Dede Bush’dan Seyyid Kımni’ye
Dededen toruna Bush'lar dünyayı ve özellikle de Müslümanları yordular. Papaz dede Bush hakkında Ezher Üniversitesi'nde bir master tezi yapılmış. Bilindiği gibi, dede Bush, İslam Dininin ve Müslüman İmparatorluğun Kurucusu Muhammed adlı kitabın yazarı. 1969-1895 yılları arasında yaşamış. İslamiyeti, Allah'ın yolundan sapan Hıristiyanları cezalandırmak ve yola getirmek için Allah'ın bir gazabı olarak nitelendirmiş. Bizde de var bilirsiniz, Moğollar gibi vahşi kavimlerin Müslüman yurtlarına saldırılarını yoldan çıkmış ve Allah'a itaatı terk etmiş Müslümanları tedip için Allah'ın bir gazabı ve sezayı cezası olarak görürüz. Oryantalist literatür genellikle İslamiyeti ilahi bir din olarak değil de Hazreti Muhammed'in bir uyduruğu olarak görme eğilimindedir ve bundan dolayı İslamiyete Muhammedilik der. Dede Bush da bunlardan birisidir ve İslamiyeti intihal yani dini bir hırsızlık olarak görmektedir. Dede Bush bu iddiaların teorisini yazmış bir adam. Torunu küçük Bush'un Irak'a gönderdiği çapulcular arasında yer alan Black Water adlı yeni Malta korsanları da kendilerini yeni Haçlılar olarak tanımlamaktadırlar. Maalesef Mısır'da Devlet Takdir Ödülünü kazanan dinler tarihi uzmanı (!) Seyyid Kımni de çeşitli kitaplarında ve konuşmalarında İslamiyeti bir din değil bir siyasi cerayan ve akım olarak nitelendirmiş ve Araplara hükmetmek için Abdulmuttalip ve Hazreti Peygamberin kurduğu bir Haşimi Hizbi ve Kliği olarak yaftalamıştır. İslamiyetin de bu kliğin ve Haşimi hizbinin açılımı olduğunu ileri sürmüştür. Dede Bush hakkında master tezi hazırlanan Ezher ise Seyyid Kımni'nin de tekrime ve ödüle değil suçlanmaya müstehak olduğunu ifade etmiştir.
Dede Bush'un söz konusu eseri ilk defa 1831 yılında basılmıştır. Körfez Savaşından ve 11 Eylül'den sonra 700 sayfayı bulan kitap Arapça'ya çevrilmiş, lakin ihtiva ettiği mahzurlar nedeniyle basılamamıştır. Mahmut Muhammed Bağdadi Yusuf bu esere dayanarak bir master çalışması yapmış ve tez Ezherli hocalar tarafından tartışıldıktan sonra pekiyi dereceyle kabul edilmiş ve basılması tavsiye edilmiştir.
Bush'un dedesi olan George Bush yaman bir kilise vaizi ve cedelcisi olarak biliniyor. Indiana Polis'de uzun yıllar vaizlik yapmış ve New York Üniversitesi'nde de Şark edebiyatı ve İbranice öğretim üyeliği yapmıştır. Dede Bush Peygamberimizi haşa yalancı, ümmetini de uğrular ve hırsızlar çetesi olarak tanımlamıştır. Dede Bush da oğul Bush gibi aşırı evanjelik fundemantalizmi temsil ediyordu. Bununla birlikte Arapçaya çevrilen kitap konusunda Müslümanlar arasında farklı değerlendirmeler yapılmıştır. Dr. Muhammed Şahhat El Cündi gibi kimilerine göre, kitapta kayda değer ve Müslümanların inançlarıyla çelişen bir durum yoktur. Diğerlerine göre ise kitap baştan sona yanlışlar ve söz konusu hakaretler ve tezyiflerle doludur. Kahire'deki Amerikan Elçiliği bile 2004 yılında kitabın İslam ve Müslümanlar hakkında gayet ağır hakaretler içerdiğini kabul etmiştir. Daha önce de Maxim Rodinson'un da Hazreti Peygamberle alakalı olarak yazmış olduğu bir kitaba da aynı nedenlerle Kahire Amerikan Üniversitesi'nde okutulmasına izin verilmemiştir. Müslümanlar için dede Bush, 'düşük milletler', 'haşerat', 'fareler', 'yılanlar' ifadesini kullanıyordu. Bu ifadeler bize Şaş partisinin dini lideri Ovadya Yosef'in Araplar için söylediği 'yılan soylular ve dölleri' ve benzeri ifadeleri çağrıştırıyor. Zaten Siyonizmle Evanjelizm ikiz kardeştir. Siyonizmin güç aldığı kaynaklardan birisi aşırı Evanjelik düşüncedir. 19'uncu yüzyılda bu düşünceyi dede Bush temsil ederken 21'inci yüzyılda da torunu küçük Bush temsil etmiştir. Dede Bush Müslümanların küfür karşılığında Ehl-i kitaptan cizye aldıklarını iddia etmiş. Halbuki, master tezini hazırlayan Mahmut Muhammed Bağdadi Yusuf'a göre, bunun nedeni küfür değil himayedir. Yani cizye küfür vergisi değil himaye vergisidir. Dede Bush Rüya Vadisi kitabında da kendisinin fundamentalist olduğunu şüpheye mahal bırakmayacak bir biçimde ortaya koymaktadır. Hıristiyan fundamentalizmi Kitab-ı Mukaddes'i harfiyen yorumlamak ve anlamak anlamına gelmektedir ve dolayısıyla İslam'da böyle bir akım bulunmamaktadır. Belki bir nevi Zahirilik veya Kerramiye, bu akıma tekabül edebilirse de onlar tarihte kalmıştır.
Ezher, dede Bush'la mücadele ederken içeride de dede Bush'lardan geri kalmayan isimlerle boğuşmaktadır. Ve bunlar devletten teşvik görüyor. Seyyid Kımni bunlardan birisi ve ikinci Ferec Fode olarak anılıyor. Kımni, İslamı dini değil siyasi bir hareket olarak tanımlıyor. Ezher'in kendisine ve aldığı ödüle cephe almasını Ali Cum'a ile Kahire dergisinde girdiği polemiğin sonuçlarına bağlıyor. Güya bu münazarada Mısır Müftüsü Ali Cum'a'yı yenmiş şimdi Ezher kendisinden bunun intikamını alıyormuş. İslamcılar iktidara gelmesin diye Cemal Mübarek'in babasının yerine geçmesini yeğliyor. Mısır Anayasasının İslam hukukunu yasaların kaynağı sayan ikinci maddesinin kaldırılmasını ve kimliklerden de din hanesinin silinmesini arzu ediyor. Yani Danimarka veya Rasmussen'ler dışımızda değil içimizde. Dede Bush dışımızda değil içimizde. Mustafa Kutlu'nun deyimiyle fakirlik bizim içimizde.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.