Kültür Bakanı, “Necip Fazıl ambargosu”na nihayet son verdi!.
Önce Merhum Muhsin Yazıcıoğlu’nu, ardından da direkt olarak sevenlerini hedef aldı.
Yazıcıoğlu’nun Taceddin Dergâhı’nın avlusuna defin işine ayak diredikten sonra... Kutsal emanetlerin yanı başındaki “şarap organizasyonuna” tepki gösteren Nizam-ı Alem mensuplarına saldırdı.
Böyle bir mekanda “Şarabını al gel mehtabı seyredelim” organizasyonu gerçekleştirilmesine dair tepkileri saptırarak, “İdil Biret konserine tepki”ymiş gibi sundu... Bununla da kalmadı; bu hassas gençlere, “İlkel yaratıklar” hakaretini savurdu.
•
Bakan’ı böylesine acayip tavırlar içine girmeye iten sebepleri tahmin edebiliyoruz.
Göreve gelmesinden bir hafta kadar önce gerçekleştirdiğimiz uzun sohbetten çıkarttığımız mesajları da göz önünde bulundurunca şöyle bir tablo çıkıyor karşımıza:
1- Sayın Bakan AK Parti’ye “Meclis’e girişin” bir başka yolu olmadığı için gelmiştir.
2- Bununla birlikte, tilkinin dönüp dolaşıp kürkçü dükkânına geleceğini de bilmektedir.
3- CHP-SHP çizgisiyle arasında “bir gün geri dönebilmesini sağlayabilecek” ya da “kolaylaştırabilecek” irtibat noktaları bırakmaya özen göstermektedir.
4- Sivas provokasyonunun gündeme geldiği anlarda “Pir Sultan söylemi”ni sahiplenmesinin, en önemli “kültürel hizmet” (!) olarak Nazım Hikmet’in mezarını Türkiye’ye taşımayı öne çıkartmasının sebebi budur.
5- Bakan ara sıra, “AK Parti tabanına” da pas atmaya çalışmakta, ancak ruh farklılığından dolayı baltayı taşa vurmaktadır!.. (Bunun en bariz misallerinden biri de, Mehmet Akif Ersoy Merhum’u anma merasiminde, “Heybetli bir Akif Heykeli” yapma sözünü vermiş olmasıdır... Kendisi, Merhum’un şiirlerinde “heykelciliği” yerden yere vurduğunu bilmemektedir!..)
•
Evet... Sayın Günay’ın böyle bir yapısı var...
Ve bu yapısıyla Bakan.
Hem de Kültür Bakanı.
Onun bu hassas pozisyonu kendisiyle yakından ilgilenmemizi empoze etmekte...
Hatırlayacaksınız; Kültür Bakanlığı’nın Görme Engellilere yönelik bir “hizmeti”ni yakın takibe aldığımızda akla ziyan bir manzarayla karşılaşmıştık...
Mevzu şu: Görme engelli vatandaşımız, Bakanlığa başvurarak bir şifre aldığında “Konuşan kitaplık” adlı uygulamadan faydalanma imkanına kavuşuyordu. Şifresini girmek suretiyle ulaştığı “Konuşan Kitaplık” adlı bölümden istediği kitabı seçiyor ve sesli olarak dinliyordu.
•
Efendim, bizim bu meseleye el attığımız günlerde bu iş “dersler” halinde yapılıyordu; Tarih, Matematik, Coğrafya, Felsefe, Din...
Biz o gün, bir görme engelli vatandaşımızın uyarısıyla “Konuşan Kitaplık”taki “DİN DERSİ” bölümüne girdiğimizde, iki isme takılmıştık.
Din Dersini verenlerden biri, CHP’nin şu meşhur “İkna Odacısı” Nur Serter, ikincisi Salman Rüşdi’nin Türkiye şubesi, İlhan Arsel...
Düşünebiliyor musunuz, din dersini orada bunlar veriyor; bunların kitapları tıklanıyor...
“Atatürkçülük” dersini Hasan Mezarcı’nın vermesi gibi bir durum bu!..
•
O günlerde hemen harekete geçip meseleyi manşetlere taşıyınca, Bakan’dan bir açıklama gelmişti. “Ortadaki uygulamanın yanlışlığını” kabullenen Bakan, gerekli düzeltmenin derhal yapılacağını belirtmişti.
•
Maksat üzüm yemek, bağcı dövmek değil ya... O günlerde, teşekkür ettik kendisine... Ertesi gün, siteye baktık ki...
