Muhsin Meriç

Muhsin Meriç

Mescid-i Aksa'ya suikast!

Mescid-i Aksa'ya suikast!

Başbakanlık tarafından tayin edilen teknik heyetin, Haziran 2007’de biten 78 sayfalık ayrıntılı inceleme raporu Mescid-i Aksa’nın nasıl tehlikede olduğunu açıkça gösteriyor.
Raporun uzun süre açıklanmaması, İsrail tarafını heyecanlandırmış, raporun lehlerine olduğu zehabına kapılmışlardı. Ancak, rapor bırakın İsrail lehine olmayı, Mescid-i Aksa’ya nasıl planlı bir suikast yapıldığının resmî ve açık bir belgesi hüviyetinde.
Sekiz kişilik Türk heyeti üyelerinin, yaklaşık dört ayda hazırladığı rapor beş bölümden oluşuyor ve Kudüs’ün tarihçesi, kazı çalışmalarının fotografları, taraflarla yapılan görüşmeler ve birtakım tespit ve tavsiyeleri ihtiva ediyor.
Raporda Mescid-i Aksa’nın Müslümanlar için önemine şöyle dikkat çekiliyor: “Hz. Musa’nın kıblesi, Hz. Ermiya’nın vahiy aldığı yer, Hz. Yahya’nın şehid edildiği yer burasıdır. Hz. Zekeriya ve Hz. Meryem’in de ibadete çekildikleri odaların burada olduklarına inanılır. Hz. Muhammed, İsrâ mucizesi ile, Mekke’den buraya gelmiş; Miraç’tan önce geçmiş 124 bin Peygambere burada imam olmuş, Miraç yolculuğu Muallak Taşı veya Sahratullah denilen bu noktadan başlamıştır. Mescid-i Aksa, Hicret’in ikinci yılına kadar Kâbe’den önce Müslümanların ilk kıblesidir.”
Güncel durum ise raporda özetle şu şekilde ifade edilmiş: 1970’lerin başlarında Mağrib Mahallesi tahrip edilmiş, 15 Şubat 1994 tarihinden itibaren, 13 yıldan beri, Müslümanların Mağrib Kapısı'ndan geçişi yasaklanmıştır. Bu kapı ve yürüyüş yolunun kontrolü tamamen İsrail polisindedir. Şubat 2004’te Mağribliler Kapısı'na çıkan rampanın kuzey yamacındaki duvarın, 6-7 metrelik kısmı yıkılmıştır. 2005’te tehlikeli olduğu gerekçesiyle belediye tarafından bu rampa yayalara kapatılmıştır. 6 Şubat 2007’de Mağribliler Kapısı'nda hafriyat çalışmaları başlatılmıştır.
UNESCO 27 Şubat-2 Mart tarihinde bölgede incelemelerde bulunmuş ve 12 Mart 2007 tarihinde Mescid-i Aksa’da yapılan kazı çalışmalarının derhal durdurulması gerektiğini bildirmiştir.
Mağribi Kapısı'nda yoğunlaşan kazıların belirlenmiş bir planı ve nihaî noktası belli değildir. İsrail’in bu kazılarla ulaşmak istediği noktanın Mescid-i Aksa’yı adım adım kullanılamaz hâle getirmek, Kudüs’ü, Mescid-i Aksa ve civarını Yahudileştirmek ve sonuçta Süleyman Mabedi diye inandıkları yapıyı ortaya çıkarmak olduğu anlaşılmaktadır. İsrail’in her ne kadar “çalışmalarımız herkese açıktır” türü kamuoyunu yanıltıcı beyanları bulunsa da, işbirliğine yanaşmaması ve tüm tarafların haklarının olduğu bu mukaddes mekâna müdahale edilirken, ortak bir komisyon kurulmasına taraftar olmaması ve ısrarla çalışmalarına devam etmesi konu hakkındaki şüpheleri artırıyor. Nitekim, Türk Heyeti'nin raporunda da bu noktaya işaret edilmekte.
Bir süredir Türkiye’de bulunan Kudüs Müessesesi kurucularından Prof. ömer Zübeyr, bugünlerde ‘Aksa'nın Aslanı’ diye bilinen Şeyh Raid Salah’ın ortaya çıkardığı Mescid-i Aksa’yı tahribe ve Kudüs’ün Yahudileştirilmesine yönelik bir projeyi Türkiye’deki bazı kişi ve müesseselerle paylaşıyor. önümüzdeki günlerde kamuoyuna da açıklanacak İbranice Keydim Yorşlaym (İlk önce Kudüs) isimli proje Kudüs turizmini geliştirmek bahanesi ile Kudüs’ü Yahudileştirmeyi ve tarihi dokuyu tamamen değiştirmeyi amaçlıyor.
Mağribi Kapısı'nı tamamen kapatarak oradan tankların ve askerlerin geçebileceği hacimde bir yol yaparak Mescid-i Aksa'yı kolayca kuşatmak, Mervani namazgâhını Yahudi havrasına dönüştürmek, kezâ Tenkeziye medresesini havraya dönüştürmek, muhtelif yerlerden tüneller kazarak Mescid-i Aksa’ya alttan ulaşmak ve nihayet Mescid-i Aksa'yı yıkıp yerine Süleyman Mabedi inşa etmek gibi tehlikeleri içinde barındıran bu projenin finansmanı ise dünyadaki tüm Yahudi çevrelerinden karşılanacak. Proje bittiğinde ise (6 yılda bitirilmesi bekleniyor) bölgeye 10 milyon turistin çekileceği hedeflenmekte.
Bir yandan Gazze kuşatması, bir yandan Kudüs’ün haksızca işgali ve nihayet Mescid-i Aksa’ya yönelik tahrip plan ve faaliyetleri… İsrail, uluslararası hukuk kurallarını, alınan kararları görmezden gelerek planlarını uyguluyor. Her adımında İslâm dünyasının tepkisini hem ölçüyor, hem de mevcut duruma alıştırıyor.
İslâm dünyası, bu karanlık tertiplere karşı daha uyanık ve daha stratejik düşünmek zorunda. öncelikle Filistin’den başlayacak ‘ittihad ruhu’ bütün Müslümanlara hakim olmalı ki; Kudüs imtihanını kazanabilelim.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Muhsin Meriç Arşivi