Ekrem Kızıltaş

Ekrem Kızıltaş

Bize yine hüsran!..

Bize yine hüsran!..

"Ülkemiz kalkınabilir ama mevzuat müsait değil" sözünü herbirimiz duymuşuzdur.

Geçtiğimiz günlerde binalardaki kat mülkiyeti ile alakalı bir düzenleme yapıldığında, insanımızın yüreği ağzına gelmişti nerdeyse.

Çünkü kat irtifakından kat mülkiyetine geçişle alakalı düzenleme, yanlış anlaşılmış ve oturdukları evlerin iskanı olmayan vatandaşlar, bu durumun başlarına açacağı sıkıntıları hesap etmeye başlamışlardı.

Biliyoruz ki, Türkiye'deki evlerin çoğunun iskanı yoktur ve o evler için iskan almaya çalışmak, deveye hendek atlatmaktan daha zordur.

Bürokrasinin 'ben bilmem merkez bilir' tavrı ve daha sayılabilecek bir sürü sebep dolayısıyla, bu böyledir. İskan meselesi, ülkemizin bir türlü altından kalkılamayan ve kolay kolay da halledilemeyecek olan meselelerinden birisidir.

Oysa bu mesele bir şekilde halledilebilse, vatandaşlarımız rahat edeceği gibi, devlet kasasına da helalinden bir sürü para girebilir.

Fındıkla ilgili yeni kararlar, mevzuat ve fiili durum arasındaki uçurumu hatırlattı bize.

Fındıkla alakalı kararda, eğimi yüzde 6'dan az ve rakımı 750 metreden yüksek arazilerinde fındık üretiminden vazgeçenlere destek verilmesinden bahsediliyor.

Yüzde 6 eğim, hadi anlaşılabilir bir şey diyelim. Ama 750 metreden yüksek yerlerde fındık üretiminden vazgeçecek vatandaşlar, orada ne ekip-biçecekler?

Düzenlemeye kafa yoranlar, yerinde tesbit etmedikleri için bu hususu es geçmişler anlaşılan. Ya da, ne işiniz var kardeşim o kadar yüksekte, demek istiyorlar.

Kayıtlara göre, Türkiye'de 632 bin hektarlık alanda fındık üretiliyor ve son düzenlemeyle bu alanı 200 bin hektara indirmek hedefleniyor.

Bu hedefin gerçekleştirilebilmesi belki iyi olabilir. Ancak bu hedefe ulaşılıncaya kadar kırılıp - dökülecek şeylerin nasıl telafi edilebileceği meçhul.

Üreticiye destek, bürokratik mekanizmalarla işletilmek zorunda ve Karadeniz'in birçok yerinde, fiili durumla resmiyet arasında büyük farklar var.

Yani ürünü için dekar başına destek almaya niyetlenen üreticilerin çoğu, ödemeleri yapan kurumların kapısından geri dönmek mecburiyetinde kalacaklar. Çünkü kayıtlar başka, gerçekler başka çıkacak daima.

Yıllar geçtikçe daha küçük parçalara bölünen fındıklıklar sebebiyle, muhtemelen tam bir kaos yaşanacak ve üretici tamamen perişan olacak.

Fındıkla ilgili destek planları 2010'la ilgili. Ve bu; FİSKOBİRLİK artık devrede olmadığı, TMO da fındık almayacağı için 2009 ürünü fındığın fiyatının tamamen ihracatçıların insafına kalacağı manasına geliyor.

Yani rekolte az olacağı için bu seneki fındığına en azından geçen seneye göre daha fazla fiyat bekleyen üreticileri, ciddi bir hüsran bekliyor.

Çünkü ihracatçılar açısından milyonlarca üreticinin ne kazanacağından çok, kendilerinin ne kazanacağı önemli ve fiyatı mümkün olduğu kadar yüksek tutarak fındık üreticisini korumak gibi bir sosyal görevleri olmadığı için de, muhtemelen fındık fiyatları yerlerde sürünecek.

Başta Sayın Bakan olmak üzere, iktidar mensuplarının fındıkla ilgili durumu yeniden gözden geçirmelerini ve zaten sıkıntı içerisinde bulunan milyonlarca üreticiyi iyice perişan edecek bu uygulamadan vazgeçmelerini beklemek mümkün müdür, bilmiyoruz.

Ama ülkemizin en gözde tarım ürünlerinden birisinin, hem de milyonlarca vatandaşımızı mağdur edecek bir şekilde yerlerde süründürülüyor olmasının mantığını kavramak, mümkün değil.

Azıcık gayret edilebilse, milyonlarca üreciyi memnun edebilecek çözümleri bulabilmek ve bunun faturasını da, şikayetçi bile olmayacak Avrupalı tüketicilerden tahsil edebilmek, o kadar kolay ki...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Ekrem Kızıltaş Arşivi