Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Adı CHP, Kod Adı Derin Devlet

Adı CHP, Kod Adı Derin Devlet

Herhalde artık hiçbir yurttaşımız, “derin devlet” denilen “imtiyazlı sınıfın,” CHP zihniyetliler olduğundan şüphesi yoktur. Eğer bu zamana kadar anlamayanlar varsa, onlara söylenecek bir sözümüz kalmamıştır. “Yandıkları yerde sönsünler” der geçeriz.
Millet tarafından “seçilmeyen” ama çeşitli yollara başvurarak kendi kendilerini “seçkin” durumuna getiren kesimlerin, devleti yönetmek üzere halk tarafından seçilenlere karşı, yıllardır nasıl direndiklerini örnekleriyle bir daha gördük.
İşte Türkiye’nin en büyük derdi budur. “Seçilmişlere karşı seçkinlerin direnci, markajı, baskısı, hiçbir sivil iradeyi tanımaması, v.s. vs.” Türkiye’yi darbelere, muhtıralara, teröre, anarşiye sürükleyen işte bu “seçkinlik ve imtiyazlılık tanrısallığıdır.”
Devletin belli kurumlarını babadan oğula geçen taht gibi kullananlar, o tahta yerleşerek, devlet millet bütünleşmesinin önündeki en büyük engel olmayı başarmış; halkı kendi zihniyetlerine karşı hep “zorunlu inanan, mecburen güvenen, inanmazsa ve güvenmezse başına işler açılan” korku tünelinden çıkarmamışlardır.
CHP zihniyeti, çok partili sisteme geçilmesinden bu yana, halkla devleti bir türlü kucaklaştırmamış, tanıştırmamış, sevdirmemiş, kabul ettirmemiş ve nefret ettirmiştir. “Halk cahildir kendisini yönetemez, onları yönetmek için, onların içinden çıkan değil, onlar gibi düşünmeyen, yaşamayan, ortak değer yargıları bulunmayan insanlar ancak bu kalabalıkları yönetebilir” deyip, tünelin ne başından ne de sonundan hiç çekilmemişlerdir.
İki soru: “Bu hal, CHP zihniyetinin millet üzerinde estirdiği faşizan bir baskı değil midir?” “CHP’nin tek başına veya iktidar olduğu dönemlerde halkın şiddet görmediği, aldatılmadığı, korkutulmadığı tek bir yıl, ay ve gün var mıdır?”
Canım ülkemiz ve canım milletimiz tam altmış yıldır işte bu korkuyla yaşamaktadır. Altmış yıl içerisinde kim ve hangi parti, halkın seçimiyle iktidara gelmişse, derinlerde CHP iktidar olmuş ve hiçbir hükümete hizmet yaptırmamıştır. Keşke yalan, dolan ve iftiralar atsaydım fakat yakın geçmişe bakan her namuslu insan bu gerçekleri görecektir.
Menderes dönemini geçelim, o taraf biliniyor. 12 Eylül sonrası şaşkınlıklarını atamadıkları ve Özal’ın devlet adamlığı sayesinde, Özal hükümetleri üzerinde çok fazla etkili olamamışlardır. Özal’da bunların nasıl bir seçkinler sınıfı olduğunu bildiği için, her fırsatta önlemini almış ama yine de burnundan fitil fitil getirmişlerdir.
Özal’dan sonraki iktidarların hemen hepsinde, CHP zihniyeti kaldıkları yerden derin muktedirliklerini sürdürmüşlerdir. MHP, ANAP, DSP koalisyonunu derinlerdeki CHP zihniyeti kurdurmuş; yönetmiş, sonra da alaşağı etmiştir. Devletin kurumlarını millet adına işgal edenler, siyaset dışı görünüp, siyasetin tam ortasında at koşturmuşlardır.
28 Şubat post modern darbesi, bunun en önemli göstergesidir. Çevik Bir denilen şahsın organize ettiği ve devletin bütün kurumlarında vazife yapanların katılarak, millete karşı yapılmış post modern darbeyi nasıl büyük bir iştiyakla alkışladıkları günü, aziz milletimiz asla unutmamış ve kimin ne yapmak istediğini daha o günden görmüştür.
Yukarıda da söylediğim gibi CHP zihniyetine zorunlu inanma ve güvenme baskısı, milletin sessiz kalmasını sağlamıştır. Çünkü halk devletine ve kendi başına işler açılsın istememiştir. Hakeza bu zihniyettekilerin ne millete ne de devlete acıması, merhameti olmayacağını çok iyi bilmektedir. Çünkü geçmişte bunun çok örneklerini yaşamıştır.
CHP tandaslı seçkinler pişkin pişkin, milletin sessizliğini kendilerine duyulan; “sevgi, saygı ve bağlılık” zannetmişlerdir. Ne zamana kadar? 2002 seçimlerine kadar. 2002 de yapılan halk darbesiyle, sessizliğin bir saygı ve bağlılıktan değil, devletin ve milletin selameti için olduğunu görmüşlerdir. Çünkü yeni kurulmuş bir parti, büyük bir ekseriyetle tek başına iktidara gelmiştir. Milletimiz gücünü ortaya koymuş, ülkesine sahip çıkmıştır.
Kısacası; CHP zihniyetinin, iman esaslarına göre; “seçkin ve imtiyazlı” sınıflar, halk tarafından seçilmişlerle bir arada bulunamaz ve çalışamaz. Bunun için her fırsatta problem çıkarır; devlet ve millet kaynaşmasının önünü kesme adına amansız mücadelelerini sürdürürler ve sürdüreceklerdir. Yalnız eninde sonunda mutlaka millet kazanacaktır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi