“Kürt Açılımı” bir Amerikan Projesi mi?..
Tuhaf bir süreçten geçiyoruz...
Bunun göstergesi olarak da, bu alemde kalem sallayan pek çok meslektaşımız, “Günlerdir Bahçeli’nin (veya Erdoğan’ın, Baykal’ın) niçin böyle yaptığını anlamaya çalışıyorum” yollu cümleler kurmakta. Ben kişileri öne çıkartan tartışmalara girmektense, şöyle genel bir çerçeve çizeyim diyorum. Eksiklerimiz, katılmadığınız yönler olabilir.
Katkılarınızı beklediğimi ifade ettikten sonra, “soru-cevap”la devam edeyim:
SORU 1- “AÇILIM” BİR AMERİKAN PROJESİ Mİ?..
Bu “klâsik-edilgen” zihniyetin yansıması olan bir soru. Hayır, ABD projesi filan değil. ABD’nin gerçekleşmesine yardımcı olduğu bir açılımdan bahsediyoruz. ABD, Afganistan’da başarısız oldu. Obama yönetimi, Irak’ta da “başarısızlığı” kabullenerek, “çekilme”ye karar verdi. Bu karar, bölgedeki ABD çıkarlarının teminatı olarak Barzani’nin güçlü bir şekilde yoluna devam etmesini gerektiriyor. Türkiye, oradaki “yapı”yı kabullenmiş; Suriye, İran ve Irak’la problemlerini büyük ölçüde çözmüş; siyasi istikrarını da sağlamış bir ülke. Ve bu durumuyla, ABD güçlerinin bölgeden çekilmesi sürecinde elzem olan “istikrarın” teminatı.
Ayrıca, Nabucco ve Güney Akım hamleleriyle, “vazgeçilemez enerji koridoru”.
Türkiye’nin güvenliği, eşittir bütün dünyanın güvenliği gibi bir durum oluştu. Bu ortamda, PKK gibi bir terör örgütüne yer yok. En azından yer olmaması gerektiği konusunda genel bir mutabakat var. Açılım, “ABD modeli” değil, “mutabakat” modeli.
SORU 2- ABD’LİLERİN PROJESİ ORTADA... BU PROJENİN İLANININ ARDINDAN BU AÇILIMIN GELMESİNE NE DİYECEKSİN?..
Bu bazı CHP’lilerle MHP’lilerin iddiası. AK Parti açılımının, Atlantik Council adlı düşünce kuruluşu tarafından tezgâhlandığını öne sürüyorlar da... Bunlar, çok basit “internet” çalışmalarına dayanan temelsiz iddialar. Bu Atlantik Council, dünyadaki bütün problem alanlarıyla ilgili raporlar hazırlayıp para kazanıyor. Bu raporların daha kapsamlıları ve çok daha radikal unsurlar içerenleri var. Meclis içi muhalefet, Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu’nun (ECRI) raporlarına göz atsalar, çok daha verimli malzemeler bulabilirler!.. Atlantik Council; Ford’dan, Marshall’dan, Soros’tan ve daha birçok kaynaktan beslenen bir rapor üretim merkezi. Sadece bu düşünce kuruluşunun çalışmalarına dayanarak, “ABD projesi”nden bahsetmek saçma. “ABD’nin bölgedeki hamlelerinin yol açtığı sonuçlardan” bahsetmek gerekir. Bölgedeki bir gelişmeye ABD’nin etkisi olmayacak mı?
SORU: 3- BU SÜREÇ PKK TERÖRÜNÜ BİTİRİR Mİ?..
Ergenekon iddianamesi, PKK ile “zinde güçler” arasındaki irtibatı delilleriyle ortaya koyuyor. Bunlar, uyuşturucu-silah ticaretini birlikte yönlendiriyorlar, Gazi, Sivas Olayları gibi “siyasete müdahale için uygun ortamlar oluşturma” amaçlı tezgahları birlikte kuruyorlar. Ergenekon davası sürecinin son derece başarılı bir şekilde yürütülmesi, PKK’nın arkasındaki “iç desteği” büyük ölçüde çökertti. Ergenekoncuların arkasından “yeni bir neslin” geldiği filan yok; o tarafta artık “Kişisel kurtuluş çabaları” dikkat çekiyor. PKK terörünün dış desteği de, (mevcut şartların devam etmesi halinde) bitiyor gibi.
