Yavuz Bahadıroğlu

Yavuz Bahadıroğlu

Hakkın ve tarihin hatırı var

Hakkın ve tarihin hatırı var

Halil İnalcık saygın bir tarihçimizdir. “Tarihçilerin hocası”dır. Sadece bu kimliğiyle değil, tarihe yaklaşımı ve araştırmalarıyla da saygı görür. Bu yüzden tarihçilerimiz kolay kolay ona itiraz etmezler. Cebelleşmeye ise asla girmek istemezler.
Ben de istemiyorum. Ne var ki, “Hakkın hatırı âlidir (yücedir)”. “Hakkın hatırı”nı gözetme adına bir konuda hocama itirazım var.
Hocamız, Osmanlı Devleti’nin, bilinenin aksine, Söğüt/Domaniç aralığında değil, Yalova’da kurulduğunu söylüyor...
Ama Osmanlı tarihini tepeden tırnağa değiştirecek bu keşfeini şimdiye kadar neden sakladığı konusunda hiç bir ipucu vermiyor!
Halil İnalcık yılların hocasıdır. Üniversiteye intisap ettiği günden bugüne yarım asırdan fazla geçmiştir. Yerli-yabancı dergilere yüzlerce makale, ayrıca onlarca kitap yazmıştır. Pek çok konferans vermiştir, tebliğler sunmuştur. Bunların arasında Osmanlı Devleti’nin Yalova’da kurulduğuna ilişkin bir şey yoktur.
Osmanlı tarihini kökünden değiştirmeye aday bu büyük sırrı (Osmanlı Devleti’nin Yalova’da kurulduğu sırrını) acaba neden bugüne kadar saklamıştır?
“Osmanlı Devleti 1299’da Söğüt’te değil, 1302’de Yalova’da kuruldu” tezini ortaya atmak için neden bunca yıl beklemiştir?
Yalova Belediyesi bu sempozyumu düzenlemeseydi, daha kaç yıl beklemeyi düşünüyordu?
Allah uzun ömürler versin, ama belli bir yaşa geldiğine göre, sırrını mezara mı götürecekti?
Bu soruların bende cevabı yok, lütfeder de söylerlerse, malumat sahibi olacağız inşallah!
Sosyal bilimlerle uğraşanlar, özellikle de tarihçiler, arada bir “fantezi” üretmeyi severler. Zaten sosyal bilimler matematik gibi “iki kere iki dört” türünden prensiplere dayanmadığından, spekülâsyona elverişlidir. Tarih bu tür spekülâsyonlarla doludur. Gündem rutin gidiyorsa, ses bile getirir.
Nitekim medyanın rutin gündemi birden bire şenleniverdi. Oysa geçen sene bu iddiasına zemin teşkil eden makalesini yayınladığında, okuma özürlü medyatörlerimizin dikkatini çekmemiş, kim bilir belki de gündemin dolu olmasından dolayı ilgiye değer dahi bulmamışlardı.
Bu kez öyle olmadı. Gazeteler işi abarttı ve orta büyüklükte bir fırtına çıktı.
Yalova Belediyesi’nin “bir şekilde gündeme gelme” arzusu da böylece hedefine ulaştı. (Bence şehirler spekülâsyonlarla değil, temizlikleriyle, kültürel ve tarihi yatırımlarıyla, kısacası kendilerine özgü çıkışlarıyla gündeme gelmelidirler).
Gelelim iddianın temeline...
Eski tarihlerimiz, 1299’da, bacanağı Dursun Fakih tarafından Osman Gazi adına hutbe okunduğunu, geleneklere göre bunun “bağımsızlık” anlamına geldiğini yazıyor...
Ferudun Bey’in Münşeatı’ndan Âşıkpaşazade’nin Tevarîh-i Al-i Osman’ına, Ahmed Cevdet Paşa’dan Hammer’e kadar yerli ve yabancı tarihlerin ittifakı, Osmanlı Devleti’nin Söğüt/Domaniç aralığında kurulduğunu gösteriyor.
Tarihçilerimizin ittifakla savunduğu başka bir olay da Selçuklu Sultanı İkinci Gıyaseddin Mesud’un 1284 yılında Osman Gazi’ye gönderdiği bir fermandır ki, bu da Osmarnlı Devleti’nin kuruluş sürecindeki son aşaması sayılır.
Gıyaseddin Mesud bu fermanla Osman Gazi’ye Eskişehir’den Yenişehir’e kadar bütün Söğüt bölgesi ve havalisini “sancak” olarak vermiştir. Ayrıca “emirlik alameti” olan “tuğ”, “âlem”, “tabl” ve “nakkare” gönderilmiştir.
Sultan’ın fermanı, Osman Gazi’ye Eskişehir’de bir ikindi vakti takdim edilmiştir. Osman Gazi gönderilen mehteranın hemen “nevbet” vurmasını emretmiş, kendisi arkadaşlarıyla birlikte ayakta dinlemiştir.
Bu yüzden Osmanlı Devleti’nin 1284’de Eskişehir’de kurulduğu iddia edilebilir mi?
Elbette edilemez. Peki o zaman, Osman Gazi’nin, bugünkü idari taksimata göre Yalova (Osmanlı deyişiyle, Yalak Ova) sınırları içinde kalan bölgede Bizans’la savaşması ve zafer kazanması kuruluşun o topraklarda olduğuna delil olarak nasıl gösterilebiliyor?
Kuruluş devrinde İstanbul’da yaşayan Georgios Pachymeres’un kaydına göre, Osman Gazi, Bapheus Savaşı’nda Bizans ordusunu yenmiş, bu zaferi kazandıktan sonra şöhreti Kastamonu’ya kadar yayılmış, gaziler kafile kafile gelip onun etrafında toplanmaya başlamış...
Bu ifadelerden Osmanlı Devleti’nin Yalova’da kurulduğu sonucu nasıl çıkarılıyor anlamak mümkün değil.
Mümkün değil, çünkü Osman Gazi pek çok yerde savaşmıştır. Her savaş yaptığı yer devletini kurduğu yer değildir.
Evet, Bapheus Savaşı, Osmanlıların “Yalak Ova” dediği yerde cereyan etmiştir ve bugün bu bölge Yalova İli’nin sınırları içindedir...
Tamam da, böyle olması neyi değiştirir?
Ayrıca kurucuların tamamının mezarı (Ertuğrul Gazi’nin annesi Hayme Ana Domaniç’de, Ertuğrul Gazi [ve Bursa feth edilene kadar Osman Gazi] Söğüt’de, Osman ve Orhan Gaziler Bursa’da) devletin kurulduğu bölgede, yani Domaniç’te, Söğüt’de ve Bursa’dadırlar.
Herhalde kurucular, kurdukları devletin toprağına gömülmek ister. Yalova’da devlet kurup Söğüt’de, Bursa’da ebediyeti uyumazlar!
Yalova’yı yönetenler Osmanlı Devleti’ne Bizans’ın kapılarını açan bir zafere (Bapheus Zaferi) ev sahipliği yapma şerefiyle şimdilik yetinsinler ve şehirlerini gündeme getirmenin başka yollarını arasınlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Yavuz Bahadıroğlu Arşivi