Hürriyet bunu hep yapıyor... ''Kezzap''lı manşetler!
Olacak!.. Bütün bunlar olacak!.. Hatta, bunlarla sınırlı kalmayacak, "daha başka olaylar" da olacak!.. çünkü, birilerine "huzur" batıyor!.. çünkü birileri "gerilim"den besleniyor!.. çünkü birileri, başlattıkları "topyekûn savaş"tan zaferle çıkmak istiyor!.. çünkü birileri; "köylü genç kız"ın şehire gelip de "başörtülü olarak okumasını" istemiyor... çünkü birileri, "İnanan insanların bir yerlere gelmesine" tahammül edemiyor!.. çünkü birileri; "özgürlük" ve "eşitlik" palavralarıyla "kafes arkası"ndan çıkardıkları kadını "sokakta kafeslememeye" devam etmek istiyor!.. çünkü birileri; hep "efendi" kalmak, hep "buyurmak" ve "öteki"ne hayat hakkı vermemek istiyor!.. çünkü birileri; "özgürlük"leri sadece kendileri için istiyor, başkaları için ise "müebbet yasak" sürsün istiyor!
411 Mİ BüYüK, 11 Mİ?
Dünkü Hürriyet ve Milliyet'in internet sitelerinde, "Kısa etekli öğrencilere kezzap paniği" başlığını okuyunca, hafızam beni taa 8 yıl öncesine götürdü!..
O zamanlar da gündemde "türban" vardı ve Hürriyet, o zamanlar da yine "kezzap"lı haberler yapmıştı!..
İşte bunun için, "olacak" diyorum... Bu tür haberler hep olacak!.. Bir olay ki; içinde "türban" varsa, "mahalle baskısı" da olacak, "kezzap" da!..
Hatta, "mini etekli kızı diri diri yaktılar" başlıkları da olacak!..
Ne zamana kadar?..
"Türbandan geri adım" atılana kadar!..
Ya da;
Anayasa Mahkemesi, "türban aleyhinde karar" verene kadar!..
Göreceksiniz, Anayasa Mahkemesi'nin "11 üyesi" eğer türban aleyhinde karar verirse, "11 el huzura kalktı" diye başlıklar atacaklardır!..
Tıpkı, Meclis'in "türban lehinde" verdiği kararı "411 el kaosa kalktı" sürmanşetiyle verdikleri gibi!..
Tabii, hiç kimse sormayacaktır;
"11 mi büyüktür, 411 mi?"
PROVOKASYON UYARISI
Dedim ya, içinde "türban" geçen bir olayda, her türlü "provokasyon"a, her türlü "tahrik" ve "kışkırtma"ya hazır olun!..
çünkü, "derin"ler böyle istiyor!
çünkü "Ergenekon"cular böyle istiyor!..
Geçenlerde aktarmıştım... Tekrar aktarmakta bir sakınca yok!..
Sabah'tan Emre Aköz, 5 Şubat tarihli yazısında diyordu ki;
"Diyelim ki 2008-2009 döneminde türbanlı kızlar üniversiteye girdi...
özellikle ilk ay içinde yapılacak... TV'lerin ana haber bülteninde "Flaş... Flaş..." diye duyurulacak... Ya da bazı gazetelerin manşetinde yer alacak haberleri görür gibiyim:
Bilmem ne üniversitesinde kantin baskısı... üniversitenin kantininde oturan başı açık kız öğrencinin çevresinde toplanan kızlı erkekli İslâmcı öğrenciler, "Niye başın açık... Al şu başörtüsünü tak" diye baskı yaptı... Başı açık öğrenci, ağlayarak, rektörlüğe sığındı...
Bu habere inanacaksınız!
İnanacaksınız, çünkü görüntüler bir cep telefonu kamerası ile saptanmış olacak.
Şöyle de olabilir: Ne tesadüf ki... üniversitede bir hocayla söyleşi yapmaya gitmiş gazeteciler, “Kantinde olay var” denmesi üzerine oraya koşup olayı görüntülemişlerdir!
Nereden mi biliyorum?
çünkü kışkırtma ve kurguhaber böyle yapılır. Bilirler ki "İnsanlar 'gördüklerine' inanır."
