Enes’in günlüğünden

Hepinize "hayırlı günler" diliyorum. Kendimi tanıtmaya gerek yok, Ben Enes, haftada bir gün sizlerle duygularımı paylaşıyor, büyüklerin bizlerle ilgili yaptığı hatalara parmak basıyorum... Bu biraz haddini bilmez bir tavır olarak görülse de ben buna ihtiyaç olduğunu düşünüyorum. Bizler her zaman eleştiriliyoruz, büyüklerin bizlerle ilgili talepleri hiç bitmiyor. İşte nacizane ben de biz gençlerin büyüklerden beklentilerini burada dile getiriyorum...

Bu hafta sonu babaannemi ziyarete gittim... Babaannem, benim kendisini ziyaret edeceğimi bildiği için, hiç üşenmeden sevdiğim bütün yemekleri yapmış. Bu zaten her zaman böyledir, babaanneler ve dedeler anne babadan daha çok titrerler torunlarının üzerine. Hatta çoğu zaman biz torunlar ebeveynlerimizin koyduğu kuralları bozar ve büyük annelerimizin kucağına kaçarız. Bu tabi doğru değil ama çocuklukta sıkça başvurulan bir durum...

Babaannem, dindar bir kadındır, küçüklüğümden beri bana dinimi anlatır, namaz kılmayı, sürelerin anlamını dahi ondan öğrendim. Ama her nedense dini konuları anlatırken sürekli korku verir, cehennem vurgusu yapar ve ben büyük bir endişe içinde onu dinler bir hafta kendime gelemem...

Bu gittiğimde de biraz hoş beş ettikten sonra hemen beni odasına aldı ve saatlerce Cehennem azabını anlattı. İbadetlerimi yerine getirmediğim takdirde cehennemde nasıl yanacağımı, azap meleklerinin bana hangi şekillerde işkence edeceğini, hangi suretlere gireceğimi, kaynar sulara nasıl atılacağımı... büyük bir heyecanla anlattı ve inanın çok korktum.... Babaannem öteden beri bu tür konuları anlatır ve beni korkutur, ne kadar çok korkarsam o kadar faydalı olduğuna inanır. Oysa ben, Rabbimi çok seviyorum, onun kafirler için azabının çetin olduğunu fakat Müslümanlar için rahmetinin sonsuz olduğunu biliyorum. Bütün bunları din dersi hocamdan öğrendim. Babaannem beni sürekli korkutunca iki sene önce bütün bunları din dersi hocama sordum,. Hocam gerçekten tutum ve davranışlarıyla, bilgi ve derinliğiyle sevilen takdir edilen biridir. Onunla konuştuktan sonra dinimi daha iyi tanıdım ve korkularım umuda dönüştü. Hocamın anlattığına göre, sorumluluklarını yerine getirmeyen, haramlarda ısrar eden, Allah'a şirk koşan... insanlar cezalandırılacaklar. Ama iyilik yapanlar da en güzel şekilde mükafat elde edecekler huzur içinde yaşayacaklar...Allahım dünya varmış ...! İyiler için bu kadar çok güzelliklerin olduğunu bilmek ne kadar da rahatlatıcı, ne kadar da iç açıcı...! Babaannem ve büyüklerimiz bize dinimizi anlatırken her nedense dinimizin bu güzelliklerini anlatmayı, Cennet'den ve Allah'ın ihsanlarından söz etmeyi pek düşünmezler ve sürekli Cehennem vurgusu yaparak bizlere korku verirler. Doğrusu büyüklerimin bu yaklaşımlarına ve tebliğ yöntemlerine hiç katılmıyorum. Yaşadığımız çağın envai çeşit sorunlarıyla mücadele eden ve kimliğimizi oluşturma çabası sarfeden biz gençler dinimizin, kendini haramdan koruyanlar için sayısız nimetler vaad ettiğini ve Rabbimizin rahmetinin kuşatıcılığını tanımaya bilmeye ihtiyacımız var. Bunun için büyüklerimizin bize İslamı bir bütün olarak anlatmaları ve umutlarımızı Cennete çevirmeleri bir sorumluluktur diye düşünüyorum. Babaannemi çok seviyorum ve ondan özür diliyorum. Ne yazık ki, onun da dini anlatma yöntemlerini değiştirmeye ihtiyacı var, sevmesem de bu gerçeği itiraf etmek zorundayım.