “haddinden fazla zengin”dirler ama “sevgi ve saygı” yönünden “son derece fakir”dirler!..
Kimse sevmez onları...
Onlar da kimseyi sevmez!..

Önceki ve Sonraki Yazılar
Hasan Karakaya Arşivi