SORU 4- PKK’NIN BUNDAN SONRAKİ SEYRİ NE OLUR?
Öcalan’ın ABD tarafından paketlenerek bizimkilere teslim edilmesi ve hemen ardından MHP’li iktidarın iş başına getirilerek, “İdam affı”nın sağlanması siyasallaşma yolunda atılmış önemli adımlardı. Bu adımların çok öncesinde, malûmunuz olduğu üzere, Rahmetli Türkeş’in PKK uzantılarını ihtiva eden hükümete güven oyu ver-dirt-mesi vardı. Yine, önde gelen MİT yöneticilerinin, 12 Eylül darbecisi Kenan Evren’in ve Milliyet temsilcisi Fikret Bila’ya konuşan diğer “Eski Paşa”ların yaptıkları açılımların “siyasallaşma” sürecine büyük katkıları oldu!.. PKK hareketi, bundan sonra da siyasallaşmasına devam eder. DTP’nin kapatılması söz konusu olursa, “stepne” parti daha az radikal, daha az talepkâr ve ılımlı bir hareket olarak karşımıza çıkar.
SORU 5- BÖLÜNÜR MÜYÜZ?..
Deniz Baykal korku pompalıyor. Hayır, Kürdoloji Enstitüsü açmak, okullarda seçmeli Kürtçe derslere yer vermek filan bölünmeye götürmez, aksine bölünmeyi engeller!.. Baykal’ı izleyebildiniz mi; yabancı dille eğitime “evet” diyor, ama Kürtçe’nin “seçmeli” ders olmasına kesin dille karşı çıkıyor. “Zorunlu” İngilizce’ye evet, “seçmeli” Kürtçe’ye hayır!.. Bölerse bu kafa böler!
SORU 6- SÜREÇTEN NE ÇIKAR, HAYAL KIRIKLIĞI MI ÇÖZÜM MÜ?
Bu süreçten öyle kesin bir sonuç çıkmaz. Neden mi?.. Bırakın, “Kürt Sorunu” denilenin çözümünü de... “İstanbul’un trafik probleminin çözümü”nden ne anladığımızı düşünelim. İstanbul’un bu probleminin çözülmesi ne demektir? Trafiğin işe gidiş geliş saatlerinde bile hiç sıkışmaması mı demektir?.. Böyle bir hamlenin beklentisi bu mu olur, yoksa, “Bir önceki durumla kıyaslandığında rahatlamış olan bir trafik akışı mı?..” Güneydoğu sorunu bitmez. Beklenti Kürtlerle Türklerin eşit haklara sahip olduğu bilincini yaygınlaştırmak olmalıdır. Bu bilincin yaygınlaşma hızı, bu vesileyle artıyorsa iyidir.
SORU 7- CHP ve MHP İLE... OLMADI YALNIZCA CHP İLE MASAYA OTURUP BİR NOKTAYA GELEBİLİR Mİ HÜKÜMET?
Baykal’a “arka bahçesi”nden büyük tepki var. Dünkü basın toplantısında da, “hafiften yanaşma” durumu dikkat çekiyordu. Bir araya gelirler, öyle zannediyorum. Başbakan’ın “yıl sonuna kadar ilan edileceğini” açıkladığı paket, fazla radikal unsurlar ihtiva etmez. Yeni Anayasa beklemiyorum. Kürdoloji Enstitüsü, Kürt Dili ve Edebiyatı Bölümleri olabilir.
SORU 8- ÖCALAN’IN ÇIKIŞLARI DURUMU GÜÇLEŞTİRMİYOR MU?
Bölgeyi iyi izleyenler, Kürtlerin “âkil” kesimindeki Öcalan etkisinin tükenmekte olduğunu görürler. Radikal hareketlerin törpülendiği bu dönemde, Öcalan’ın etkisi de her geçen gün azalıyor. Siyasallaşma tamamlanıncaya kadar Öcalan’ı idare ediyor bütün taraflar.
SORU 9- ENDİŞELERİNİZ YOK MU?..
Ergenekon’un büyük ölçüde çökertildiğini bilsek de...
İçerde “kene parçacıkları”nın kalmaması mümkün değil. Acaba o parçacıklardan bir şey olur mu diye endişeleniyorum. Fevkalade büyük tesiri olacak kadar büyük bir provokasyona imkan bulamazlarsa, süreçten kârlı çıkarız.