üç üniversiteden böyle görüntüler medyada yer alsın... Gerisi çorap söküğü gibi gelir:
"Biz demiştik..." diye başlayan yaygara, "Ordu göreve" sloganlarına kadar ulaşır.
Böyle şeyler olacağını biliyorum çünkü daha önce başka konularda benzerleri 'yürürlüğe kondu'...
Mesela 'Osmanlı Ermenileri Konferansı'na ev sahipliği yapmaya kalkıştığı için Boğaziçi üniversitesi'ni "gözden düşürme" kararı aldılar.
üniversitedeki Folklor Grubu'nun gösterisini, "PKK dansı yaptılar" diye sundular.”
HüRRİYET ESKİ BİR "KEZZAP"çI!
Emre Aköz, özetle demek istiyordu ki;
"Dün yaptılar, bugün de yaparlar!.. Zira; yaptıkları, yapacaklarının teminatıdır!."
Nasıl ki; "folklor grubu"nun gösterisini "PKK dansı" yaptılar, "pantolonlu hanım"ı da, "mini etekli" yaparlar!.. üstelik "kezzap" da attırırlar!..
Geçmişte de attırdıkları gibi!...
Tarih 11 Ekim 2000.... Hürriyet'in 1. sayfasında, "Kezzap zoruyla eylem" başlıklı bir haber yer aldı.
Ayrıntısı da şöyleydi:
"Atatürk üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde okuyan 200 kadar kız öğrencinin, 'yüzlerine kezzap atılacağı' tehdidiyle türban eylemine zorlandıkları ortaya çıktı. Atatürk üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yaşar Sütbeyaz; çevreden gelen, 'Türbanı açanın yüzüne kezzap atarız' tehditlerinin giderek yoğunlaştığını ve bu yüzden sessiz türban eylemi yapan öğrencilerin çaresiz kaldıklarını açıkladı. Türban yasağı uygulaması yüzünden kendisinin de tehditler aldığını belirten Sütbeyaz, eyleme katılan türbanlı öğrencilerden bazılarının çaresiz durumda kaldıklarını ve yardım istediklerini söyledi."
Gördüğünüz gibi;
"Türban" ve "kezzap" kelimelerinin yan yana kullanıldığı ilk haber böyle!.. Ancak; hiç kimsenin yüzüne kezzap atılmadığını, herhangi bir olay yaşanmadığını hemen belirtelim!..
Ama, "yalan"a ve "yalanlanma"ya doymayan "Hürriyet, bu tür haberleri daha sonra da sürdürdü...
öZDEMİR İNCE İMZALI YALAN!
Tarih, 20 Aralık 2003... Bu defa, Hürriyet'in sürmanşetinde "mini etekli kızı diri diri yaktılar" başlıklı bir haber var.
Haberin özeti şöyle:
"Hürriyet yazarı özdemir İnce, 5 milyon Müslüman'ın yaşadığı Fransa'da, türbanın yasaklanmasına varacak olayları inceledi. 30'a yakın kişiyle görüştü ve yazdı. Laiklik Kurulu'nun Türk üyesi Gaye Petek, 'Kızlara karşı yoğun baskılar ortaya çıktı. Bir genç kız, kısa etek nedeniyle bir sitenin çöp odasında diri diri yakıldı' dedi."
Oysa, bu olayın; "din"le ve "mini etek"le hiçbir ilgisi yoktu.
O zaman da yazdığımız gibi, olay şuydu:
"4 Ekim 2002'de, Paris'in banliyölerinde Vitry Sur Seine adlı "serseri yatağı" bir bölgede, 17 yaşındaki Sahane Benziane adlı genç kız, bir sitenin "çöp odası"nda diri diri yakılır!..
Yakanlar, Kuzey Afrika göçmeni C.Darrar ve İtalyan asıllı T.Rocca adlı "iki getto serserisi"dir!..
Anlayacağınız;
Bu olayın, "din"le veya "mini etek"le hiçbir ilgisi yoktur!..
Ne var ki;
Türkiye'de yaptığı "başörtüsü düşmanlığı" ile yetinmeyip, Fransa'ya kadar giden Hürriyet yazarı özdemir İnce, burada, düşmanlığına yeni kanıtlar arar!..
Bulur da!!!