Nur Serter’in ve İlhan Arsel’in kitapları kaldırılıp atılmış oradan!..
•
Tabii, bu işlerde yakın takip şart... Bir bakmışsınız, “Sosyal demokrat” takımı bir başka yerden delik bulup, bir gol daha atmış...
Bu yakın tâkip esnasında gördüğümüz şu: Bu hizmet artık yalnızca, Kültür Bakanlığı’na bağlı Milli Kütüphane tarafından veriliyor...
Dersler yok artık; yazar isimleri ve eserleri var... Görme engelli vatandaşımız beğendiği yazar veya eseri tıklayıp, “sesli olarak” dinleyebiliyor.
Uygulama görünüşte güzel ama, ideolojik saplantılar olmasa!..
Maalesef, burada da böyle bir durum çekti dikkatimizi...
Kültür Bakanlığı, ne kadar eli kalem tutan Ergenekon sanığı varsa kitaplarını koymuş da...
Ve Nazım Hikmet’in onca kitabını koymuş da...
Mesela Necip Fazıl Üstad’ın bir tek eserine yer vermemiş orada!..
İstiklal Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’a da bir eserlik yer ayrılmış...
Ergenekon sanığı İlhan Selçuk ise, eser sahiplerine gelir sağlayan bu “Sesli kitap” işinden hayli geniş bir dilim kapmış!..
•
Bütün bunları dile getirdik ya... Bakan, ısrarlı takibimizin ardından; “Hata olmuşsa düzeltilir” açıklamasını yaptı...
Hayır, bu hata filan değil... İdeolojik tercih!..
Nazım Hikmet’in 12 kitabını sesli olarak dinletirken, Necip Fazıl Üstadın bir eserine bile yer vermemeyi başka neyle izah edeceksiniz?..
•
Bu duygu ve düşüncelerle, kardeşiniz bir iki yüklenince, Bakan talimat verdi. Bu talimatın üzerinden iki ay kadar zaman geçtikten sonra, Necip Fazıl Kısakürek’in eserleri oraya nihayet yerleştirildi...
Dün kontrol ettim, son tablo şöyle:
NAZIM HİKMET’TEN 12 KİTAP
1- İz Bırakanlar
2- Kan Konuşmaz
3- Kurtuluş Savaşı Destanı
4- Kuvayi Milliye
5- Memleketimden İnsan Manzaraları
6- Sekiz Yüz Otuz Beş Satır
7- Sesini Kaybeden Şehir
8- Sevdalı Bulut
9- Son Şiirleri
10- Şiirleriyle Nazım Hikmet
11- Taranta Babu’ya Mektuplar
12- Yaşamak Güzel Şey Be Kardeşim
-VAKİT’İN BASTIRMASINDAN SONRA NECİP FAZIL’DAN 4 KİTAP
1- Ayna’daki Yalan
2- Bir Adam Yaratmak
3- Hikayelerim
4- Sahte Kahramanlar
İSTİKLAL ŞAİRİMİZ MEHMET AKİF ERSOY’DAN 3 KİTAP
1- Mehmet Akif’ten Şiirler
2- Safahat
3- Safahat Seçmeler
ERGENEKON SANIĞI İLHAN SELÇUK’TAN 3 KİTAP
1- Düşünüyorum Öyleyse Vurun,
2- Yüzbaşı Selahattin’in Romanı
3- Yüzbaşı Selahattin’in Romanı (2)
•
Evet, tabloları böylece verdik...
O “hizmet”in biraz daha düzeltilmeye ihtiyacı var.
Mesela; “ayrımcılık” yapmamış olmak için teker teker isimlerini vermek istemiyorum ama; listede pek çok “sol” tandanslı yazar varken “sağ” nedense ihmal edilmiş!.. Ve Nazım Hikmet’e verilen ağırlık da aşırılığını korumuş...
Bütün bunlar düzeltilirse, “Konuşan Kitaplık” uygulamasına destek veririz... Yeter ki Sayın Bakan, uyardığımızda kendisini düzeltmek için biraz olsun çaba göstersin!..
•
Son satırlarımızda, Sayın Bakan için faydalı mesajlarımız olsun: “Geçmişinizi elbette unutmayınız. Eski tüfeklere ara sıra pas da atabilirsiniz... Lâkin, ‘bu insanların’ hassasiyetlerini hiçe saymak gibi bir gaflete asla ve kat’a düşmeyiniz!..”