Bir askeri darbe daha olabilir mi?
Hayır olamaz artık...
Her türlüsü denendi, fakat istenilen netice alınamadı...
Darbe hevesleri maalesef gündemden kalkmış değil... Son zamanlarda bir “yargıçlar darbesi” kotarıldığına dair alametler var...
Daha da düşündürücüsü, “mezhepçi yargıçlar”ın başı çektiği bir darbe...
Sabah yazarı Emre Aköz bu konuya bir temas etti, içinden çıkamıyor...
Esasında, mezhepçi yapılanmanın ta Moğultay, Oktay dönemlerinde temelinin atıldığına dair kesin bilgiler var...
PKK yoruldu, yakında beyaz bayrak çekebilir sanıyorum...
Daha sonra, ırkçı ve inançsız Kürt ileri gelenleriyle “Ali’siz Alevi” mezhepçilerinin ortaklaşa bir ayrılıkçı direnç örgütü kurma ihtimalinden söz edilmektedir...
Olur mu?
Niye olmasın... Bu ülkede huzurdan, istikrardan, kan dökülmemesi durumundan rahatsızlık çekenler vardır...
Askeri “emir-komuta”, yani hiyerarşi zincirinin zayıf noktalardan kopma ihtimali üzerinde duran küçük rütbeli subayların her türlü darbe yapmaya teşne oldukları gözardı edilemez.
Baksanıza, meseleye teğmenler bile karıştı...
Binbaşı, yarbay, albay seviyesindekiler açık-seçik histerik bir hareket halindeler... (Darbe sevmezleri tenzih ederim)...
Başarılı olurlarsa yukarı rütbedekilerin hali perişan...
27 Mayıs darbesinde darbeden sonra bir lider (Cemal Gürsel) bulunmadı mı?
Yukarı kademedekiler yerinde kalmadılar... Genelkurmay Başkanı bile enterne edilerek gözaltına alındı, yargılandı...
İşte bunları bildiklerinden dolayı TSK’nın yukarı kademesi dikkatlidir. Tehlikeyi görüyor olmalılar..
Hiçbir avcı yakaladığı avı gönüllü olarak başkası ile paylaşmaz...
Bu sebeplerden dolayı “askeri bir darbe olmaz” diyorum...
Darbelerin ihalesi olmaz, amma, bazı uyanık kesimler derhal üstüne yatarlar yetki(!)nin...
Son zamanlarda yargı adına ahkâm kesenler öyle çoğaldılar ki, insan gerçekten hayret ediyor...
Cumhurbaşkanını yargılamak, hükümeti atıl vaziyete getirmek, sadece kendi, yandaş, yoldaş, inanç arkadaşı gibi yol arkadaşlarını aklamak için hayli mesai sarfediyorlar...
Ununu eleyip eleğini duvara asması icabeden emekli yargı mensupları arkadan gelenlere yol gösterme, yol açma derdindeler...
Meşru yollar açsalar amenna...
Yıkarak, saptırarak, “Sadece biz biliriz, bizim dediğimiz olur” saplantısıyla hareket edenleri gördükçe, ülke adına endişeye kapılmamak mümkün değildir...
Bir memleketin başkentinde en can alıcı geçitleri kapatmanın ne gibi faydası olabilir umuma?
Bir siyasi parti, mahkeme kapılarında sanki kalıcı özel bürolar açtı bekliyor...
Niye?
Niyesi şu ki, üst seviyedeki yargı mensuplarından bir kısmı gemi azıya almış durumda... Bunlar için ister “Brifing hastası” deyin, ister “mezhepçi” kalkışmanın kurnazcası...
Bir yüksek yargı mensubuna soruyorlar:
- Ergenekon davasında yargılanan falan kişi ile beraber yayınlanan fotoğrafınıza ne dersiniz?
- Arkadaşım, diyor beyefendi...
Otelde, bağ evinde yapılan gizli toplantılar sorulduğunda:
- Gizlisi saklısı yok... Açıktan gidiyordum o toplantılara...
Bu pervasızlığın sebebini çözebilmek zor...
Sayın yargıcımız ne kadar Ergenekon sanığı varsa hepsiyle aile dostu...
Gülmeyin, adaletin sendelemesi bile ülkeyi temelinden sarsar...
Acınacak bir durum var meydanda...
Baroların desteğini hesaba kattığınızda mesele içinden çıkılmaz durum arzediyor...
Düşünüyorum da “acaba ulusalcılık bu mu?” diyorum...
===========
Denize maya çaldık maksatlar spor olsun
Sular bulanmalı ki yosunlar karışmalı.
Gizli gizli toplantı yapmalı lök develer
Her gizli toplantıya tosunlar karışmalı...
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.