‘Açılım’ kapısını açmak kolay mı?
Bence zor ve hatta imkansız bir şey..
Hükümetin ‘Kürt açılımı’ bir hayal eğlencesi değilse, daha da zor olduğunu söyleyebiliriz..
Gerçi hiçbir şey kendiliğinden pişip önünüze gelmez.. Risk alacaksınız, emek vereceksiniz kesinlikle..
Amma ‘Kürt açılımı’ isminde bile aceleye getirilmiş, iğreti bir durumun var olduğu ilk bakışta görülüyor..
İki kardeş kesimi düşman hale getiren iç ve dış güçler geriden mi seyredecekler?
Bu mesele Cemil Çiçek hamasetiyle çözümlenemez..
Ayrıca, terörden beslenen etkili ve yetkili kesimler yine kılınç/kalkan kuşanıp meydana çıkmayacaklar mı?
En olumlu, en faydalı projelere dahi sırf “iktidara muhalefet olsun” diye karşı çıkan muhalefeti ikna etmek sanıldığı kadar kolay gözükmüyor..
Mesela, CHP’nin Kemal Anadol’u, MHP’nin Oktay Vural’ı zararlıyı zararsızdan ayırabilecekler mi?
Afra/tafra atmakla övünen kurum ve kuruluşlar ne diyecekler?
Barış ve sükunetten ödü kopan gizli ve açık kesimler “laikliği” bahane ederek tekerin altına çomak sokmasalar iyi olur da, alışmışı huyundan alıkoymak kolay değildir sanırım..
Holdinglerin sözcülüğünü yapan TV kanalları, gazeteler, yer altı güçleri hemen hizaya gelecek mi?
İktidar tarafının bıçağa boyun uzatmasında acaba samimiyet mi var, daha başka bir niyet mi?
Geçelim bunları..
Ya karşı tarafın durumu?
Dağa çıkmış eşkiya başıları sulha/sükuna teşne midirler?
Canları sıkıldığı zaman dağ yolunu tutmayacaklarının garantisi var mı ki?
APO kolaylıkla halledilebilir.. Eğer ki dışarıdakiler sözünü dinlerlerse.. Sizce APO en çok istismar edilen bir figür değil mi?
Ya DTP mensupları???
Hür iradeleriyle karar vermeleri, verecekleri kararın dağ kadroları tarafından kabul edilmesi mümkün mü?
Türk laikçilerle Kürt laikçiler hangi inanç noktasında birlikte yaşamayı tercih edecekler?
Amerika duracak mı?
Avrupa ülkeleri yangına körükle koşmayacaklar mı?
Açılımdan söz edileliberi sokak hareketleri farkedilir derecede artmaya başladı..
Acaba neden?
Nedeni şu ki, bazılarını eylemsizlik sıkıyor.. Kan akıtsınlar ki huzur bulalar..
Ergenekon aşireti kapıları huzura açmaya mı daha yatkın, kırmaya mı?
‘Onlar da kim?’ diye geçiştiremezsiniz.. Onların kökü Bekaa Vadisi’nde de vardı. Hark/Hurk kampında da var..
Namuslu ve dindar Kürtleri ve yine dinine bağlı, demokrasiyi seven Türkleri tenzih ederim..
Biz yaptık oldu mantığı ile hareket edilmez..
Olmayacak meselelere kilitlenmenin hiçbir faydası yoktur..
Emekli paşalarımız ne derler?
Her salataya limon olan Süleyman Demirel, hukukçu sandığımız Sabih Kanadoğlu, eski C.Başkanı Sezer, YARSAV’cılar, Cumhuriyet kadınları, yani bilumum karıştırıcı taifesi hoş nazarla bakar mı birliğe-dirliğe?
Ben sanmıyorum..
Sorun bakalım, Deniz Baykal’ın dalgaları kaç metre yükselecek, Devlet Bahçeli’nin bahçesindeki zerzevat uysal uysal neticeyi mi bekleyecek, iftiralarla, tezviratlarla CHP ile yarış mı edecekler?
Hele de, iradelerini İmralı’ya esir vermiş Kürt önderleri nasıl bir politika takip edecekler? Dağdan gelecek fermana-fermanlara karşı durma cesaretleri var mıdır?
Ayrıca, iyi niyetli Kürt kadınları zorla başlarını açmaya mecbur mu edilecekler, dans öğrenip, içki içmeyi mi belleyecekler?. Hani Türk kadınlarının durumlarını gördükleri için ‘açılım’ farfarası kimleri memnun edecektir?
Gel karşı dağlara seyrana gidelim
Bir tarafa değil, her yana gidelim
Yollarda kalmak istemiyorsak şayet
Veziri atlatıp Sultan’a gidelim..
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.