Mustafa Özcan

Mustafa Özcan

‘Radikal demokrat’

‘Radikal demokrat’

Kuzey Irak’ta yapılan bölgesel seçimler bitti ama tartışmaları ve gerginliği bitmedi. Patrick Seale’in de yazdığı gibi, bu gerilim hem yatay hem de dikey olarak artabilir. Zira yüzde 70 ile birlikte başkanlık seçimlerini kazanan Barzani’nin hedefinde Musul ile Kerkük var. Bu bölgeleri de Kürdistan yönetimine katarak liderliğini pekiştirmek ve böylece tarihe geçmek muradında. Bu yayılmacı planlarından ve ihtirasından dolayı BM yetkilileri onu tehlikeli bir maceraperest olarak nitelendirdiler. Kimileri bu yayılmacı emellerinden veya planlarından dolayı kendisini Bismark’a benzetiyor. Bilindiği gibi Garibaldi ve Bismark gibi liderler kendi ülkelerinde ulusal birliği temin etmişler ve bu vasıflarıyla tarihe geçmişlerdi. Bundan dolayı, Barzani’nin bölgesel sınırları güneye ve Kerkük’e doğru uzatma girişimleri elbette ki Bağdat ile krizi derinleştirecektir. Hatta kimileri geçtiğimiz aylarda tarafların savaşın eşiğine geldiğini ileri sürmüşlerdir. Tam olarak ne olduğunu bilmiyoruz. Farklı rivayet ve değerlendirmeler var.
Kuzey Irak veya Kürdistan bölgesinde ise dahili bir kriz var. Giderek zeminlerinin altlarından kaydığını gören Barzani ve Talabani güçleri seçimlere ortak bir liste içinde girdiler. Buna rağmen sadece yüzde 60 civarında oy aldılar. Artık 18 yıllık geçmişte kalan dönemdeki gibi istedikleri gibi bölgeyi yönetemeyeceklerini biliyorlar. Karşılarında yeni rakipler türemiş ve çeşitlilik gelmiş. Bu çeşitliliğin en büyük göstergelerinden birisi Nuşervan Mustafa’nın Değişim Listesi (Goran Partisi). Nuşervan Mustafa’nın Değişim Listesi oyların yüzde 25’ini almış bulunuyor. Buna göre, 111 sandalyelik bölge parlamentosunda yaklaşık olarak 28 sandalye kazanıyor. Muhammed Bahaeddin Selahaddin’in lideri olduğu İslâm Birliği Partisi ise bazı solcu partilerle birlikte seçim ittifakına girmiş (Islah ve Hizmet) ve seçimlerden üçüncü parti olarak çıkmıştır. Mevcut sonuçlara göre, parlamentoda 14 ile 17 milletvekili arasında bir temsile haiz bulunmaktadır. Kürdistan Listesi olarak ortak bir liste ile seçimlere giren Barzani ve Talabani partileri eski seçime oranla 23 sandalye kaybettiler. Bu da eski güçlerini kaybettiklerini gösteriyor. Yani eski hal muhal.
¥
Kürtlerin bu iki partiden yavaşça yüz çevirmesi yine Kürdistan Listesi veya bloku taraftarlarını hazımsızlığa sevk etmiş ve geçen seçimlerde olduğu gibi yine seçimlerin ardından hemen İslâm Birliği Partisi’nin Erbil’deki karargâhına rastgele saldırmışlar ve ateş açmışlardır. Pazartesi günü (27/7/2009) gerçekleşen olaylardan sonra Neçirvan Barzani İslâm Birliği Partisi’nin merkezine giderek Muhammed Bahaeddin Selahaddin ile görüşmüş ve teessüflerini bildirmiş ve sorumlulara karşı ivedilikle soruşturma açacakları sözünü vermiştir. İslâm Birliği Partisi’nin merkezine saldırılardan sonra kendiliğinden toplanan parti taraftarları saldırıları telin etmişler ve öfkeli sloganlar atmışlardır. Bu sırada, El Cezire’nin bölgedeki muhabiri Ahmet Zeviti parti taraftarı bir bayanla mülakat yapmış ve bayan Cezire ekranlarından aynen şunları söylemiştir: “Seçimleri tezvir ve tahrif ettiler lakin irademizi tezyif edemeyecekler…” Yani seçimleri hile ile kazansalar da iradelerini kıramayacaklarını söylemiştir. Dolayısıyla