Gider, Gaye Petek Şalom adlı kadını bulur!..
Gaye Petek Şalom da, azılı bir "örtü düşmanı"dır!..
Zaten bir Marksist ve Ateist olduğunu gizlemeyen özdemir İnce, bu kadından aldığı bilgilerle, döşenir yazıyı!.. Hürriyet de, çeker sürmanşete:
"Mini etekli kızı, diri diri yaktılar!"
Kim?..
Adres net değil, ama "mesaj" çok açık:
"Müslümanlar!"
öyle ya;
Beyefendi, "Fransa'daki türban yasağının perde arkası"nı araştırıyor!..
Kılavuzu da Gaye Petek Şalom!...
Gaye Petek Şalom adlı bu kadın, bir "Sabatayist"tir!.. Yahudi Jack Şalom'la evlenmiş ve onun soyadını almıştır!..
Şimdi, ayrıntılara girmiyorum.. Ama, şunu mutlaka söylemeliyim:
Hürriyet'in "mini etekli kızı diri diri yaktılar" başlıklı haberinden bir süre sonra Vakit muhabirleri Gaye Petek Şalom'a ulaştılar ve "doğru mu?" diye sordular!..
Gaye Hanım ne dese beğenirsiniz;
"Ben, o kızın Müslümanlar tarafından yakıldığını hiç söylemedim!
Sonuçta ne oldu, biliyor musunuz;
Hürriyet, daha sonra Muammer Elveren'i görevlendirdi ve "özdemir İnce'nin ayıbı"nı temizlediler!..
Evet, "hamamın namusu"nu kurtardılar!..
İNTERNET SİTESİNDEKİ YALAN!
Peki, "namuslu" kalmaya devam edebildiler mi?.. Yani, "başörtüsü" konulu haberlerde ince eleyip, sık dokudular mı?
Nerdeee!
"Alışmadık popoda don durmadığı" ve "tavuk poposunun tövbe tutmadığı" gibi, Hürriyet'in "ilke"leri de "teneke" çıkmaya devam etti.
Konya'daki "tesettür faciası" başlıklı haberin "palavra" çıkmasından... Katar'a gitmeyen Prof. Dr. Eser Karakaş'ın "Katar Emiri'nin hediye ettiği saati aldığı" yalanına... Ve Milliyet'in "9 ay 8 gün önceki" bir haberi, "bugün" meydana gelmiş gibi ve "180 derece tersinden" sunmasına kadar, bir sürü "yalan"a imza attılar!..
Bugünkü "gazete"lerinde yer alacak mı bilmiyorum, ama Hürriyet'in de, Milliyet'in de dünkü "internet" sitelerinde şöyle bir haber vardı:
"Kısa etekli öğrencilere kezzap paniği!"
Lütfen dikkat!..
Yine "etek", yine "kezzap!"
Neyse... Haberin ayrıntısı şöyleydi:
"Mersin'in Tarsus İlçesi'nde biri lise son, diğeri ilköğretim okulu 6. sınıf öğrencisi 2 kızın bacaklarına, eteklerinin kısa olduğu gerekçesiyle arkalarından gelen birkaç kişi tarafından şırınga ile sıvı bir madde püskürtüldü. Yanma hissi ile çığlık atan kız öğrencilerden biri kuaföre, diğeri okuluna sığındı."
MİNİ ETEK YOK!.. LAF ATMA YOK!
Peki, doğru muydu bu haber?.. Haberde "3 muhabirin imzası" olduğuna göre; demek ki 3 koldan araştırılmıştı!..
Demek ki, "doğru"ydu!..
Hem, ne diyordu Emre Aköz;
"Bu habere inanacaksınız!.. İnanacaksınız, çünkü görüntüler bir cep telefonu kamerası ile saptanmış olacak!..(...) Nereden mi biliyorum?.. çünkü kışkırtma ve kurgu haber böyle yapılır... Bilirler ki, insanlar, gördüklerine inanır!"
Ne yalan söyleyeyim, "kezzap paniği yaşayan kız öğrencilerin fotoğrafları"nı görünce, ben de inandım!.. Hele de, fotoğrafların üzerinde Doğan Haber Ajansı damgasını görünce!..
