Hıristiyanlık öldü, kilise batıyor
Osmanlı’nın yıkılması sırasında Anglikan Kilisesi Meşihat-ı İslamiyyeyi, İslamiyetin sıhhati konusunda sorgulamış ve bu sorgulama üzerine İzmirli İsmail Hakkı ve Abdulaziz Çaviş gibiler reddiyeler kaleme almışlardı. Bu vakanın üzerinden 90 kusur yıl geçmeden Anglikan Kilisesi ricali Hıristiyanlığın öldüğünü ve Kilisenin de batmak üzere olduğunu itiraf etmeye başladılar. Hıristiyanlar kilisede günah çıkartırken Kilise ricali (clergy) ise tarih önünde günah çıkartıyor ve itiraflarda bulunuyorlar. Paul Richardson adlı Anglikan Kilisesi yetkilisi de Hıristiyanlığın öldüğünü ve İngiliz Kilisesinin de 30 yıl içinde batacağını ve tarihe karışacağını ifade etti (Britain is no longer a Christian nation, claims Church of England Bishop, The Sunday Telegraph, 27 Jun 2009). İngiltere’nin Hıristiyan bir ülke olmaktan çıkacağını da ifade etti. Kiliseye devam edenlerin sayısında sistematik olarak düşme ve azalma kaydedildiğini ifade eden Richardson bu hususta bazı veriler sunuyor. 20. yüzyılın başlarında İngiltere’de her 1000 çocuktan 609’unun vaftiz edildiğini, ancak bu sayının günümüzde en asgari düzeye indiğini kaydediyor. 2006/2007 verilerine göre, 1000 çocuktan kilisede vaftiz edilenlerin sayısı 128’e inmiş bulunuyor. Kilisenin inişe geçtiğinin göstergesi sadece vaftiz edilen çocukların sayısındaki azalma değil, buna mümasil kilisede düğün merasimi yapan eşlerin sayısında da sistematik bir düşüş yaşanıyor. Neo Castel Kilisesi Piskoposu Richardson, The Sunday Telegraph gazetesine yaptığı değerlendirmede kilisedeki arkadaşlarının ve meslektaşlarının bu çapta duyarsızlığa ve ilgisizliğe devam etmeleri halinde kesin olarak İngiltere’de Hıristiyanlığın ortadan kalkacağını ifade ediyor. Diğer din adamlarının hiçbir şey yokmuş gibi davranmaya devam ettiklerini, sanki İngiltere’nin bir Hıristiyan ülke olmaktan çıktığını görmediklerini ve fark etmediklerini acı bir şekilde dile getiriyor.
¥
Kilise ricalinin hâlâ kendilerini 20. yüzyılın ortalarında zannettiklerini ifade ediyor. İngiliz İmparatorluğunun coğrafyasının bütün ufukları kapsadığı sırada ve bahusus 1950 yılında Anglikan Kilisesi tarihteki en güçlü mevkiini ihraz etmiş ve azametinin zirvesine çıkmıştı. Kilisenin yapısal çözülmesine örnekler veren Richardson, 1996-2006 yılları arasında 10 yıllık dilim içinde bir milyon olan Kilise mensuplarının hızlı bir düşüşle onda birini kaybettiğini ve 880 binlere düştüğünü ifade ediyor. Bu verileri değerlendiren Richardson bu gidişle 30 yıl içinde Hıristiyanlığın da Kilisenin de yeryüzünden silineceğini öngörüyor. Richardson ya bu gerçekle yüzleşmenin gerektiğini ve bu yüzleşmenin de Kilise ricalini gayrete getirmesi gerektiğini ya da emri vakiye teslim olarak Kilisenin muhakkak ölümünü beklemek gerektiğini ifade ediyor. İngiltere’de halkın yarısı kendisini Anglikan olarak nitelendiriyor ve 10 kişiden 7’si de kendisini Hıristiyan olarak tanımlıyor. Buna rağmen Kilise üyeliklerinde düşme ve Kilise müdavimlerindeki gerileme nedeniyle kilisenin maddi gücü de geriliyor. Bu bağlamda, gelecek günlerde Anglikan Kilisesi Sinod Meclisi, daralan mali imkanlar muvacehesinde kilise görevlilerinin ve din adamlarının sayısında tenkisata gitmeyi görüşecek.
¥
Körfez krizi sırasında İslam’ın şiddet boyutu olduğunu savunan Canterbury eski Başpiskoposu Lord Carey de Kilisenin ciddi bir sarsıntı geçirdiğini ve iş yerleri ve mağazalar gibi birden iflasını ilan edebileceğini ve hayattan çekilebileceğini ifade ediyor. Bradford Piskoposu David James, Richardson’ın feryadını duyduklarını ve aynı algıyı yaşadıklarını, lakin yapacak bir şey olmadığını; yapının ellerinin içinden kayıp gittiğini ifade ediyor. Uyanık olduklarını ve gerçeklerle yüzleştiklerini, lakin iyileşme ve yeniden ayağa kalkma umutlarını da kaybettiklerini ifade ediyor. 90 yıl önce İstanbul’u işgal ettiklerinde İslamiyetin sonu geldiği sanılmıştı. İngilizlerin sayesinde Hilafet-i Muhammediye ortadan kaldırıldı. Lakin 90 yıl sonra Anglikan Kilisesi kendi kendine tarihe karışıyor. David James, çaresizliğini şu sözleriyle ifade ediyor: “The Church is always one generation from extinction. That’s true of any organisation/ Kilise, nesli tükenen bir yapıyı andırıyor. Bu sadece bize ait bir gerçek değil, bütün yapıların başına gelebilecek bir husus... (Kur’an deyimiyle: Lükülli ümmetin ecelun feiza cae ecelumu la yestehirune saaaten vela yestakdimun/ 7: 34. Her topluluğun (yapının) bir eceli vardır. Eceli geldiğinde ne bir saat geri ne de bir saat ileri alınırlar...) Hıristiyanlığın gerilemesine mukabil, İngiltere’de şeriat mahkemeleri olarak anılan İslam aile hukuku mahkemelerinin sayısı giderek artıyor. Daha önce 5 olan mahkemelerin sayısı ihtiyaç hasıl olduğundan 7’ye çıkarılıyor. Rowan Williams gibi İngiliz din adamları da hukukçular da bu gelişmeyi destekliyor.
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.