çoklarının da ifade ettiği gibi Kuzey Irak seçimlerinde ihlaller yaşanmıştır. Zaten İslâm Birliği Partisi kaynakları da yer yer ihlaller ve tezvirat örneklerinin yaşandığını belirtiyorlar. Burada asıl sorun şu: Barzani ve Talabani partilerinin yapısı ve kimyası. Ve bu kimyaları kendi halkıyla bile barışık olarak yaşamalarına imkan vermiyor. Maalesef ister etki tepki şeklinde olsun isterse başka bağlamlarda olsun özellikle Barzani’nin Kürdistan Demokratik Partisi’nin yapısının pek demokrasi ile alakası yoktur. Olsa olsa kendisine demokrattır. Diğer Müslüman unsurlar veya kavimler ve hiziplerle ilişkisi şuubi ekseninde ve bağlamında seyretmektedir. Kendi halkıyla ilişkileri de sorunludur. Onlarla da ilişkisi tek yanlıdır. Onlara karşı da narsist olduğu söylenebilir. Yani kendi ırkından olmayanlara karşı şuubi ve kendi halkına karşı ise aşiretçi. Dolayısıyla bazıları Kürdistan yerine Barzanistan tabirini kullanmaktadır. Zira aile veya aşiret siyasi ayrıcalıkların yanında ekonomik ayrıcalıklarla da donatılmış bulunuyor.
¥
Katılım arttıkça onlar da eski adamları Talabani’ye yaklaşıyor ve açılıyorlar. Tersi de doğru. Böylece eski düşmanlar dost haline gelebiliyor. Talabani’nin, oğlu Kubat’a tavsiye ettiği gibi çekirdek dışından Nuşervan Mustafa gibiler sahaya indikçe Barzani ve Talabani güçleri daha da kenetleniyor. Kimi karşı? Tabii ki, pastadan pay almak isteyen diğer Kürt isimlere karşı. Buna rağmen bakalım Bahram Salih ile Neçirvan Barzani arasındaki bölgesel başbakanlık meselesini nasıl aşılacak? Ne olursa olsun, bölgede yeni denklemler kuruluyor ve eski ve kabileci ve şuubi güçlerin pabucu yavaş yavaş dama atılıyor. Lakin burada üzücü olan ilk çıkışından beri herkesin keşfettiği Nuşervan Mustafa’ya karşısında üçüncü güç olan İslâmi Birlik Partisi ve lideri Muhammed Bahaeddin Selahaddin isminin seçimler sırasında Türkiye’de neredeyse hiç gündeme gelmeyişi. Bunun nedeni İslâmi kesimlerin kendi gündemlerini unutması ve başkalarının gündemlerinin peşine takılmasıdır. Barzani ve Talabani gibi infiratçı isimlerin kendi bölgelerinde yaptıkları bize Abdullah Öcalan’ın 12 Eylül öncesi ve sonrasında sahada tek kalmak için yaptıklarını hatırlatıyor. Kimseye hayat hakkı tanımayan ve diğer bütün Kürt ve sol grupları Güneydoğu bölgesinden temizleyen, eleyen Apo şimdi karşımıza radikal demokrat olarak çıkmaktadır. Maalesef Türkiye’nin feodalite dediği yapıyı kırmaya çalışmasıyla ve Apo’nun kırılan bu yapı üzerine kurulmasıyla güneydoğuda dindarlık neredeyse bitme vaziyetine geldi veya en azından eski sağlıklı yapısını kaybetti. Burada Türkiye Cumhuriyeti yanlış politikalarla Apo’nun önünü açmıştır. Abdullah Öcalan da Kürt halkını manevi değerlerine yabancılaştırmıştır. Lakin unutmamak lazım, burada öncü isim Barzanilerdir, gerisini de Öcalan getirmiştir. Kendisinden başka Kürt örgütlere bile hayat hakkı tanımayan Abdullah Öcalan şimdi hapiste kendisini radikal demokrat olarak tanıtmaktadır. Esasında Barzani ile Abdulah Öcalan kimya olarak birbirlerinin kopyasıdırlar aralarındaki kavga ise liderlik kavgasıdır. Başka aktörler devreye girdiğinde Barzani-Talabani’nin kenetlenmesi gibi onlar da zorda kaldıkça kendi aralarında anlaşabilirler.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Mustafa Özcan Arşivi