Demek oluyordu ki;
Adamlar "haberlerinin doğruluğu"na güveniyorlar ve üzerine "damga"larını basıyorlar!..
Uzatmayayım... Gerek "bizim muhabirler"in gerek ajans muhabirlerinin çabaları sonucu gerçeğe ulaşmamız pek de zor olmadı!..
"Olayın aslı" şuydu:
"Mersin'in Tarsus ilçesinde 2 kız öğrencinin mini etekli oldukları için kezzap atıldı haberleri üzerine açıklama yapan Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi B. S.Y.(11) yapılan haberlerin yalan olduğunu söyledi. Tarsus Emniyet Müdürlüğü olayla ilgili olarak geniş çaplı araştırma başlatırken, olayı gerçekleştirenlerin eşgalleri ve kimlikleri hakkında emniyetin elinde herhangi bir bilgi bulunmuyor. Bacağında yanıklar oluşan Atatürk İlköğretim Okulu öğrencisi B. S.Y. (11), yapılan haberlerin kesinlikle yalan olduğunu söyledi.
Cengiz Topel Lisesi karşısında yürürken yolda bir anda bacağında yanma hissettiğini belirten B.S.Y bunun üzerine hastaneye giderek tedavi olduğunu belirtti. Kesinlikle kendisine lâf atma ya da mini etek ile dolaşıyorsun diye bir kimsenin laf atmadığını anlatan B.S.Y, "Kesinlikle yapılan haberler yalan. Kendileri uydurmuşlar. Böyle bir şey olmadı. Benim eteğim de zaten uzundu. Nereden uydurmuşlar bu haberi bilmiyorum" dedi.
İsminin açıklanmasını istemeyen bir dershanede memur olarak çalışan E.İ (25) bu olayların yaşandığı saatlerde Atatürk Caddesinde üst geçitten aşağıya indikten sonra Devlet Hastanesi önüne geldiğinde sağ bacağında bir yanma hissettiğini belirterek, "Aldırış etmedim eve vardım. Eve vardığımda kot pantolonumun yırtıldığını gördüm. Bacağımda da küçük bir yanık oldu. Emniyete gitmedim. Bu olay ben hiç farkında olmadan oldu" dedi.
"BOMBA GİBİ HABERLER"E HAZIR OLUN!
Lütfen dikkat!.. Ortada "kısa etek" değil, "okul forması" var!..
"Laf atma" veya "tehdit" kesinlikle yok!
İşin daha enteresanı; 25 yaşındaki memure hanımın ayağında o an "etek" değil, "kot pantolon" var, iyi mi?!?..
Peki, bu "kısa etek" muhabbeti nereden çıktı?.. Eee, o kadarcık "provokasyon" ve o kadarcık "kışkırtma" da olsun artık!..
Ne de olsa; "türbana hayır" demelerine bir delil olmalı!.. "Mahalle baskısı"na bir delil olmalı!.. "411 el kaosa kalktı" başlığına bir delil olmalı!..
Dedim ya, bunlar olacak!..
"Daha başka olaylar" da olacak!.. "Birileri" tezgâhlayacak, "Aydın Doğan gazeteleri" yazacak!..
"Bomba"lara ve "gündeme bomba gibi düşen" haberlere hazır olun!..
Eee, "topyekün savaş" vermek kolay değil!..
"Saltanatı korumak" hiç kolay değil!..
-----
Gözünüzle bakın!
Bir adam; arkadaşına dönerek, büyük bir şaşkınlık ve heyecanla, "Baksana, tek gözlü bir kedi geliyor" demiş...
Arkadaşı cevap vermiş:
1) Gördüğün kedi değil, köpek.
2) Gelmiyor, gidiyor.
3) O gördüğün gözü değil, poposu!..
Ben de, meslektaşlarımı uyarayım dedim:
Bir: Mersin/Tarsus'taki olayın "türban"la hiçbir ilgisi yok!..
İki: Kezzap, kızların "bacak"larına değil, "boynundan aşağı" atılmış!..
üç: Olay öncesi "laf atan" veya "tehdit" eden yok!..
Dört: üzerine "kezzap" atılan bir hanımın ayağında "mini etek" yok, tam aksine "pantolon" var!..
Hani demek istiyorum ki, bir haberi yaparken; olan-bitene "gözünüzle" bakın!..