Hüseyin Öztürk

Hüseyin Öztürk

Oruç mu bizi tutacak biz mi orucu?

Oruç mu bizi tutacak biz mi orucu?

“Bu yazının muhatabı, belli kimse ya da kimseler değildir. Üstüne alınmak isteyenler alınabilir. Bu alınma, yazarı ilgilendirmez.” Aşağıda neler yazacağımı bilmiyorum. Ne olur ne olmaz, kimse kendi üzerine alınmasın diye bir uyarı yapayım istedim.
Öncelikle yazıyı okuyan herkesin Ramazan’ı hayırlı mübarek olsun. Pardon bu dileğimi herkes üstüne alınabilir. Bundan sonraki yazacaklarıma bir garanti veremem. Henüz yazıya nasıl başlayacağımı hâlâ bilmiyorum. Başlayalım bakalım.
“Ramazan ayı münafıklıktan kurtulma ayıdır.” Eğer oruç bizi çepeçevre tutacaksa, ona uyum sağlamalı ve ne istiyorsa yapmalıyız. Bu sebeple kötü huylarından kurtulmak isteyen her Müslüman, Ramazan münasebetiyle öncelikle yalan söylemeyi bırakmalı.
Dedikodu yapmak ve yapanlara inanarak bir başka kişi hakkında kanaat sahibi olmak gibi önyargı ve peşin hükümlülük hastalığından kurtulmalı, bize gelen bir haberi kaynağından doğrulatmadan inanmamalı. Ancak o zaman orucun insana yüklediği misyonu taşıyabiliriz.
Şefkati, merhameti ve muhabbeti başkalarından beklemek yerine, öncelikle biz göstermeliyiz ki, ilk adım atmanın mükafatını elde edelim. Şefkat, merhamet ve muhabbet; Allah’ın insana bahşettiği çok büyük ikramlardandır. Oruçlu insanlar bu ikramı herkesle paylaşmak mecburiyetindedir. Allah’tan geleni Allah’ın yarattıklarına sunmalıyız.
“Sabır, Ramazan ayının en büyük sermayesidir” der büyüklerimiz. Doğru, ileriki yaştakiler ve hayat tecrübesi yerinde olanlar için sabretmek kolaydır ama gençler için çok zordur. Aklıselim kişiler, gençlerin sabrı kuşanmaları için ise iki yol tavsiye eder.
Birincisi; “Hastane ziyaretleri.” Hastanelerde yatan kişiler iyi oldukları zamanlarda hiç hastaneye düşeceklerine ihtimal vermez, sağlıklarına dikkat etmez ve stres altında yaşayarak dünyayı kurtarmaya çalışırlar. Sonra hastane kapısına gelirler. Allah kimseyi düşürmesin ama sabrı kuşanmadığımız ve tavsiye etmediğimiz müddetçe her birimiz birkaç kere de olsa hastanelere uğrak veririz. Hasta olmadan oraları görmek lazımdır.
İkincisi; “Mezarlıkları ziyaret.” Hangi mezarlığa gidersek gidelim, mezar taşlarını okuduğumuzda görürüz ki, meğer ne de çok kendisini vazgeçilmez kabul eden insanlar varmış. “Ben gelmem” zannedilir. Oysa her canlının gideceği son durak orasıdır. Oraya hazırlıklı gidebilmek için, sabır kalesi içerisinde yaşamak gerekir.
Lafta kolay bütün bu söylediklerimiz de tatbikatta neredeyse imkânsız gibidir. Yukarıda da dedim ya, bu yazının belli bir muhatabı yoktur. Yalnız sabrı tavsiye etmedikçe, yalan söylemeyi sürdürdükçe, helal-haram demeden yemeye içmeye kalktıkça, verdiğimiz sözleri yerine getirmedikçe oruç bizi tutmaz, biz orucu tutar, boşuna aç kalmış oluruz.
Önemli olan orucun bizi tutması ve sımsıkı sarmasıdır. Bizim de ona sımsıkı sarılmamız ve ne diyorsa yerine getirmemizdir. Yok, eğer biz orucu tutarsak, oruç bizim dediklerimizi, yaptıklarımızı ve düşündüklerimizi asla yerine getirmeyecek, üstelik bizi de aç bırakmış olacaktır.
Orucun manevi ağırlığı ile bizim dünyaya yenik düşen nefsimiz arasında bir köprü kurarak, köprünün başına ve sonuna manevi düsturlarını koyup, nefsimize geçit vermezsek, o orucun bize tabiî ki faydası olacaktır. Aksi olduğu zaman hem kendimize hem de çevremize zarar vermek bir yana, mesela iftarına gittiğimiz insanların da israfına sebep oluruz. İsraf haramdır, helali isterken harama bulaşmak böyle bir şey olsa gerektir.
Ramazan ayı; “hırsı, kini ve öfkeyi” asla sevmez. Sadece Ramazan ayı değil, dinimiz İslam zaten baştan reddettiği için sevmez fakat bu red, oruç ayında daha çok ortaya çıkar ve kurtuluş adına bir başlangıçtır. Bugüne kadar hırs, kin ve öfkeden hiçbir kişi ya da kişiler, iyi sonuç elde etmemiş, huzur, güven ve istikrara kavuşmamıştır.
Sözün özü şu ki dostlar; oruçla ilgili yazılar okuyacağız, camilerden, radyolardan, televizyonlardan konuşmalar dinleyeceğiz. Özel sohbetlere katılacağız. Bunların hepsi iyi güzel, fakat eğer yukarıda ifade etmeye çalıştığım günlük hayat içerisinde, hemen hepimizin düştüğü şarampollere dikkat etmezsek, biz mi orucu, oruç mu bizi tutmuş olur artık ona herkes kendi karar versin. Tekrar hayırlı Ramazanlar.


Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Hüseyin Öztürk Arşivi