Yazının başlığı, Efendiler Efendisi (s.a.v.)’ne ait bir sözdür. “Dua ibadetin kendisidir” buyuruyor. İçinde bulunduğumuz bu ay dua ayıdır. Bilgin ve âlimlerimiz de; “Yer gök dua iledir” diye Hadis-i Şerif’e uygun bir dilekte bulunmuşlardır.
Eğer becerebilirsem ve duam şudur ki, hiç olmazsa mübarek Ramazan-ı Şerif’in ruhuna uygun yaşayabilmek için en azından siyasi yazılardan inzivaya çekilmek istiyorum. İşte bu sebeple de önce kendim için, sonra da isteyip dileyenlerle paylaşmak adına Efendimiz kaynaklı dua demetleri sunmak istiyorum.
Resulullah (s.a.v), “Dua ibadetin kendisidir” buyurdular ve sonra şu ayeti okudular: “Rabbiniz ‘Bana dua edin ki size icabet edeyim. Bana ibadet etmeyi kibirlerine yediremeyenler alçalmış olarak cehenneme gireceklerdir’ buyurdu.”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Sizden herkes, ihtiyaçlarının tamamını Rabbinden istesin, hatta kopan ayakkabı bağına varıncaya kadar istesin.”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Allah’a duayı, size icabet edeceğinden emin olarak yapın. Şunu bilin ki Allah (c.c) bu inançla olmayan ve gafletle başka meşguliyetlerle oyalanan kalbin duasını kabul etmez.”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Kardeşinin gıyabında dua eden her bir mü’min için melekler de; ‘Bir misli de sana olsun’ derler.” Ayrıca yine Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Allah Teala kendisinden istemeyene gadap eder.”
Resulullah (s.a.v) özlü (sade) duaları tercih eder, diğerlerini bırakırdı. Efendimiz, dua eden bir adamın, dua sırasında Hz. Peygamber (s.a.v)’e salât ve selam okumadığını görmüştü. Hemen; “Bu kimse acele etti” buyurdu. Sonra adamı çağırıp, “Biriniz dua ederken, Allahu Teala’ya hamd-u sena ederek başlasın, sonra Hz. Peygamber (s.a.v)’e salât okusun, sonra da dilediğini istesin” buyurdu.
Efendimiz’e sordular: “Ey Allah’ın Resulü! En ziyade dinlenmeye (ve kabule) mazhar olan dua hangisidir?” Buyurdular ki; “Gecenin sonunda yapılan dua ile farz namazların ardından yapılan dualardır!”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Her kim, kendine zulmedene beddua ederse, ondan intikamını (dünyada) almış olur.”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Nefislerinizin aleyhine dua etmeyin, çocuklarınızın aleyhine de dua etmeyin, hizmetçilerinizin aleyhine de dua etmeyin. Mallarınızın aleyhine de dua etmeyin. Ola ki, Allah’ın duaları kabul ettiği saate rast gelir de kabul ediliverir.”
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Ezanla kaamet arasında yapılan dua reddedilmez. “Öyleyse” dediler, “Ey Allah’ın Resulü, nasıl dua edelim?” Efendimiz de; “Allah’tan dünya ve ahiret için afiyet isteyin!” buyurdu.
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “İki şey vardır, asla reddedilmezler: Ezan esnasında yapılan dua ile insanlar birbirine girdikleri savaş sırasında yapılan dua. Bir sefere (Hayber Seferi) çıkmıştık. Halk (yolda bir ara) yüksek sesle tekbir getirmeye başladı. Bunun üzerine Hz. Peygamber (s.a.v) müdahale ederek:
“Nefislerinize karşı merhametli olun. Zira sizler, sağır birisine hitap etmiyorsunuz, muhatabınız gaib de değil. Sizleri gören, işiten ve daima sizinle olan bir Allah’a hitap ediyorsunuz. Dua ettiğiniz Allah, her birinize, bineğinin boynundan daha yakındır” dedi.
Resulullah (s.a.v) buyurdular ki: “Allah’a dua eden herkese Allah icabet eder. Bu icabet; ya dünyada peşin olur ya da ahirete saklanır yahut da dua ettiği miktarca günahından hafifletilmek suretiyle olur. Yeter ki günah talep etmemiş veya sıla-ı rahmin (akrabalık bağlarının) kopmasını istememiş olsun ya da acele etmemiş olsun.”
Resulullah (s.a.v) duayı üç kere yapmaktan, istiğfarı üç kere yapmaktan hoşlanırdı.
Evet değerli dostlar, dua demetlerimiz böyle. Hepimizin duaya ihtiyacı var. Samimi dua edebilmek için bol sabırlı biri olmak gerekiyor. Sabırlı olmak hakikaten büyük maharet. Günümüz insanı her şeyi başarabiliyor belki ama sabırlı olmayı pek beceremiyor. Ya da ben çok sabırsız biri olduğum için bana öyle geliyor. Eğer öyleyse dualarınızı bekliyorum.