Yargı Yargıyı Bitirmemeli
Ülkede herkes soruyor, “Ne oluyoruz Allah aşkına? Hani hukuk herkese lazımdı? Hani adalet mülkün temeliydi? Hani yargı önünde herkes eşitti? Hani herkes birinci sınıf vatandaştı?”
Haksız da değiller hani. Şu haberlere bakınız: “Edinilen bilgilere göre; Adalet Bakanlığı, Kurul'un önceki gün yapılan toplantısına üyelerin geçen hafta yaptığı itiraz üzerine şekillenen kararname taslağıyla geldi. Ancak HSYK üyesi Ali Suat Ertosun, Ergenekon soruşturması savcıları Zekeriya Öz, Mehmet Ali Pekgüzel, Nihat Taşkın, Ercan Şafak, Murat Yönder, Fikret Seçen, Kasım İlimoğlu ile mahkeme heyetinden iki isim ve KCK operasyonunu gerçekleştiren savcıların değiştirilmesini istedi.
Ertosun ayrıca Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'nda faili meçhul cinayetler ile Albay Cemal Temizöz soruşturmasını yürüten savcıların görevden alınmasını talep etti. Bu teklife bazı üyeler destek verirken, HSYK'nın diğer üyeleri son dakika değişikliğine itirazda bulundu. Karşı çıkan üyeler, değiştirilmesi istenen hakim ve savcılarla ilgili bir soruşturma bulunmadığını, tayin talebi olmadan değişikliğin Kurul ilkelerine ters olduğunu vurguladı.” (*)
Burada HSYK ya da bir mim koymalı. Demek ıslahı gereken bir kurum da orası…
“Ergenekon” ülke için büyük bir imkan. Eğer bu dava yüz akı ile atlatılırsa, Türkiye yep yeni bir ülke olacak ve dünyada gerçekten hak ettiğimiz saygın yerimizi alacağız. Ülke, iç temizliğini yapacak. Devlet güven tazeleyecek. Demokrasi rayına girecek. Devlet millet kaynaşması sağlanacak. Hukukun üstünlüğü ilkesi dahi güven tazeleyecek.
Bunu en çok kim istemeli?
Hukuk ya da yargı camiası.
Peki görünen ne?
Bütün bunları isteyen ve istemeyen şeklinde darmadağınık bir hukuk camiası…
Hukuk kendi ayağına balta vuruyor anlayacağımız. Sapı da kendinden, eli de kendinden.
Böyle olmaz.
Her şey dünyanın gözü önünde cereyan ediyor. Ergenekon savcıları niye değişecekmiş? Kim istiyor bunu?
Zaten içeri alındığından beridir cezaevinde yatmayan sanıklar var. Hastahane onlara ceza evi olmuş. Ne ala.
Kimileri de “kata kulli” ile dışarıda…
Halkla dalga geçer gibi akşam tutukla, sabah evine yolla…
Ne olmuş? Bir hakim değişmiş, o kadar.
Ve sivil yargıyı sağlayacak yasa, Anayasa mahkemesinde iptal edilme yolunda.
Kim istiyor bunu?
Bütün dünyada haktan, hukuktan, özgürlüklerden yana, ama bizim ülkemizde statükodan, güçlüden, haksızlıktan ve hukuksuzluktan yana olan solcular, sosyalistler istiyor?
Türkiye’de solcular militarizmi ve faşizmi destekliyor maalesef.
Benim ülkemde her şey tepetaklak.
Bir babayiğit düzeltmeye kalksa, koro halinde malum çevre bağırıyor: “rejim elden gidiyor?”
Tercümesi şu: “Çıkarlarımız elden gidiyor.”
Artık kabak tadı verdi bunlar.
Kimse yargıya güvenmiyor. Herkes işine gelen sonucu alkışlıyor, gelmeyeni de yerin dibine sokuyor. Çünkü yargıya güvenmiyor. “Şeriatın kestiği parmak acımıyor”, ama kanunun kestiği parmak acıdan yürek zonklatıyor.
Neden? Yargı mensupları oturup bunu düşünmeli aslında.
İşte Anayasa mahkemesine giden yeni “sivil yargı” yasası. İptal edileceği kesin. 367 kadar saçma, ama bir o kadar da kesin iptaldir bence.
Neden?
Aynı çevreler öyle istiyor da ondan.
Kalkmış ve “yoksa ülkede kaos çıkar” diye mahkemeye meydan okumuşlardı, e-bildiri yayınlamışlardı. Sonuç ne oldu malum.
Bütün bunları yapın, sonra da kalkın, “yargıya güvenin” deyin.
Mahkemenin birinden bir suçluya 30 – 40 yıl hapis kararı çıksın. Diğeri de “suçsuz” diye serbest bıraksın. Birileri de kalksın “yargıya güvenin” desin.
Millet enayi değil.
Kimilerine öyle gözükmesi, çaresizlikten başka bir şey değil.
Millet çaresiz bırakılmışsa, rejim utansın.
Kendisi bilir, ya utanır, ya ölür. Bunun ortası olmaz. Çünkü tökezleyen ya yara kapaklanır, ya ayağa kalkar.
Sürekli tökezleyerek yaşanmaz herhalde…
(*)https://www.habervaktim.com/haber/79538/hsykda_son_dakika_baskisi.html